Görsele bakıp da futbolla ve Melo’nun ne yaptığı ile ilgilendiğim zannedilmesin sakın. Bu görüntüye az önce açık olan TV’de tesadüfen rastladım ve refleks olarak alt yazıya gözüm gitti. Orada CNN Türk’e hiç yakışmayan koskoca bir imlâ hatası vardı. Hemen ekranı dondurup fotoğrafını çekmeye karar verdim.
Böyle bir alt yazıya şaşırdım mı peki? Hayır tabii ki. Çünkü bu bir ilk değil. Bu türden yazım hatalarının gerek yazılı gerek görsel medyada epey bir zamandır iyice sıklaştığını üzülerek fark etmekteyim. Bu şekilde giderse çok daha vahim sonuçlar çıkacak ortaya, kesin…
Böylece, aklıma her zamanki gibi, birkaç yıl önce seyrettiğim o açık oturum düştü yine. Gazete patronlarından biri demişti ki orada: ''Ben işe alacağım elemanın üniversitesine değil, lisesine bakarım.’’ Evet cümlesi kelimesi kelimesine bu idi. Liseyi bitirinceye kadar yazım kuralları öğrenilememişse bir daha asla öğrenilemez demek istiyordu. Öyle çok hak vermiştim ki...
Dilimizde yerine göre ayrı yerine göre birleşik yazılması gereken ''de'' ve ''ki'' ekleri var hani. Dikkat edin bakın, bu eklerin nasıl yazılması gerektiği konusunda bocalayan büyük bir çoğunluk var. Ve bu çoğunluk böyle bir bocalama sonrası ''Her ne olursa olsun,'' deyip ayrı yazmaya karar veriyor ve kurtuluyor bence. Bu onların suçu mu? Hayır, kesinlikle değil. Öyleyse çözüm Türkçe ve Edebiyat öğretmenlerinden geçiyor. Sorumluluk onlarda. Şunun şurasında iki adet ek bunlar. Ancak, ilk etapta epey karmaşık oldukları da bir gerçek. Biraz daha emek, tüm öğrenciler anlayana kadar biraz daha çaba lütfen.
Şimdi de yine beni aynı konuyla ilgili tebessüm ettirmiş olan bir görüntüye geçelim.
Bakkal kardeşimiz öğrenciyken ''de'' nin hem ayrı hem birleşik yazıldığını kafasına yerleştirmiş.
Ancak, solda doğrusunu; ama emin olamadığı için sağ taraftakini ayırarak yazmış garibim.☺
Kalın sağlıcakla...
Böyle bir alt yazıya şaşırdım mı peki? Hayır tabii ki. Çünkü bu bir ilk değil. Bu türden yazım hatalarının gerek yazılı gerek görsel medyada epey bir zamandır iyice sıklaştığını üzülerek fark etmekteyim. Bu şekilde giderse çok daha vahim sonuçlar çıkacak ortaya, kesin…
Böylece, aklıma her zamanki gibi, birkaç yıl önce seyrettiğim o açık oturum düştü yine. Gazete patronlarından biri demişti ki orada: ''Ben işe alacağım elemanın üniversitesine değil, lisesine bakarım.’’ Evet cümlesi kelimesi kelimesine bu idi. Liseyi bitirinceye kadar yazım kuralları öğrenilememişse bir daha asla öğrenilemez demek istiyordu. Öyle çok hak vermiştim ki...
Dilimizde yerine göre ayrı yerine göre birleşik yazılması gereken ''de'' ve ''ki'' ekleri var hani. Dikkat edin bakın, bu eklerin nasıl yazılması gerektiği konusunda bocalayan büyük bir çoğunluk var. Ve bu çoğunluk böyle bir bocalama sonrası ''Her ne olursa olsun,'' deyip ayrı yazmaya karar veriyor ve kurtuluyor bence. Bu onların suçu mu? Hayır, kesinlikle değil. Öyleyse çözüm Türkçe ve Edebiyat öğretmenlerinden geçiyor. Sorumluluk onlarda. Şunun şurasında iki adet ek bunlar. Ancak, ilk etapta epey karmaşık oldukları da bir gerçek. Biraz daha emek, tüm öğrenciler anlayana kadar biraz daha çaba lütfen.
Bakkal kardeşimiz öğrenciyken ''de'' nin hem ayrı hem birleşik yazıldığını kafasına yerleştirmiş.
Ancak, solda doğrusunu; ama emin olamadığı için sağ taraftakini ayırarak yazmış garibim.☺
Dahi anlamındaki de diye anlatılmasa belki çok daha kolay çözülecek olay da:-) "De" lerle bir problemim olmadığı halde dahi anlamındaki de dediklerinde kafamda bir soru işareti oluyor:-)
YanıtlaSilGerçi uzatma işaretlerimiz de olmadığından bu dahi dâhi olarak da okunabilir ki o tamamıyla başka bir dil yarasına giriyor..
Birçok gazete şapka olayına hiç girmiyor. Bu da çok dikkat çekici. Oysa şapkanın elzem olduğu öyle cümlelere rast geliniyor ki. Haklısın, tam bir dil yarası. dahi - dâhi ayrımı kadar hala - hâlâ var misal. kar - kâr cümleleri ona keza. Türkçe çok lastikli derler hani. Latince kökenli dillere göre bir hayli zor bana göre.
SilBizim Türkçe öğretmeni ''dahi, bile'' anlamındaki de diye öğretmişti Handan. ''Biri olmazsa diğerinin anlamını yükleyin, bulursunuz,'' demişti, sağolsun :-)