24/01/2021

Kaz Dağı'nın Yörük Kadınları

İnsanoğlunun neyi, nereden, kimden, hangi şartlarda öğreneceği hiç belli değil. Öğrenmek yaşam boyu süren bir olgu. Doğup büyüdüğümüz aileyle başlayan öğrenme sürecimiz gittiğimiz okullar, ilgi alanlarımız, en çok da okuma alışkanlığımıza göre şekil alıp bilgi birikimimizi oluşturuyor.  

Yüzyıllardır sürdürmekte oldukları göçebe tarzı yaşam biçimleriyle Anadolu halkının önemli bir nüfus kesitini oluşturan Türklere ''yörük'' deniyor, bilirsiniz. TDK sözlükte ise ''Hayvancılıkla geçinen, genellikle Toroslarda yaşayan göçebe Türk oymağı, Türkmen'' diye geçiyor.

Bugün kahvaltı sonrası TV başında takıldığım bir canlı yayında konu döndü dolaştı yörüklere geldi. Programdaki bir yetkili yörük kelimesini açıklarken dedi ki: ''Yörük; yani yö-rük 'Yürüyen Türk'ten geliyor.'' Buna bayıldım.😊

Geçen haftalarda çarşıda kuyumcunun önünden geçerken gördüğüm bu kadın da Kaz Dağı yörüklerinden. Yöresel kıyafetleriyle şehre inip, nane, papatya gibi kurutulmuş bitkiler ve ahşap el işleri satışı yapan kadınlardan. O gün kocasıyla birlikte kuyumcuda oluşu aklıma birkaç kötü ihtimal getirdiğinden üzülmüştüm. Belki de parasız kalmışlar ve zor günler için biriktirdikleri bir-iki küçük altını bozdurmaya gelmişlerdi. Çünkü ben onların, hiç değişmeyen rengârenk kıyafetleriyle şehrin cadde ve sokaklarında her an karşıma çıkmaları olasılığına aşinaydım.

Bu kadınlar genellikle kafeterya önlerinde, üç nesil bir arada gezerek satış yaparlardı. Büyükanne, genç anne ve sırtına bağladığı 0-3 yaş aralığındaki bebek ya da 4-5 yaşlarında bir kız çocuğuyla beraber. Küçük kız da aynı tarz rengârenk giysiler içinde olurdu. Pandemiyle birlikte pek çok şey gibi onların da yok oluşu, muhtemelen geçim sıkıntısına düşmeleri ne acı.

 Çocuklarını doğduğu günden 3 yaşına kadar sırtına bağlayarak taşımak bu kadınların geleneği. Çarşı-pazar, köy ve hatta tarlada da. Dışarıdan sıkıntı gibi görünse de hem kendileri hem çocuk için büyük bir kolaylık olduğunu söylüyorlardı hep. Bebeklerin hiç ağlamadan, çok daha rahat uyuduklarını...

''Göçebe Yörük'' olduklarını ifade eden bu insanların asıl geçim kaynakları erkekler için besicilik ve çiftçilik aslında. Renkli kıyafetleriyle uzaklardan bile dikkat çeken kadınlar da tarla işlerinde gündelikle para kazanmaya çalışıyor. Bu giysiler belirli günlere has değil biliyor musunuz? Nereye giderlerse gitsinler; köyden çıkıp başka köylere ve şehirlere giderlerken bile yöresel kıyafetleriyle yola çıkıyorlar. Çocukların okula giderken forma giymeleri dışında kalan zamanlarda yalnızca çok renkli bu Yörük kıyafetlerini giyiyorlar. O derece geleneklerine bağlılar.

2017 yılından bir foto (anneanne-torun)
Ayaklarında yine renk renk desenli çoraplar, gri renkte ve aynı modelde lastikten ayakkabılar oluyor. Şalvarları kendilerine özel baskı olduğu söylenen renkli kumaşlardan. Yine kendilerine özel pul işlemeli kazak ve bluzları oluyor. En fazla dikkat çeken başlarına bağladıkları allı pullu çemberler ve üzerine doladıkları çetkiler aslında. Bekar kızların başlarında düz çember oluyor. 

Çember üzerine kırmızı - beyazlı, allı pullu bir çetki bağlanmışsa evli oldukları anlaşılıyor. Yeni gelinlerin taktığı çemberin üzerinde beyaz renkli bir çetki varsa 10-15 yıllık evli bir kadın olduğu anlaşılıyor. Yaşlı ya da dul kadınların başında ise çok sade bir çember ve çetki bulunuyor.

İzlediğim bir sabah programıyla birlikte konu nereden nereye geldi. Tabii ki pandemiye. Bir an önce bitmesi ve eski normallerimize, yaşamın tüm renklerine yeniden dönebilme dileklerimize...

                                   Kalın sağlıcakla