28/10/2013

Şizofreni Nedir?

Ruh sağlığı; en kısa haliyle ''beynin istenilen işlevsellikte çalışması'' olarak tanımlanıyor tıpta. Ruhsal hastalık ise ''beynin işlevselliğinin bozulması''...

Psikiyatrinin en ünlü ve en kötü hastalığı olarak geçen, duygu, düşünce ve davranışlarda önemli bozuklukların ortaya çıktığı, hastanın kişisel ilişkilerden ve gerçeklerden kaçıp kendi iç dünyasında yaşadığı bir ruhsal hastalık olan şizofreni,
ne yazık ki tüm dünyada her 100 kişiden birinin yakalanma riski olan bir hastalık.
İstanbul’da 50-60 bin civarında, Türkiye genelinde ise; ortalama 300-350 bin şizofreni hastası olduğu kayda geçmiş.
Çok korkunç rakamlar bunlar. Dahası, yaşam boyunca sayısız şizofrenle karşılaştığımız ya da karşılaşacağımız gerçeğini barındırıyor içinde.


Hem genetik hem çevresel etkenlerin neden olduğu, oldukça karmaşık bir hastalık olan şizofreni, en çok çevresiyle ilişkileri eskiden beri zayıf olan, içe dönük kişilerde görülüyor. Bu özellikler ''öncelikli ve ayırıcı tanı'' olarak belirlenmiş.
Şizofrenler, hastalık öncesi sessiz, az arkadaşı olan, yalnızlığı seven, tuhaf, güvensiz kişiler...
En bariz özellikleri; psikozun başlamasından önce cinsel ya da saldırgan dürtülere karşı 'denetim zayıflığı' içine girmeleri.


Hastalık, yeni neslin sıklıkla kullandığı ''şizo'' kelimesiyle doğrudan alâkalı.
Yunancada ''şizo'' ayrık veya bölünmüş demek. ''Akıl'' anlamına gelen "frenos" ile birleşiminden ''şizofrenos'' ortaya çıkmış. Anlamı çoğunluğun zannettiği gibi ''iki kişilikli olmak'' değil. Aklın bölünmesi, kişinin aynı anda iki farklı gerçekliğe inanması.
Söz konusu iki gerçekliğin açıklaması ise şöyle:
"Gerçek gerçeklik" normal ve sıradan bir insanın algılamasına denk düşer.
Bir şizofrenin algıladığı "ikinci gerçeklik" sağlıklı bir insanın anlayamayacağı, çoğu kez belli bir sisteme dayalı bir gerçeklik.
Aynı anda inanılan bu iki gerçekliğin zaman zaman birbirine baskın çıkmaya çalıştığı da görülebilmektedir.

Hastalığın pozitif semptomları: Varsanı, sanrı, sürekli ağlama ya da gülme, evham, kendini tanıyamamak, heyecan, sıkıntı, kuşku, güvensizlik, düşmanca düşünceler, her şeyi üstüne alınma, sese ve renklere aşırı duyarlılık, aşırı derecede konuşma, kafiyeli konuşma ve anlatma isteği, anlatımda kopukluk gibi normalin üstünde aşırı semptomlar.
Negatif semptomlar: Güçsüzlük, spontane olamama, insanlardan kaçma, konuşma bozukluğu, duygulanımda eksiklik, yaşamdan zevk alamama, uğraştığı işe kayıtsızlık, dış görünüşü önemsememe, bakımsızlık, bulunduğu ortamdan ya da insanlardan yalıtılmışlık hissi şeklinde giden, normal işlevlerde azalma semptomları.

Hastalıkta bilinç ve yönelim yerinde olmasına rağmen, soyutlama yetisinde zayıflama ve yıkım görülenlerde zekâda eksilme, gerilik izlenimi ediniliyor. İlgisi kolayca dağılabilen hasta, sorulara yanıtları geç verebiliyor.
Heterojen görünümlü bir hastalık olduğundan tipik bir genel görünümü olmayan şizofrenide; içgörü, düşüncelerin içeriği ve oluşturulması, duyguların deneyimlenmesi / ifade edilmesi, algılama, davranışlar ve bilişsel işlevler belirti veriyor. Ve bazı hastalarda bazı belirtiler ortaya çıkarken, bazılarında başka belirtiler oluşabiliyor...

Şizofrenide, düşünce içeriğine ilişkin ortaya çıkan belirtilerin en önemlisi; hezeyanlar.
Yani saçmalamak ya da sayıklamak...
-Hezeyanlar aksine kanıtlarla ve mantık yoluyla çürütülmesine rağmen kişinin inanmayı sürdürdüğü, kişinin kültürü, dini ve eğitimi ile ilişkili olarak normal kabul edilemeyecek türden yanlış inanışlar.
-Bariz biçimde ortaya çıkan bu hezeyanların içinde erotomani (başkalarının kendine âşık olduğu), kibir, kıskançlık, referans (üzerine alınma), etkilenme, perseküsyon (kişiye zarar verileceği), düşüncelerinin değiştirildiği, çalındığı veya yayınlandığı temalı olanlar başta geliyor. Düşüncenin oluşturulması ve akışındaki değişiklikler arasında ise düşüncelerde azalma, düşünce blokları (düşünce akışının aniden kesintiye uğraması), çağrışımlarda dağınıklık, konuşma yapısının tümüyle kaybolması gibi belirtiler mevcut.


Şizofreniden etkilenmiş bir beyinde, algılar içeri girer. 
Fakat yanlış yolda ilerler, karışır veya yanlış hedefte sonlanır.

Eugen Bleuler tarafından tanımlanmış olan temel ve ikincil belirtilere göz atarak bitirelim...



4 A belirtisi olarak bilinen temel belirtiler:
-Duygulanımda bozukluk (Affect)
-Ambivalans
(Ambivalance; karşıt duyguların birlikte yaşanması)
-Otizm (Autism)
-Çağrışımlarda bozukluk (Association)
-Bilinç, yönelim ve bellekte temel bozuklukların olmayışı

İkincil belirtiler;
-Sanrılar, yanılsamalar
-Varsanılar
-Devinim (hareket) bozuklukları