Çocukluğumuzun masalsı dünyasına damgasını vurmuş, hayallerimizin, hepimizin ortak arkadaşı Ayşegül'ü hatırlamayan var mıdır? Belçikalı yazar Gilbert Delahaye ve illustrator Marcel Marlier tarafından yaratılmış ve kurgulanmış bu serinin orijinal adı Martine ve dili Fransızca.
Yayınlandığı her ülkede başka bir isim alan, örneğin İngiltere'de Mary, Amerika'da Debbie, Almanya'da Steffi olan Martine, halen tüm dünyada çocukların 1 numaralı tercihi.
Tamı tamına Ayşegül kadarken takip etmeye başlamıştım bu seriyi. Kitabın kapağıyla birlikte nasıl da renkli ve büyülü bir dünya açılırdı gözümün önüne. Sayfaları okumaz, minik kalbim küt küt atarak onlarla birlikte yaşardım içindekileri. Bakmaya doyamadığım olağanüstü çizimlerin detaylarında kaybolur, Ayşegül ve minik köpeği Fındık'la birlikte maceradan maceraya koşardım. Gördüğüm her şey elle dokunabilecekmiş kadar sahici ve heyecan vericiydi. Uzun uzun ve hayranlıkla incelediğim bu resimler kitaptaki hikâyeyle birleşir, gerçeküstü bir boyuta taşırdı beni.
Tanımlanamayacak kadar harika duygular yaşar ve o kadar mutlu olurdum ki!
Ayşegül'ün izlerini gerçek hayatta da sürekli hissederdim. Doğa ve hayvanlara olan sevgimin coşkulu bir biçimde arttığını, ailemle yaptığım seyahatlerin beni tıpkı onun gibi heyecanlandırdığını, çocuk dünyamda yaşadıklarıma onunkine benzer çözümler ürettiğimi hatırlıyorum, daha dün gibi...
Ülkemizde kim bilir kaç kuşak bu muhteşem seriyle büyüdü ve kim bilir kaç kişinin hafızasında tıpkı benimkine benzeyen silinmez izler bıraktı.
Hepsi de yaşanmış birer masal tadında, harika izler...
Ama bir şey daha var ve eminim bunu siz de yaşıyorsunuz:
Şimdi aynı kitaplara, aynı çizimlere rastlayıp baktığınızda artık eskisi kadar renkli ve sahici değiller.
Aradaki fark o kadar büyük ki!
Sanki görünmeyen bir el değmiş ve o harikulade büyü kaybolmuş..
Çizimler cansız, ruhsuz ve soluk. Bir başka türlü görünüyorlar.
Yine çok güzeller. Fakat birer fotoğraf hepsi. O kadar!
İşte o zaman anlıyorsunuz ki; ne kadar çabalarsanız çabalayın o masalsı dünyayı yaratan çocuk gözleriniz ve eşsiz hayal dünyanız yok olmuş.
Bir daha asla geri dönmemek üzere.......
Yayınlandığı her ülkede başka bir isim alan, örneğin İngiltere'de Mary, Amerika'da Debbie, Almanya'da Steffi olan Martine, halen tüm dünyada çocukların 1 numaralı tercihi.
Tamı tamına Ayşegül kadarken takip etmeye başlamıştım bu seriyi. Kitabın kapağıyla birlikte nasıl da renkli ve büyülü bir dünya açılırdı gözümün önüne. Sayfaları okumaz, minik kalbim küt küt atarak onlarla birlikte yaşardım içindekileri. Bakmaya doyamadığım olağanüstü çizimlerin detaylarında kaybolur, Ayşegül ve minik köpeği Fındık'la birlikte maceradan maceraya koşardım. Gördüğüm her şey elle dokunabilecekmiş kadar sahici ve heyecan vericiydi. Uzun uzun ve hayranlıkla incelediğim bu resimler kitaptaki hikâyeyle birleşir, gerçeküstü bir boyuta taşırdı beni.
Tanımlanamayacak kadar harika duygular yaşar ve o kadar mutlu olurdum ki!
Ayşegül'ün izlerini gerçek hayatta da sürekli hissederdim. Doğa ve hayvanlara olan sevgimin coşkulu bir biçimde arttığını, ailemle yaptığım seyahatlerin beni tıpkı onun gibi heyecanlandırdığını, çocuk dünyamda yaşadıklarıma onunkine benzer çözümler ürettiğimi hatırlıyorum, daha dün gibi...
Ülkemizde kim bilir kaç kuşak bu muhteşem seriyle büyüdü ve kim bilir kaç kişinin hafızasında tıpkı benimkine benzeyen silinmez izler bıraktı.
Hepsi de yaşanmış birer masal tadında, harika izler...
Ama bir şey daha var ve eminim bunu siz de yaşıyorsunuz:
Şimdi aynı kitaplara, aynı çizimlere rastlayıp baktığınızda artık eskisi kadar renkli ve sahici değiller.
Aradaki fark o kadar büyük ki!
Sanki görünmeyen bir el değmiş ve o harikulade büyü kaybolmuş..
Çizimler cansız, ruhsuz ve soluk. Bir başka türlü görünüyorlar.
Yine çok güzeller. Fakat birer fotoğraf hepsi. O kadar!
İşte o zaman anlıyorsunuz ki; ne kadar çabalarsanız çabalayın o masalsı dünyayı yaratan çocuk gözleriniz ve eşsiz hayal dünyanız yok olmuş.
Bir daha asla geri dönmemek üzere.......