''At gözlüğü takmak'' ya da ''at gözlüğü ile bakmak'' deyimleri neyi anlatır bize?
Sabit fikirli, dar görüşlü, objektif bakış açısından yoksun insanları anlatır.
Başkalarının fikirlerine itibar etmeyen, saygı göstermeyen, olaylara tek yanlı, tek açıdan bakan, etki eden diğer faktörleri göremeyen, görmek istemeyenleri anlatır. Görse bile reddeden, kendi bildiğini okuyan insanları...
Çünkü onlar söz konusu gözlükleriyle bütünleşmişlerdir. Dolayısıyla; başlarını ne yana çevirirlerse çevirsinler değişen bir şey olmayacak, göremeyeceklerdir.
Bu deyimlerin kaynağına bir göz atalım şimdi...
Eskiden değirmende çalıştırılan atlar için çok kurnazca hazırlanmış bir düzenek kullanılıyormuş, duymuş muydunuz? Hayvanın, yani değirmen için su taşıyan dolap beygirinin, mekanizmanın bulunduğu en fazla iki metre yarıçapındaki dairesel bir alanda hiç durmadan dönüp durduğunu anlamaması, düz yolda yürüdüğünü zannetmesi için aldatma üzerine kurulu bir düzenekmiş bu.
Döner bir çarktan oluşan düzeneğe bağlanan atın gözlerine, sadece önündeki kısıtlı alanı görmesi, etrafını görememesi için gözlük takılıyormuş. Hatta gözlüğe rağmen, ''Aynı yerde döndüğünü anlar belki'' diye, yürüdüğü o sınırlı alana ara sıra çalı-çırpı ya da ufak tefek taş, toprak atanlar da çıkıyormuş.
Sözün özü; hayvanı sürekli ve bu tarz bir aldatmayla kullanıyorlarmış.
Ne kadar acımasızca ve haince bir plan, öyle değil mi?
''Plan'' demek hafif kalıyor. ''İğrenç bir aldatmaca'' desek daha doğru olacak.
Sabırla hizmet eden, fedakâr, zavallı bir canlının alenen aldatılması ve suistimali bu resmen. Sizce de korkunç değil mi?
''Dolap beygiri gibi'' deyiminin kökeni de buradan kaynaklı. Kısır bir döngü içinde olan insanlar için kullanılan bu deyim ''Gelişmelere açık olmamak, hep aynı yolda bilinçsizce ilerlemek, etrafından bihaber olmak'' gibi anlamlar içeriyor.
Su taşıyan bir dolap beygirinin ve ona takılan gözlüğün insanlara verdiği ilhama ve o ilhamla ürettiği deyimlere bakar mısınız?
(Görseller buradan ve buradan)
Sabit fikirli, dar görüşlü, objektif bakış açısından yoksun insanları anlatır.
Başkalarının fikirlerine itibar etmeyen, saygı göstermeyen, olaylara tek yanlı, tek açıdan bakan, etki eden diğer faktörleri göremeyen, görmek istemeyenleri anlatır. Görse bile reddeden, kendi bildiğini okuyan insanları...
Çünkü onlar söz konusu gözlükleriyle bütünleşmişlerdir. Dolayısıyla; başlarını ne yana çevirirlerse çevirsinler değişen bir şey olmayacak, göremeyeceklerdir.
Bu deyimlerin kaynağına bir göz atalım şimdi...
Eskiden değirmende çalıştırılan atlar için çok kurnazca hazırlanmış bir düzenek kullanılıyormuş, duymuş muydunuz? Hayvanın, yani değirmen için su taşıyan dolap beygirinin, mekanizmanın bulunduğu en fazla iki metre yarıçapındaki dairesel bir alanda hiç durmadan dönüp durduğunu anlamaması, düz yolda yürüdüğünü zannetmesi için aldatma üzerine kurulu bir düzenekmiş bu.
Döner bir çarktan oluşan düzeneğe bağlanan atın gözlerine, sadece önündeki kısıtlı alanı görmesi, etrafını görememesi için gözlük takılıyormuş. Hatta gözlüğe rağmen, ''Aynı yerde döndüğünü anlar belki'' diye, yürüdüğü o sınırlı alana ara sıra çalı-çırpı ya da ufak tefek taş, toprak atanlar da çıkıyormuş.
Sözün özü; hayvanı sürekli ve bu tarz bir aldatmayla kullanıyorlarmış.
Ne kadar acımasızca ve haince bir plan, öyle değil mi?
''Plan'' demek hafif kalıyor. ''İğrenç bir aldatmaca'' desek daha doğru olacak.
Sabırla hizmet eden, fedakâr, zavallı bir canlının alenen aldatılması ve suistimali bu resmen. Sizce de korkunç değil mi?
''Dolap beygiri gibi'' deyiminin kökeni de buradan kaynaklı. Kısır bir döngü içinde olan insanlar için kullanılan bu deyim ''Gelişmelere açık olmamak, hep aynı yolda bilinçsizce ilerlemek, etrafından bihaber olmak'' gibi anlamlar içeriyor.
Su taşıyan bir dolap beygirinin ve ona takılan gözlüğün insanlara verdiği ilhama ve o ilhamla ürettiği deyimlere bakar mısınız?
(Görseller buradan ve buradan)
bu bana günümüzdeki bağzı kişileri anımsattı amaa.... neyse!... :)
YanıtlaSilBu gözlüğü takanlar kategoriye ayrılıyor aslında:
Sil-Yaradılış itibariyle böyle bir gözlükle doğanlar
-Kendi iradesiyle takanlar (Gerçekleri görmek istemeyenler)
-Baskı ve zulümle takmak zorunda kalanlar
-Siz de ''at gözlüğü'' takmadığınız için kızanlar
Oysa gördüğümüz gibi; yalnızca ''zekâ yetisinden yoksun bir canlı'' olan atlar için kullanılmış bir gözlük.
Yazıya ve yorumlara aynen katılıyorum. Bir de peşin hükümlü insanları düşündürdü. Onlar da at gözlüğü takmış gibi, fikirlerini asla değiştirmez, değiştiremezler.
YanıtlaSilBu güzel düşündürücü post için teşekkürler.
Dostlukla...
Peşin hükümlülerin taktığı gözlük ''ileri teknoloji'' ürünü olsa gerek ki geleceği gayet net olarak görüp ahkâm kesebiliyorlar. Onların durumu daha vahim aslında.
Silİnsan olan ılımlı, olumlu, anlayışla yaklaşmalıdır olaylara. Her şeyden önce empati kurabilme yeteneği olmalıdır. Sağduyulu ve de objektif olma gibi erdemler barındırmalıdır üzerinde ki mesele her ne ise ortak paydada birleşilip ''insanca'' bir karara varabilmelidir.
Dünyaya at gözlüğü ile bakıp sadece kendi gördüğü şeylerin onaylanmasını istememelidir...
Velhasıl uzar gider epeyce...
Paylaştığınız için teşekkür ederim.
Dostlukla...
Türk medya patronlarının televizyonu bir gözüne, gazeteleri de diğer gözüne takılmış günümüz insanının da değirmen beygirinden pek bir farkı yok ...
YanıtlaSilYanlı medyanın televizyonu bir gözüne, gazeteleri de diğer gözüne takılmış günümüz insanının da değirmen beygirinden pek bir farkı yok ...
YanıtlaSilMilli anlamda düşünürsek aynen öyle Kürşat Bey...
Silİlk görseldeki insanın (!) iktidarı temsil ettiğini düşünelim (ve tabii yandaşlarını). Diğer görseldeki dolap beygirinin de halkı temsil ettiğini. Birinci gözlük, bilerek, isteyerek takılmış, alt resimdeki diğer gözlük ise kandırmaca, aldatma amaçlı.
Farklı amaçlarla gözleri kapatan bir gözlük yani..
Sizin söylediğiniz de çok doğru bu anlamda..
Ne kadar kayda değer deyimlerimiz var ve bu deyimlerin oluşumuna sebebiyet veren iç acıtıcı, düşündürücü gerçekler. En zor olan şey insanın önyargılardan kurtulması öyle değil mi... Gelişemeyen , geri kalmış toplumların önemli sorunlarından birisi de bu!. At gözlüğü ile bakmak hayata ve insana dair her şeye!. Bizleri hayvandan farklı kılan zeka ve düşünme yetimiz! ama ne yazık ki bunu tam ve doğru olarak kullanabilenimiz oldukça sınırlı. Bu yüzden gelişemiyoruz...sorunlar sarmalında dolap beygiri gibi boğuşup duruyoruz.. Sapla samanı birbirine karıştırıyoruz.. Bir türlü bakış açımızı genişletemiyor, başkasının gözü ile 'olaylara' bakmaya, düşünmeye gayret sarf etmiyoruz. Çok çabuk etki altında kalıyoruz. Yanlışlarımızdan ders almıyoruz. Sağlam ve istikrarlı bir duruş sergileyemiyoruz. vs...
YanıtlaSilEşeğin sırtından inip, daha gösterişli faytona bineceğim diyerek, kendisine uzatılan at gözlüğünü gönüllü alıp takan ve sonrasında aynı hayalin peşinde koşup benzer gözlükleri takan...ve ardından dolap beygiri gibi sürüklenerek 'akrep gibi' kendi mahvına sebep, kendi çukurunu kazan, kazdığı kuyuya düşen kocamannn bir güruh var şimdi!..
Bu anlamlı post.un ve ardından yapılan değerli yorumların üzerine böyle bir 'yurdum insanı' manzarası çıktı kalemimden...ve saymakla bitmeyecek daha neler söylenmez ki!..teşekkür ederim sevgili Zeugmacığım bu anlamlı yazı için... Sevgilerimle iyi hafta sonları dilerim..
O kadar güzel ifade etmişsin ki anlatamam.
SilBu güzel yorum, kaleminden çıkan yurdum insanı manzarası aynen söylediğin gibi.
''At gözlüğü'' hayatın her alanına uygulanabilir bir deyim aslında.
Bilerek takanlar ve aynından takması istenenler diye genel olarak iki gruba ayırdık mı çok daha netleşir her şey kanımca ;)
Bu değerli yorumun için ben çok teşekkür ederim sevgili Esinciğim...
Esenlikler dilerim... Sevgilerimle...
başarılar.
YanıtlaSilhttp://www.ankaotomatikkapi.com