Yabancı gazetelerin websitelerinde bile başıma geldi bu.
Nasıl başarıyorlar anlamak mümkün değil.
''Ünlü markalar burada!'' ''Orijinalinden farkı yok!'' ''Dökme parfüm, çakma parfüm, onu bulamadık şundan verelim parfüm!'' Hatta kullandığı parfümü alenen satışa çıkarana bile rastladım. Diyor ki:''Hediye geldi. Çok az kullandım.''
İnternet üzerinden pazarlanan ünlü markaların gerçek olup olmadığı ne malum sahi? Bu parfümlerin Uzakdoğu ülkelerinde kim bilir hangi şartlarda üretilmiş, etil alkol ağırlıkta, bozuk bir sıvı olmadığını anlamak mümkün mü? Nereden bileceğim ki senin ne tür bir şey sattığını, içeriğinin ne olduğunu, o orijinal (!) şişenin içine başka bir şey doldurmadığını? Nasıl emin olacağım? Örneğin; kaç yıllık parfüm olduğunu, hangi yıl üretildiğini kanıtlayabilecek misin? Nitekim, cildi leke içinde kalmış ya da tahribata uğramış, şikayet başvurusu yapmasına rağmen herhangi bir yanıt alamamış nice insan var. Arayın bakın isterseniz, siz de sayısız örnek göreceksiniz.
Parfüm bu, şakası yok. Direkt tenle buluşturuyorsun. Üstelik en çok da boyun kısmından kulak arkalarına doğru, yani lenf bezlerinin bulunduğu bölgeye sıkılıyor ve orada kalıyor. Çok tehlikeli! Geçen hafta gündeme oturan sahte ilaç skandalının üzerine yaşadığımız şu son yolsuzluklar yeterince can sıkmışken kimse kimsenin canını bu kez ''yeni yıl'' diye yakmasın, yeter.
Çünkü elde edildiği gül, lavanta, yasemin gibi çiçeklerin içindeki esans, buhar ile taşınıyor, hemen ardından soğutma yöntemi uygulanarak damıtılıyor, yani yoğuşturuluyor.
''Kutsal dumandan sihirli damlalara'' denilen bu işlem oldukça pahalı bir maliyet gerektirdiğinden parfüm uzun yıllar sadece zengin sınıfının kullandığı bir ürün olarak bilinmiş. Kimyanın bilim olarak devreye girdiği 1870 yılından itibaren uygulanan formüllerle sentetik kokular elde edilmeye başlayınca parfüm kullanımı da yaygınlaşmaya başlamış.
Bir ürünün kitlelere tanıtılması için reklama gerek duyulur. Kokunun görsel olarak reklamını yapmak ise son derece zordur.
Ürettiğiniz parfüm ne kadar güzel kokarsa koksun, ne kadar kaliteli ve de kalıcı olursa olsun, sonuçta sadece bir sıvı. Şekle şemale sokulamadığı gibi koklama duyusuna ulaşılmadan tanıtımı asla mümkün olmayan bir sıvı. O halde bu sıvıyı küçük ama olabildiğince göz alıcı, cezbedici şişelere doldurmak ve olabildiğince ünlü kişilerle tanıtmak başvurulacak en etkili yol.
İşte Chanel No 5 bu sözlerle şekil almış.
Coco Chanel'in uğurlu sayısı olan 5 soyadına eklenince parfümün ismi ortaya çıkmış. 1921 yılından beri üretilmekte olan parfüm, Coco Chanel’in kadınların çiçek gibi değil kadın gibi koktuğu bir parfüm istemesi üzerine geliştirilmiş. Şişesi gerçekten de son derece basit. Çünkü koku bu basitliği tamamen örtebilecek kadar güçlü ve görkemli. Coco zaten tam da bunu istemiş.
Başta Marilyn Monroe, Catherine Deneuve, Ali MacGraw, Nicole Kidman gibi isimler olmak üzere birçok ünlünün kullandığı ve reklamında rol aldığı parfümün tanıtım filmleri de kokusu kadar etkileyici olmuş.
İyi bir koku zaten satar; ama söz konusu Chanel No 5 ise onu anlatmaya reklamlar yetmeyebilir.
Yaklaşık 1 yıl önce ABD’li aktör Brad Pitt bu parfümün reklamında oynadı. Pitt'in, YouTube’da halen yayınlanmakta olan bu reklam için 7 milyon dolar (12.6 milyon TL) aldığını biliyor muydunuz?
Şimdi asıl konuya gelelim:
Ünlü bir marka, efsanevi bir parfüm, dünyanın en ünlü sinema oyuncuları ve yapılan onca masraf var.
Doksan yılı aşmış tecrübe, muhteşem bir kalite...
Ama sen elindeki o içeriği belirsiz sıvı için ne diyorsun?
''Benim pazarladığım işte bu marka,'' diyorsun. Üstelik para karşılığı yapıyorsun bunu.
Peki, bunu yapanların sıfatının ne olduğunu biliyor musun?
------------------------------------------------------------------
İlgili haberler (Tıklayın lütfen)
-Karaciğer ve böbreğe de zarar veriyor!
-Sahte parfüme dikkat!
-Sahte parfüm kalıcı leke
-Sahte parfümdeki tehdit