Bu köşk aynı zamanda; sırf AVM yapmak uğruna Gezi Parkı'nda bulunan ağaçların kesilmek istenmesiyle çığ gibi büyüyerek tüm ülkeye dalga dalga yayılan protestolar ve tepkilerdeki ruhun asıl kaynağı, ODTÜ Ormanları'nda daha dün gece habersizce katledilen ağaçların yerine, ellerinde fidanlarla yenilerini dikme mücadelesi veren gençlikteki ruhun özüdür.
Öykü, Atamız tarafından yıllar önce dikkat çekilen ve tüm insanlığın hafızasına kazınan mesajın nasıl özümsendiğinin, çevrecilik ruhunun zerrelerimize nasıl işlediğinin, bu uğurda gerçekleşen direnişlerin belgesidir. Doğayla barış içinde yaşamanın, ağacın ve yeşilin öneminin vurgulandığı öyküde, Ulu Önderimiz tarafından ''anıtlaştırılarak'' verilmiş bu mesajı iyi algılamamız, gelecek kuşaklara iyi aktarmamız, bu ruhun ''her şeyden önce bir insanlık borcu'' olduğu bilincini sonsuza kadar taşımamız dileğiyle...
YÜRÜYEN KÖŞK'ÜN ÖYKÜSÜ
Atatürk, 21 Ağustos 1929 tarihinde İstanbul'dan Bursa'ya gitmek üzere Ertuğrul Yatı ile yola çıkar. Yalova açıklarından geçerken gözüne çarpan çınardan çok etkilenerek sahile çıkar. Çınarın altında bir süre dinlendikten sonra bu ulu ağacın yanına, küçük bir ev yapılmasını ister. Çok kısa bir sürede, yalnızca 22 günde ahşap iki katlı bir eve ekli betonarme bir toplantı bölümü inşa edilerek 12 Eylül 1928'de kullanıma hazır hale getirilir.
Bundan tam bir yıl sonra, 1930'da, Atatürk'e çınarın dallarından birinin köşkün çatısına değdiği ve kesilmesi gerektiği bildirilir. Bu öneriye karşı çıkan Atatürk, ağacın dalının kesilmesindense, köşkün ileri taşınması talimatını verir. 8 Ağustos 1930 tarihinde, İstanbul Belediyesi Fen
İşleri İdaresi'nden mimarlar ve mühendisler gözetiminde, ustalar ve işçilerle köşkün taşınması işlemine başlanır. Bu işlem için önce bina seviyesindeki toprak büyük bir dikkatle kazılarak temel seviyesine inilir.
Daha sonra İstanbul'dan getirilen tramvay rayları, santim santim binanın temelleri altına yerleştirilerek; bina rayların üzerine oturtulur. Önce, toplantı salonu olarak kullanılan betonarme bölüm, daha sonrasındaysa ahşap yapı, 3 gün içerisinde tam 4 metre 80 santim doğuya kaydırılır. Atatürk'ün bizzat nezaret ettiği çalışmalar tamamlandığında; hem yapı yıkılmaktan, hem de çınar kesilmekten kurtulur. Bu tarihten sonra yapı; "Yürüyen Köşk" olarak anılmaya başlar.
Yürüyen Köşk, görkemli yapı olmamasına karşın, son derece sade ama zarif mimarisiyle özellikli bir binadır. Ancak, onu özel ve anlamlı kılan verdiği mesajdır. Atatürk, çevre bilincinin henüz oluşmadığı zamanlarda, büyük öngörüsüyle doğa ile barış içinde yaşamanın önemini vurgulamış ve bunu Yürüyen Köşk ile anıtlaştırmıştır.
YAPISAL ÖZELLİKLER
Yürüyen Köşk, görkemli bir yapı olmamasına karşın, son derece sade ama zarif mimarisiyle özellikli bir binadır. Binanın üstü Marsilya kiremitle örtülü, oturtma çatılı, cepheler ahşap kaplamalıdır. Kat arasında profilli kat silmesi ve değişik süslemeli tahtalarla kaplanmıştır. Pencereler ve pencere kepenkleri klasik yapılı katlanır kapaklıdır.
Kat döşemeleri girişi kara mozaik ve mermerdir. Üst kat ise normal ahşap döşemelidir. Duvarlar, bağdadi üzeri, horasan harçlı sıvalı ve sıvanın üstü boyalıdır. Ancak, onu özel ve anlamlı kılan verdiği mesajdır. Atatürk, çevre bilincinin henüz oluşmadığı zamanlarda, büyük öngörüsüyle doğa ile barış içinde yaşamanın önemini vurgulamış ve bunu Yürüyen Köşk ile anıtlaştırmıştır.
RESTORASYON TARİHÇESİ
Atatürk'ün vefatından bir yıl önce, tüm mal varlığıyla birlikte millete bağışladığı Yürüyen Köşk, uzun bir süre Tarım Bakanlığı bünyesinde yer alır, zaman içinde gözden uzak kalır ve yıpranır. 1998 yılında Çevre Bakanlığı Yürüyen Köşk'ün restore edilmesine öncülük ederek, bu son derece kıymetli yapıyı yeniden canlandırır. Bina 2006 yılında bir restorasyon daha görür.
2013 yılında Yalova Belediyesi, Kocaeli Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu'nun 05.06.2013 tarih ve 2017 nolu kararına uygun olarak restorasyon çalışmalarını gerçekleştirerek, yapının şimdiye kadar gördüğü en kapsamlı restorasyona imza atar. Uzun zaman beyaza boyalı olan köşk, özgün rengi olan kestane rengine çevrilir ve tüm yapısal elemanlar büyük bir titizlikle elden geçirilir.
Yürüyen Köşk, Atatürk'ün Yalova'yı ilk ziyaret ettiği tarih olan 19 Ağustos’ta yeniden ziyarete açılarak, Yalova Belediyesi'nin önderliğinde yeniden milletiyle buluşur.
Atatürk starts off from Istanbul for going to Bursa on 21 August 1929 by the yacht Ertugrul.
While passing bye the coasts of Yalova. He comes ashore to see the plane tree that catches his eyes.
After he has taken a rest for a while under the tree,
he decided to ask for a small house to be built near this huge tree.
Within a very short time, within only 22 days a two storey frame house and an attached reinforced concrete
meeting half are built and operationalized on 12 September 1929.
While passing bye the coasts of Yalova. He comes ashore to see the plane tree that catches his eyes.
After he has taken a rest for a while under the tree,
he decided to ask for a small house to be built near this huge tree.
Within a very short time, within only 22 days a two storey frame house and an attached reinforced concrete
meeting half are built and operationalized on 12 September 1929.
After a year, Atatürk is informed that one of the branches of the plane tree
touching the villa so it is supposed to be cut down.
Atatürk who strickly objekts to this suggestion,
instructs the workers to move the villa forward instead of cuting the branch.
On 8 August 1930 builders and workers start the moving works under the supervision of architects and engineers from the Directorate of Technical Works of Istanbul Municipality.
For this operation, first of all the earth layer at the level of the building is gingerly dug
and lowered to the fondation. Afterwards the tramway rails
that have been brought from Istanbul are placed under the foundation of the building centimeter bye centimeter and then the building is are skidded eastwardly exactly 4 meters 80 centimeters.
After the works that are personally watched by Atatürk has been completed
the building is evaded from being demolished and the tree is evaded from beeing cut.
As of that day the building has begun to be referred as ''Moving Villa''.
Althought the Moving Villa emphasis on living in peace with the natur,
and monumentalized the idea by use of the ''Moving Villa''.
and monumentalized the idea by use of the ''Moving Villa''.
''Tabiata Saygı, Aklın Vicdanıdır...''
Mustafa Kemal ATATÜRK