Sıkıntıdan albümdeki gezi fotoğraflarını elden geçirdiğim sırada, bir anda geçen yıl baharda gerçekleşen Güneydoğu Anadolu gezimizden bir detay çıktı karşıma. Bloga aktardığım notların arasında olmayan Karakuş Tümülüsü...
Tümülüs, içinde bir ya da birkaç mezar bulunan, üzerine toprak yığılarak oluşturulmuş tepe ya da tepeciklere deniyor, bilirsiniz. Bu gelenek en çok Anadolu'da benimsenmiş. Karakuş Tümülüsü, Nemrut Dağı'na giriş noktası olarak belirlenen ve Nemrut Milli Parkı Koruma Alanı içinde Kadınlar Anıt Mezarı olarak adlandırılan bir kesit.
Evet, bu tümülüs, devasa tanrı heykelleri dizinine sahip olan ve Kommagene Kralı I.Antiochus'a ait bir anıt mezar olduğu bilinen Nemrut Dağı Tümülüsü'ndeki teraslara çıkmadan önce ziyaret ediliyor. Kommagene Krallık Ailesi'nin bir nesil sonraki kadınlarına ait bir anıt mezar olan Karakuş Tümülüsü de Adıyaman'ın Kahta ilçesi sınırlarında.
Kommagene Kralı I. Antiochus’un oğlu II. Mithridates tarafından annesi Isas adına yaptırılan ve yaklaşık 20 metre yüksekliğinde olan tümülüs Nemrut Dağı yol güzergâhında ve bahar aylarında farklı bir güzellik yaşıyor...
Tümülüsün, güneyinde bulunan 9 metrelik bu sütunun üzerindeki kartal heykeli nedeniyle bölge halkı tarafından ''karakuş'' olarak anıldığı ve ismi bu nedenle aldığı söyleniyor.
Karakuş Tümülüsü, M.Ö 1. yüzyıla tarihlenen Kommagene Krallığına ait bir anıt mezar. Tıpkı Nemrut Dağı Tümülüsü'nde olduğu gibi çakıl taşlarıyla kaplı. Batıda yer alan ve Kral II. Mithridates’in kız kardeşi Laodice ile tokalaşma kabartması bulunan sütun...
Güney bölümündeki sütunun üzerindeki kartal haricinde, doğu tarafındaki sütunlarda arslan ve boğa yer alıyor. Doğu'daki sütun üzerinde yer alan yazıta göre, bu mezarlık II. Mithridates’in annesi İsias, kızkardeşi Antiochis ve yeğeni Aka’ya ait. Doğu, Batı ve Güney yönlerinde dörder sütun yapılmış olmasına rağmen günümüze ulaşan yalnızca dört sütun. Bu dört sütundan biri Batı'da ikisi Doğu’da bulunmakta. Güney’de ise tümülüse adını veren Karakuş var.
Karakuş Tümülüsü'ndeki 2 bin yıllık aslan heykeli UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde ve Nemrut Dağı'nın ünlü arkeoloji eserlerinden. Almanya'ya kaçırılmaya çalışılsa da başarılamamış. Fakat bilinmeyen kişiler tarafından bir bölümü kırılmış ve tahrip edilmiş.
Tümülüste en çok dikkatimi çeken bu sütun oldu. Kadınlara ait bir anıt mezarda böyle bir sütun. Kralın kızkardeşi ile el sıkışmasının bu denli önemsenmesi ne muhteşem!
Stel üzerindeki el sıkışma sahnesi...
Açık alanda oluşu nedeniyle aşınmalar yaşamasına rağmen hâlâ göz dolduran II. Mithridates'in kız kardeşi Laodice ile el sıkışma sahnesi
Bu bölgeyi gördükten sonra sıra geliyor Kral I. Antiochus'un tanrılarla birlikte devasa heykellerinin bulunduğu Nemrut Dağı'ndaki o muhteşem teraslara çıkmaya...
Sağlıkla ve sevgiyle...
Güney Doğru Anadolu'ya gittiğimde buraya da gitmek isteyip gidemedim. Yazınızı görünce sevindim merak ettiğim bir yerdi burası. Bilgiler için çok teşekkürler :)
YanıtlaSilMerakınızın geçmiş olmasına sevindim. Doğrusu Karakuş'a gelinceye kadar Nemrut Dağı Tümülüsü ile bağlantısı olduğunu ben de bilmiyordum. O an, orada öğrendim:) Selamlar...
Silşu saatte İstanbul'dan alıp beni nerelere götürdün zeugma, ne güzel fotoğraflar ne güzel bir paylaşım :)
YanıtlaSilİki bin yıl öncesinin Fırat nehrine bakan yamaçlarındaki bahar mevsimine götürdüm dermişim. Sıkıcı bir pazar günü ''güzel'' bir yolculuk yapabildiğine sevindim gerçekten :)
Sil"Türkiye.. Anadolu..İflah olmaz memleket sevdam var benim. Ne yapayım bu ülkenin her metrekaresine hayranım. Türküne, Kürdüne, Lazına, Çerkezine, Romanına tüm bu güruhun nefes aldığı Kadim Anadolu topraklarının şifası olmayan yegane hastasıyım." demişim geçen yıl bir yazımda.
YanıtlaSilYukarıdaki kaleme aldığınız gezinizden çok etkilendim. Tarihi ve kültürel hazinelerimizin iç edildiği bu günlerde yüreğim paralandı satırlarınızı okurken. Geçtiğimiz gün Norveç'te 1780'lü yıllardan kalma göl kenarından çekilmiş eski bir fotoğrafın 2020 yılında çekilmiş fotoğraf ile aynı olduğunu görmüştüm. Tarihine, doğasına ve kültürüne bağlı bu insanoğlunu kıskanmadan edemedim. Bizim tarihimizin, kıyılarımızın, tabiat harikalarımızın kalbine bıçak sapladıkları şu günlerde.
Parayı bulan Lidyalılar, Hristiyan aleminin temellerinin atıldığı İznik, masallara konu olan bir gizem barındıran, felsefi düşüncenin çıkış noktası olan Doğu ve Batı'nın verimli toprakları, dünyaya miras bıraktıkları gelişme ve yenilikler üzerinde kurulmuş efsanevi Anadolu uygarlıkları.. Doğu mistisizminin doğuşunu gören, matematiğin ve astronominin ve dahi geometrinin ortaya çıkışındaki öncü isimleri büyüten ve doğusundan batısına nakledilen bilginin inanılmaz evriminin insanlığa olan kazanımları. Böylesine kıymetli bir hazinenin mirasını korumak adına savaş veremediğimiz için çok üzgünüm..
Bir ülke düşünün. Bir toprak parçası. Onlarca medeniyete kucak açmış merkezinde. Asırlardır uygarlık tarihinin gözbebeği olmuş. En eski kült insan topluluğu Göbeklitepe'nin keşfi ile dünya tarihçilerine sağlam bir şamarı patlatmış kadim bir değerdir memleketim.
Hıncal Uluç'un okurlarından biri şöyle diyor. Kanada'da yaşayan 79 yaşında kanser hastasıyım. Diyabet ve kalp sorunlarıyla, günleri sayılı bir okuyucunuzum. O cennet vatanımı bir daha göremeden öleceğim için ne kadar mutsuzum anlatamam.
Boz kanatlı üveyikleri uçarken görmem imkansız.. Edirne'den Ardahan'a bildiğim, gezdiğim, sevdiğim güzel vatanımdan ayrı ölüyorum..
Ben ağlamayayım da kim ağlasın."
Gazetelerde her sene 1700 yıllık tarihi esere cam kapı takmak, ya da İznik' te tarihi mozaiğin üzerine asfalt dökülmesi "şeklinde birkaç haber okumamak için dua ediyorum.
Şu anlamsız karantina gününde, şahane fotoğraflarınız süslenmiş tarihi yolculuğunuzdan çok keyif aldım. Eksik olmayın..
Ne güzel satırlardı. Örneklemeleriniz ona keza. Tekrar tekrar okunası. Memleket sevdası demek tam olarak böyle bir şey. Okurken duygulanmamak elde değil.
SilTarihiyle, doğal güzellikleriyle, iklimiyle, dağıyla, taşıyla cennet gibi bir vatana sahibiz gerçekten de. Çok renkli bir mozaiğiz. Üstelik bize falan öyle gelmiyor. Yurt dışına çıkıp 1 hafta geçiren biri bu duyguyu hemen hissedip vatanını özler. Lakin, insanımızdaki duyarlılık mı törpülendi, yoksa genelimiz hep böyle miydi? Neler oldu bize? Doğaya, tarihi eserlere karşı yaklaşımımız neden içler acısı? Neden doğa katliamlarına karşı çıkarılan sesler cılız kalıyor?
Norveç'teki göl kenarı örneğine benzer sayısız fotoğraf gördüm ben de ve hep imrendim. Konya'daki Mevlâna Müzesi'nde de yeşil alanı bırakın, tek ağaç bile kalmamış galiba. Tamamen betonla kaplanmış. Batı'daki kentlerin şehir planları seneler boyunca zerre değişmiyor. Çarpık yapılaşma sıfır. Hangi birine yanalım biz gerçekten.
Tümülüsteki aslanı kaçırmak istemişler ya, pes diyor insan. Kaçıramayınca başının sol tarafını kırmak ne demek? Oradaki turuncu renk, üç yıl önce bırakılmış bir insanlık ayıbı işareti adeta..
Çok teşekkür ederim. Sizin gibi usta bir kalemin elinden çıkma, buram buram memleket sevdası kokan, duygu ve duyarlılık yüklü bu harika yorumu okumak da bana iyi geldi. Yüreğinize sağlık Taner Bey. Selam ve saygılarımla...
Evet gerçekten de evde sıkılırken birden senin yazınla ve fotoğraflarla tarihte bir yolculuk yaptım,iyi geldi teşekkür ederim :)
YanıtlaSilNe güzel, buna sevindim. Pandeminin bir an önce bitmesi ve bu sıkılmaların acısını çıkarmak dileğiyle. Ben teşekkür ederim :)
SilEskiden ne değişik mezar türleri varmış.
YanıtlaSilMumyalama.
Böyle heykel tarzı.
Evet. Tümülüsün içine nasıl konuyorlardı acaba? Bir daha açılmıyor galiba tümülüsler. Mumyalanmış olabilirler mi?
SilViran halleriyle dahi ürpertici güzeller.Yüzyıllar ötesine uzanan bir köprü,kim bilin anlatacak ne çok öyküleri vardır? Teşekkürler Zeugma...
YanıtlaSilİfade etmek istediklerimi her defasında kısa ve net, adeta sihirli sözcüklerle toparlıyorsunuz: ''Viran halleriyle dahi ürpertici güzeller'' 👌👏👏👏🙏 Keşke öykülerine de bir şekilde ulaşabilseydik. Çok teşekkürler Güven Bey. Selamlar...
Siltümülüs tanıtıma teşekkür ederim. Burada da var fakat içleri boşaltılmış durumda.
YanıtlaSilPes yani. İçinden çıkan cesetleri nereye attılar acaba:((
SilRica ederim, ilgin için teşekkürler benden.
cesetleri bilmiyorum ama değerli eşyaları Edirne müzesine gönderdiler.
SilTeşekkürler Özlem. İyi ki yurt dışına kaçırmamışlar. Çıkan eserleri merak ettim. Bir araştırayım. Troya Müzesi'ndeki 2 bin 600 yıllık muhteşem Polyksena Lahdi yakın çevredeki bir tümülüsten çıkarılmış mesela.
SilHenüz Doğu ve Güneydoğu'ya gidememiş birisi olarak, aklımda çok plan vardı. Bu dönemde en özlediğim şey böyle güzel yerleri gezmek oldu. En son Hattuşa'ya gitmiş ve muhteşem bir gün geçirmiştik sonmuş meğer :/ Elbet bir gün olacak ama zor olacak, görseller şahane bu arada. Bende bu çok özlediğim eksikliği Pazar günü TRT2 de Anadolu Arkeolojisi programıyla bir nebze olsun gidermeye çalışıyorum. Henüz izlemediyseniz tavsiye ederim. Sevgilerimle.. :)
YanıtlaSilMarttan beri bu illetle iç içeyiz. Tedbir konusunda daha sıkı davranmak yerine iyice gevşetti millet. Yokmuş gibi davranıp yaz tatillerine kadar yapıldı. Acısını hep birlikte çekiyoruz. Dün gece CNNTürk'te geç vakte kadar ''Tarafsız Bölge''yi izledim. Aşıyla ilgili her türlü soru yanıtlandı. Epey umutla doldu içim. Ateş Hoca ''Temmuz gibi maskeleri çıkarmaya başlarız'' dedi. Zor olacak ama olacak.
SilHepimizin her türlü yaz tatili ve gezi programı yattı Derya. Şehir dışına tek yolculuğum olmadığı gibi dışarıda da tek bardak çay bile içmedim. Bitip gidecek ve acısını tek tek çıkaracağız inşallah.
TRT2'deki arkeoloji programlarına rastladıkça izliyorum ama daha çok TRT BELGESEL galiba. Bugün Göbeklitepe vardı misal. Yine yeniden izledim. Ekranlardan izlemek de fena olmuyor. Şöyle ki; programlardan ön bilgiler edinip daha sonra gidip kendisini görmek harika oluyor. En kısa zamanda öyle olsun sizin için de. Bunu hepimiz adına diliyorum. Sevgiler...
Merhabalar.
YanıtlaSilBu güzel tarihi geziniz sonucunda izlenimlerinizi bizlerle paylaştığınız için teşekkür ederim. Emeğinize ve yüreğinize sağlıklar dilerim. Binlerce yıl önce bu yörelerde yaşamış ve medeniyet kurmuş insanlığın günümüze kadar intikal eden taşlarından ne istersiniz de zarar verirsiniz ey yörenin insanları? Ben anlamakta zorlanıyorum doğrusu. Oysa, arkeologlar bu medeniyetleri gün yüzüne çıkarmak için bin bir güçlükle bırakın kazmayı küreği, yumuşak kıl fırçalarla yerleri süpüre süpüre ortaya çıkarıyorlar. Geçmişine, medeniyete ve insanlığa saygı duymayan mahluklardan da medeni davranış beklemek de insanı hayal kırıklığına uğratıyor doğrusu.
Selam ve saygılarımla.
Merhaba, izlenimlerimi beğenmenize sevindim. Asıl ben teşekkür ederim. Bu tümülüsten daha önce haberim yoktu. Nemrut Dağı'nda kocaman bir tümülüs, önünde de baş kısımları yere düşmüş dev tanrı heykelleri var hani. Bilmeyen yoktur. İşte oradaki büyük tümülüste Kommagene Kralı I. Antiochus yatıyor. Buradaki de eşi ve kızının yattığı tümülüs. En çok ilgimi çeken de Kralın adı Antiochus, kızının adının Antiochis olmasıydı.
SilSon satırlarınıza tüm kalbimle katılıyorum. Sormayın, insanoğlu vahşette sınır tanımamaya başladı. O ıssız bölgeye gidip de ne istediniz oradaki arslandan. bir yerlerinden bir şekilde çıksın dilerim.
Teşekkürler, selam ve saygılar Recep Bey...