2019/04/08

Karga ile Karahindiba

Bir sonbaharda bir de ilkbaharın başında doğa yürüyüşlerimden birini aktarırım ben bloga. Nisanın ilk haftasında baharın gelişini ve blogun yıldönümünü kutlama amaçlı, bol görselli yazılar yayınlarım.

Son birkaç yıldır da sakura fotoğraflarıyla gerçekleştiriyordum bunu. Sakurayı her şeyiyle ezberledim ve sanırım ezberlettim de:) Hatta en son, aynı ağaca yaptığım rutin ziyaretleri fotoğraflayarak ''after-before'' tarzı bir çiçeklenmeyle noktaladım Sakura Zensen'i. Bu kez tarzımı değiştirdim. Baharın gelişini kargalarla kutluyorum:) Baharda açmış çiçek olarak da yalnızca karahindiba var. Ünü antik dönemlerden beri süregelen iki imge aslında onlar. Ve ben hafta sonu yürüyüşüm esnasında gördüğüm şu manzara karşısında bir hayli etkilendim. Başlığı 'Karga ile Karahindiba' olan bir öykü yazabilseydim keşke.

Bu arada; karahindiba bitkisine bu adı hangi dilbilimcimiz koyduysa alenen kınıyorum onu. İlk çağlardan beri her derde deva denen, güneşe benzetilen, aydınlığın simgesi diye bilinen bir bitkiye ''kara'' ile özdeşik isim koymak her babayiğitin aklına gelmez.😒 Ne diyordum..? Kargayı karahindibanın başına geçip öğle yemeği olarak yerken görmek çok etkiledi beni. La Fontaine olup onları şöyle insan gibi konuşturarak ders verici kısa bir öykü yazmak isterdim; ama benim aklım ille de aptal olmak ile zeki olmak arasındaki farka kilitlenmiş, ikisi arasındaki farkın farkları arasında gidip geliyordu. Hafta sonuydu. 1 hafta önce bizden bir tercih yapmamız istenmişti. İçinde bulunduğumuz ve neredeyse her bilginin anında online aktarıldığı teknolojik çağa rağmen olanlar(!) olmuş, milyonlarca kişi halen sonuç bekliyordu.

İşte tam bu noktada gördüğüm tablo 'zeki bir canlı ve tercihi'ni sembolize ediyordu. Ona iyi gelecek, derdine şifa olacak, otun çöpün arasında bir güneş gibi parlayan doğru tercihini. Karga aptal, budala imiş, uğursuzmuş, geçiniz efendim bunları. Sırf kuş olduğu için mi kuşbeyinli? Asla değil! Tersine, insan beyniyle benzer özellikler gösteriyor beyni. Onlarda da tıpkı insanınkine benzeyen tarzda, beynin geniş bir alanını oluşturan ve üst zeka sağlayan ön beyin mevcut.

Bilenler bilir, çoğu kişinin aksine kargalara bayılıyorum ben. Simsiyah tüylerine,
asabi suratlarına, o cin gibi bakan boncuk gözlerine...

Çiçeğinden yapraklarına, köküne dek mucizevi faydaları olan, her derde deva karahindiba
ve onun sarı çiçekleri ile ilgilenen sevimli karga. Ne muhteşem bir tercih!
Ayrıca, çalışkan işçi karıncalar da sebepleniyor hindibadan...

Hani doğasına aykırı olmasa evde besleyeceğim neredeyse. O derece seviyorum.
Ancak, karganın kafese konduğu nerede görülmüş?

Soldakinin bakışlarına bakın. Yerimm:)) Kargaların kendi aralarında inanılmaz bir yardımlaşma ve dayanışma ağı kurduklarını biliyor muydunuz? Örneğin; içlerinden biri, bir insandan kötü bir davranış gördü ve
zorda mı kaldı, diğer kargalar ekip olarak hemen olay yerine intikal edip işlem yapıyor:)))

Arkadan nasıl da tontiş görünüyorlar değil mi?
Keşke hemen kaçma huyları olmasa da azıcık kucağıma alıp sevebilseydim...

Bir insan tarafından zarar gören karganın o insanı hafızasına kaydetme,
olayı ve gerçekleştiren insanı hemen gidip diğer kargalara anlatma özelliği olduğunu şöyle bir düşünsenize!

Üstelik zarar gördükleri insanı bir daha asla unutmama özellikleri de var bu kara şövalyelerin...

Dediğim gibi; kargaların beyni bir kuş beyni olarak asla kıyas götürmez. Onlarınki insan beyniyle benzer
özellikte. Doğruları ve yanlışları ayırt etme özellikleri var. Hatta bana göre insandan bir adım daha
öndeler. Çünkü onlar birbirlerine asla ve asla zarar vermiyorlar...

Böylece, bu baharla birlikte blog yazarlığında on bir yılı bitirmiş oldum.

Kalın sağlıkla