11/03/2009

Buruk Tebessüm

İnsanı insan olduğu için sevebilmek. Hiçbir çıkar gözetmeksizin...
Bu sevginin geri dönüşümünü alabilmek ondan. Gözlerinden yansıyan hüzün dolu mutluluğu, o an yaşadığı buruk sevinci kalbinin derinlerinde sıcacık bir şekilde duyumsayabilmek.
Dünyada bundan daha güzel hiçbir şey yoktur...

Mümin Amca yürüyüş güzergâhımda her gün rastlamakta olduğum bir çoban. Köyü birkaç kilometre uzakta.
Bu yaşında yağmurda, karda, taşların, toprakların üzerine oturarak üç kuruş uğruna çobanlık yapması yürek dağlayıcı.

Yaklaşık yüz kadar koyundan sorumlu.
Koyunlarla bazen konuşuyor, bazen kızıyor onlara...

Bu fotoğraftan on dakika kadar önce elindeki sopayı yanlarına fırlatmıştı ve koyunların hepsi bir araya geldiler. Sanıyorum işaret dili var aralarında. Büyük bir ihtimalle küçücük bir çocukken yapmaya başladığı mesleğinde geliştirdiği taktiklerden biri olmalı bu.

Uzunca bir süredir her Allah'ın günü karşılaşmakta olduğumuzdan onunla aramızda bir yakınlık doğdu. Önce selamlaşmaya, sonra da karşılıklı hal hatır sormaya başladık.

Buna alışık olmadığı o kadar belliydi ki. Bizimle konuşurken insan olduğunu hissetmekteydi sanki. Üstelik utanarak... Fotoğrafını çekmek için izin istediğimde memnuniyetle kabul etti.

Yaşlanmış yüzündeki yıllanmış acı ve hüzünlerin aksettiği tebessümü ne yapsa değiştiremiyordu.
Fotoğrafa bile yansımıştı bu :(

Ama ''hayat'' idi bunun adı. Ve ne yazık ki bazıları gibi o da, daha en başında 1-0 yenik başlamıştı...


-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------





Bu yazımı 15 Mart 2009 tarihinde yayımlayan
HABERTÜRK Gazetesi'ne teşekkürler...