Aziz Hocam; ülkemiz adına ne büyük bir gurur kaynağı oldunuz bilseniz! Siz yalnızca DNA onarımı ve kanseri önleme adına yaptığınız üstün çalışmalarınız ve buluşunuzla değil, ''insanlık adına'', gönlümüzün de Nobel'ini aldınız.
Bizler, Mardin'de dünyaya gelen bir çocuğun başarı öyküsü ve bilim dünyasında zirve yapışının verdiği gururun yanı sıra altın değerindeki sözleriyle de şifa bulduk. Siz yalnızca kanser hastalarına umut olmadınız hocam. Üzerimize yapışan ve gırtlağımıza kadar dayanan o kötücül sarmalı da söküp aldınız. Siz birileri gibi ülkenize çamur atmadan da Nobel alınabileceğini kanıtladınız. Egonuzu değil, insanlığınızı, adamlığınızı konuşturdunuz. Dediniz ki:
''Ben bu ödülü memleketime ve Cumhuriyet devrinin başlattığı eğitime borçluyum. Bana bu temeli veren Türkiye’deki eğitimdi.'' Ve dediniz ki: "Mardin'den Kars'a, Edirne'ye kadar bütün çocuklarımıza bilim alanında eğitim öğretim vermemiz lazım. Özellikle kızlarımızı okutmak lazım. Kızlarımızı okutmazsak insan gücümüzün yarısını kaybetmiş oluyoruz. Özellikle Doğu ve Güneydoğu'daki kardeşlerimizden kız çocuklarını okula göndermelerini tekrar tekrar rica ediyorum.''
''Benim için en büyük gurur, bundan sonraki Türk kuşakları kitaplarda benim yaptığım buluşları görüp, bunu bir Türk yaptı, biz de yaparız demeleridir. Bu düşünceden kuvvet alarak benden daha önemli buluşlar yapmalarıdır. En önemlisi inşallah onlardan birinin Nobel kazanmasıdır,'' dediniz.
Olur ya, bir gün burada bu yazıya rast gelirseniz; sizinle sonsuz gurur duyduğumu, zekanız ve bilimin ışığıyla aynı paralelde ilerlemiş mütevazılığınıza hayran kaldığımı, ödül törenindeki eşsiz tevazunuzun ve kocaman yüreğinizdeki vatan sevgisinin gözlerimi doldurduğunu bilin hocam.