2021/07/11

Men Dakka Dukka ve KARMA

Duymuşsunuzdur mutlaka. ''Men Dakka Dukka'' diye bir deyim vardır Arapçada. ''Dakk'' kapı çalmak, ''dakka'' kapıyı çalan kişi olduğundan ''Kapı çalanın kapısı çalınır,'' anlamındadır ve her nedense en çok siyasetçilerimiz tarafından kullanılmaktadır. 

''Kapı çalmak'' burada mecazi anlamda tabii. Söz konusu kişinin geçmişte yaptıkları demektir. Biraz daha açarsak; eğer iyi kalpli ve yardımsever biriysen, hayatının dönüm noktalarında özellikle, iyi kalpli insanlarla karşılaşıp yardım görecek; yok eğer hayatını insanlara kötülük yaparak geçirmişsen, er ya da geç bedelini mutlaka ödeyeceksindir. 

''Men Dakka Dukka'' için dilimizdeki ''Ne ekersen onu biçersin'' atasözü ya da ''Etme bulma dünyası'' ile eş anlamlı diyebiliriz. Bu deyişler ile kim olursa olsun eninde sonunda herkesin yaptıklarının karşılığını bulacağı, kimsenin kimseye yaptığının yanına kâr kalmayacağı ifade edilmekte, en kısa haliyle ''Eden bulur'' denmektedir. Başka bir deyişle de ''ilahi adalet'' tecelli etmektedir... 

''Men dakka dukka'' bir halife ile bahçıvanın hikâyesinde sıkça kullanılmış bir atasözü. 
Buyrun : 
Halife Harun Reşit’in çok sevdiği bir bahçesi, içinde de çok kıymet verdiği bir gül fidanı varmış. Birgün bahçıvanına demiş ki: ''Bu fidana öyle iyi bak, öyle iyi bak ki, tomurcuklanıp güzel bir gül olarak açtığında da derhal bana haber ver!'' 

Bahçıvan, Harun Reşit'in istediğinden çok daha fazlasını yapmış.  Fidana bakmaya bile çekinir, gece olduğunda başına gidip sürekli kontrol edermiş. Hatta geceleri rüyasına girer olmuş fidan. O derece sevmiş ve de gözünden bile sakınmış. 

Derken, tomurcuklanmaya başlamış fidan. Tomurcuklardan biri o kadar güzelmiş ki, diğer tomurcuklara fark atıp açmış ve kelimelerle tarif edilemeyecek kadar muhteşem bir gül olmuş. Gülü gören bahçıvan heyecandan duramaz, içi içine sığmaz olmuş. Hemen gidip halifeye haber vermeye hazırlanmış. 

Tam o sırada bir kuş gülün üzerine konup yapraklarını gagalamaya başlamaz mı? Bahçıvan kuşu kaçırmak için bağırarak koştursa da boşuna! O güzeller güzeli gül mahvolmuş bir kere. Onca emek ve özen gitti mi boşa şimdi? Bahçıvan halifeye nasıl haber verecek, gerçeği nasıl anlatıp inandıracak? 
''Olsun'' demiş. ''Yalan değil ki söyleyeceklerim. Gülün başına ne geldiyse aynen anlatırım.'' Ve halifenin huzuruna çıkıp olan biteni gözyaşları içinde anlatmış. 
Bahçıvanı büyük bir olgunlukla dinleyen Harun Reşit'in ağzından sadece şu cümle çıkmış:
''Men dakka dukka!'' 

Huzurdan ayrılan bahçıvan aradan bir zaman geçtikten sonra birgün bir de bakmış ki gülü mahveden kuş bir yılanın ağzında can veriyor. ''Çok büyüksün Allahım!'' deyip hemen halifenin huzuruna çıkmış ve gördüklerini anlatmış. Halifede yine aynı cümleyi sarfetmiş:
''Men dakka dukka!'' 

Aradan belli bir zaman daha geçmiş. Birgün bahçıvan bahçedeyken fark etmiş ki kuşu ağzına alan o yılan ayağına dolanmış! Sokup öldürmesin diye elindeki kürekle yılanın kafasını koparıvermiş korku içinde ve olan biteni hemen anlatmak üzere halifenin huzuruna çıkmış. Ve yine aynı cevabı almış:
''Men dakka dukka!'' 

Bahçıvanın gözleri yuvalarından fırlayıp ''Eyvah!'' demiş. ''Demek ki edip de bulma sırası şimdi bende!'' Halifenin dediği yine gerçeğe dönüşmüş. 

Aradan yine belli bir süre geçtikten sonra bahçıvan durduk yerde ve istemsizce kendisinden hiç beklenmeyecek fena bir iş yapmış. Halife tabii ki cezasını vermiş hemen. Ancak bahçıvan cezasını çekmeye başlar başlamaz bir an bile durmadan bağırmaya, kendini yerden yere atmaya başlamaz mı? Kimseler zaptedememiş kendisini. Tek bir şey istiyormuş: Halife Harun Reşit ile derhal görüşmek! Ne dediler ne yaptılarsa da ikna olmamış. Mecburen isteğini yerine getirip çıkarmışlar huzura... 

Halife:''Ne o? Hak etmediğin bir ceza aldığını mı söylemeye geldin?'' demiş. 
''Asla!'' demiş bahçıvan. ''Sıkıntım asla o değil. Bana reva gördüğünüz cezadan sonra ettiğini bulma sırası sizde. Onu hatırlatmaya geldim: 
Men dakka dukka!''

       *   *   *

Benzer görüşler ve deyişler aşağı yukarı her dilde, her toplumda, budizm ve hinduizm dahil her türlü inanç sisteminde var, biliyorsunuz değil mi?  Evrim teorisi, kuantum fiziği, big bang, astronomi gibi bilimsel gelişimlere açık olunduğu ve bu bağlamdaki tüm bilimsel gerçekler kabul edildiği için adı KARMA YASASI ya da KARMA FELSEFESİ diye geçiyor. 
Ancak, karma yasasında kutsallaştırılıp öne alınan olgu Tanrı'dan ziyade doğa. 

''Even change meetings are the result of karma. Things in life are fated by our previous lives'' - Haruki Murakami 

Önceki yaşamlarımız ve önceki eylemlerimiz gelecekte başımıza ne geleceğini belirler. Bir gün birine nasıl davranırsak, ertesi gün bize geri döner. İnsanlara her zaman size nasıl davranılmasını istiyorsanız öyle davranın. Çünkü karmaya göre size öyle davranılacak. 

“Violence does, in truth, recoil upon the violent, and the schemer falls into the pit which he digs for another” – Arthur Conan Doyle

İngiliz yazar Arthur Conan Doyle, karmada şiddetin geri geldiğine inanıyor:
 "Şiddet, gerçekte geri döner ve entrikacı bir başkası için kazdığı çukura düşer." Yaptığınız eylemler, aldığınız eylemlere yol açar. Şiddet uygulayan biriyseniz, maruz bıraktığınız şiddetin aynısı size de geri dönecektir. Bu, karma kavramının basit versiyonudur. 

Karma:

''Yaptığın her seçim er veya geç, seni mutlaka bulur.''

👇👇

EDEN BULUR