Kargalar güncel hayatta, hatta pandemi günlerinde dahi neredeyse her gün karşımıza çıkan hayvanlardan. Bu satırları yazarken bile oturduğum yerden görebiliyorum onları. Karşı binanın kiremitleri üzerinde uçuşup duruyorlar.
Küçük bir kaba biraz yem koysam 5 dakikaya kalmaz balkona gelirler. Daha önce yapmıştım hani. Bir çift kumru gelmişti yemlerin başına. Onlar doyduktan sonra da kargalar gelmiş, kısmetlerine düşeni yiyip gitmişlerdi. Hiç kavga etmeden sıralarını beklemiş olmaları şaşırtıcıydı.
Hatta kargaları gözlemlerken üzülmüştüm. Kumrular gibi rahat değillerdi onlar. Yedikleri o minicik taneler için her an uçarak kaçmaya odaklı ürkek tavırlar sergiliyorlardı. Sürekli tetikte olduklarından buldukları yemi rahatça yeme olayı yok zavallılarda. Doğal ortamlarda da aynı şekilde tedirgin hareket etmeleri ne kadar üzücü. Bu arada; tek başına bir karga görebilmeniz neredeyse imkânsızdır, bilirsiniz. Bloga defalarca yazdım. En sevdiğim hayvanlardandır. Sürüler halinde ve dayanışma içinde yaşarlar. Kargalarla ilgili araştırmalarla ortaya çıkmış en net bilgi zeki oldukları ve tehdit olarak algıladığı yüzleri unutmadıkları, bu tehlikeli yüzü diğer kargalara da öğrettikleri yönünde. Aradan kaç yıl geçerse geçsin, o kişiyi gördüklerinde toplu halde ötmeye başlıyorlar. Kargaların tarih boyunca tüm kültürlerde sanat, mitoloji, edebiyat, vb. alanlarda önemli bir mitolojik öge ya da sanat figürü olarak yer alması boşuna değil gerçekten.
Bir karga sever olarak kargayı ben evcil bir hayvan olarak görüyorum. Durduk yerde kimseye zarar vermeyen, zeki ve saygılı bir hayvan. Daha doğrusu kuş. Evet, kuş! Şimdi gelelim esas konumuza. Ne hikmetse bazıları, sanırım vahşi hayvan olarak görüyor onu, hiç sevmiyor. Halbuki tüm hayvanlar gibi karnını doyurmaktan başka derdi yok zavallının. Parklara kediler için mama getiren insanlardan bahsediyorum. Neymiş, o mamalardan kargalar da yiyormuş, yemesinmiş.
Kedi can da karga değil mi? Yerse yesin, ne olmuş??! Kilolarca yem dökülüyor her gün o parka. Kediler için ayrıca süt kutuları var. Hayır yani, kediler mamaları yerken saldırsalar anlayacağım. Yok öyle bir şey. Bakıyorlar, ağaçların altına yem dökülmüş ve kimseler yok, ürkekçe inip karınlarını doyurmaya çalışıyorlar. Yeryüzündeki tüm hayvanların yaptığı, yapacağı şey bu. ''Kargalar Giremez'' diye yazı asacaklar neredeyse zeka yoksunları. Hayvan sevgisi böyle bir şey mi şimdi bencil yaratıklar. Umarım o kargalar nefret saçan suratlarınızı tehdit olarak algılayıp cezanızı keserler birgün!
Küçük bir kaba biraz yem koysam 5 dakikaya kalmaz balkona gelirler. Daha önce yapmıştım hani. Bir çift kumru gelmişti yemlerin başına. Onlar doyduktan sonra da kargalar gelmiş, kısmetlerine düşeni yiyip gitmişlerdi. Hiç kavga etmeden sıralarını beklemiş olmaları şaşırtıcıydı.
Hatta kargaları gözlemlerken üzülmüştüm. Kumrular gibi rahat değillerdi onlar. Yedikleri o minicik taneler için her an uçarak kaçmaya odaklı ürkek tavırlar sergiliyorlardı. Sürekli tetikte olduklarından buldukları yemi rahatça yeme olayı yok zavallılarda. Doğal ortamlarda da aynı şekilde tedirgin hareket etmeleri ne kadar üzücü. Bu arada; tek başına bir karga görebilmeniz neredeyse imkânsızdır, bilirsiniz. Bloga defalarca yazdım. En sevdiğim hayvanlardandır. Sürüler halinde ve dayanışma içinde yaşarlar. Kargalarla ilgili araştırmalarla ortaya çıkmış en net bilgi zeki oldukları ve tehdit olarak algıladığı yüzleri unutmadıkları, bu tehlikeli yüzü diğer kargalara da öğrettikleri yönünde. Aradan kaç yıl geçerse geçsin, o kişiyi gördüklerinde toplu halde ötmeye başlıyorlar. Kargaların tarih boyunca tüm kültürlerde sanat, mitoloji, edebiyat, vb. alanlarda önemli bir mitolojik öge ya da sanat figürü olarak yer alması boşuna değil gerçekten.