08/05/2009

İçimdeki Bahar


Sitenin yeni kesilmiş çimlerinin insanı büyüleyen parlak ve açık yeşile dönüşmüş görüntüsü göz alıcıydı. Bahçeyi ruhumun derinliklerine kadar işleyen bir mutluluk ve hayranlıkla incelemeye koyulmuştum.

Aynı bahçenin bütün bir kış gökyüzünün her tondan griliği içinden süzülüp gelen yağmurlarla, karla ıslanarak titremiş, şimşekler çakarken boynunu bükmüş, sararıp solmuş görüntüsü geldi gözümün önüne. Üzerinde her türlü sıkıntıyı barındıran, canlılıktan eser kalmamış ve şimdiki haliyle en ufak bir ilgisi olmayan görüntüsü...

O zamanki haliyle tıpkı benim ruhum gibiydi bu bahçe..

Oysa şimdi öyle mi? Çimlerin arasında yer almış onlarca gül ağacının her birinde öylesine çok tomurcuk vardı ki; henüz hiç açmamış halleriyle kısa bir süre içinde dallarını rengarenk ve mis kokulu güllerle donatacaklarını, ortalığı şenliğe çevireceklerini müjdeliyorlardı.

Bahçenin sarmaşık gülleri ve hanımellerinin birbiriyle dans edercesine sarmalayıp taçlandırdığı beş giriş kapısının beşi birden en kısa zamanda hem görüntüleri hem de eşsiz kokularıyla bu şenlikte yerini alacaklarını sembolize ediyordu ve ''Mutluluk içeride,buyrun istediğiniz yerden girin!'' der gibiydi. Etrafındaki palmiyeler ve manolya ağaçları da yeşilin insana heyecan veren en güzel tonlarıyla onların yanıbaşında dikilmiş bu olağanüstü manzarayı tamamlıyordu.

Ortalıkta henüz tek bir çiçek bile yoktu. Hem de hiçbirinde. Şenlik henüz başlamamıştı ama hazırlıklar müthişti, coşku doluydu..

Ya ben? Ben ne zaman terk edecektim ruhumun sararıp solmuş, türlü türlü sıkıntı barındıran, canlılıktan eser kalmamış halini ?
Bana bahar ne zaman gelecekti?

Umut var mıydı ?