2015/07/15

Yusufçuk İle Gelen Çocukluk

Gün akşamın kızıllığına boyanmak üzereyken ve ortalıkta derin bir sessizlik hakimken, balkondan şiddetli bir çıtırtı sesi geldi. Ardından, aralıksız biçimde devam eden ve hiç de yabancısı olmadığım, çok değişik bir ses ortalığı sardı.
Merak edip balkona çıktığımda gördüğüm neydi dersiniz?
Genç irisi(!) bir yusufçuk!
Camla kapatılmış balkonun açık penceresinden muhtemelen bir yere çarparak girmiş ve içeride kalmıştı.
Onu gördüğümde öyle heyecanlandım ki!
Çocukluğuma dair en önemli imgelerden biriydi çünkü.
Tek farkı; benim hatırladığım yusufçuklardan üç-dört misli büyük olmasıydı.
Tanrım! Canlı bir yusufçuk görmeyeli ne kadar uzun yıllar geçmişti...

Parmaklarının ucunda danseden zarif bir balerine benziyordu.
Harika desenlerden oluşmuş dantelimsi kanatları sürekli titreşim halindeydi. İçeride huşu içinde durmaksızın dansediyordu ve pencere açık olmasına rağmen çıkıp gitmeye hiç niyeti yoktu!
Çocukluğum bir mucize gibi çıkagelmiş, üstelik beni o günlere götürmek üzere ''beyaz perdeli'' bir ortamda adeta bir gösteri başlamıştı!

Ne yapmalıydım şimdi? Tıpkı çocukluğumdaki gibi önce usulca ve incitmeden yakalamalıydım onu. Işıltılı güzelliğinin detaylarını bir müddet yakından seyredip sonra da birkaç saniyeliğine yaka iğnesi yapmalı ve salıvermeliydim.
Yakalamak için epey uğraştırdı beni. Parmak uçlarıma aldığımda bir yandan kaçmak için debeleniyor, bir yandan da başparmağımı olanca gücüyle ısırıyordu. Gösterisini bozduğum için kızmış olabilir miydi?☺️

Çocukluğum bir yusufcuğun zarif kanatlarında, onun özel nostaljik müziği eşliğinde çıkagelmişti. Öyleyse şimdi sıra, tıpkı küçük bir kız iken yaptığım gibi onu bir yaka iğnesi olarak tam kalbimin üzerine koymaya, dünyanın en pahalı broşunu takmışcasına mutlu olmaya gelmişti...

İşte tam o an tıpkı yıllar yıllar öncesindeki gibi yine aynı şey gerçekleşti! Yusufçuk bıraktığım yerde yine hiç kıpırdamadan durmaya başlamıştı.
Anladım ki ne içimdeki çocuk ne de yusufçuk hiç değişmemişti...

Benim sevgili yusufçuğumun az önceki sinirli halinden eser yoktu artık.
Işıltılı bir yaka iğnesi olarak üzerimde duruyordu. Ancak, bu pozisyonda fotoğrafımızı çekmem zordu. Öyleyse zorunlu bir yer değişikliği gerekiyordu. Broşumu üzerimden nazik bir şekilde alıp stor perdenin üzerine koymayı denemeliydim. İşte tam da istediğim gibi bu kez orada hiç kıpırdamadan duruyor ve bana cömertçe pozlar veriyordu.

Yusufçuk, çocukluğumu bir beyazperde'nin üzerinde, tıpkı kısa metrajlı bir film gibi, tüm detaylarıyla ve inanılmaz biçimde yeniden yaşatmıştı. Acaba nereden çıkıp gelmişti? Bu bir mucize miydi...?

* * *


EK:
Çocukluğumda gördüğüm yusufçuk tam olarak böyle bir şeydi. Yukarıdaki yusufçuktan
birkaç hafta sonra balkonuma ziyarete geldi 😄😄👍👍💕😖