Henüz çiçek açmadılar; ama tüm zakkumlar tohum içeren, fasulye görünümündeki uzunca kapsüllerle dolu bu aralar.
Yeşilden sarıya, olgunlaşınca da kahverengiye dönüşüyor bu kapsüller. Zamanı geldiğinde de ikiye ayrılıp uygun koşullarda filizlenmiş küçük, püsküllü tohumları yayılım için serbest bırakıyorlar.
Zakkumun bu özelliğini bundan iki yıl önce tam da bu zamanlar büyük bir şaşkınlık içinde keşfetmiştim. Rüzgârla taşınan özel bir tasarım görünümündeki minik tohumlar ilk bakışta kanatlı bir pervaneyi andırıyor, bir kuşun uçmak için kullandığı yöntemi akla getiriyordu. Görüntüleri şahaneydi. Benzer pervane kanatlar, tohumun üzerinde mini bir kasırga, tohumun altında ise havayı emen ve asansör denen bir kaldırma kuvveti üretiyormuş. O nedenle de bu tür kanatlı tohumlar bazen pervane, bazen de girdap veya helikopter olarak da adlandırılıyor.
Aerodinamik bir hassasiyetle havada çırpınan, bir kuşun uçmakta kullandığı yöntemle donatılan kanatlı tohumlara sahip başka ağaçlar da var. Üst kısımlarında küçük bir kasırga, altlarında havayı emen bir kuvvet üreten kanatlı tohumların bilimsel adı ''samara''. Kanatlar, pervane gibi dönmeye neden olan hafif bir eğime de sahipler. Samaralar, rüzgâra bağlı olarak, yere inmeden önce bir milden fazla seyahat edebiliyorlar. Bu da yeni tohumların büyümek için daha fazla alana sahip olduğu ve yeni bir ağaca dönüşme şansının daha yüksek olduğu anlamına geliyor.
Video kaynak: @nature_i1
Sal tree, Shorea robusta, Cannonball tree, Couroupita guianensis
Sal ağacının mucizevi tohum yayılımına bakar mısınız? 😍
Sal ağacı ve gülle ağacı dahil, çeşitli yaygın isimlerle bilinen Couroupita guianensis, çiçekli bitki ailesi Lecythidaceae'de yaprak döken bir ağaç. Orta ve Güney Amerika'nın tropik ormanlarına özgü olup güzel çiçekleri ve büyük, ilginç meyveleri nedeniyle dünyanın birçok tropik bölgesinde yetiştirilmeye başlanmış. Meyveleri kahverengimsi gri. Ağacın pek çok bölümünün potansiyel tıbbi kullanımları var. Hindistan'da kültürel ve dini açıdan oldukça büyük bir öneme sahip. 1881'de Sri Lanka'da ''gülle ağacı'' olarak İngilizler tarafından adaya tanıtıldıktan sonra, nedense yaygın biçimde ''sal'' olarak tanımlanmış.
Budist tapınaklarının olmazsa olmazı, kutsal bir varlık. Yaklaşık 3000 yıldır yeryüzünde olan bu ağacın ismi oldukça ağır olan meyvelerinden geliyor özünde. O nedenle, altlarında oturulması da yasak. Çiçekleri dallarında değil gövdesinde yetişen oldukça sıra dışı bir ağaç.
Japonların sakuraya verdiği önemin daha fazlasını Hindistan'da Budist ve Hindular bu ağaca veriyor, hatta tapıyor. Ömrü çok kısa süren o güzel (ama pis kokan) çiçekleri tıpkı sakura gibi yaşamın çok kısa ve gelip geçici olduğu ile anlamlandırılıyor. Birçok kutsal metinde Buda'nın sal ağacının altında doğduğu ve öldüğünden bahsediliyor.
Ağacın bir dalının annesi Maya'yı desteklemek için eğildiğinden ve ağaca tutunduğu anda Buda'nın doğduğundan da söz ediliyor elbette. Sal ağacının Adivasi bayramları ve evliliklerinde özel bir önemi var. Misal; damat sal ağacından yapılmış sunağa oturmadıkça evliliğin bir anlamı yok.
Ağaç aynı zamanda Chotanagpur platosunun yerli halkının hayatında da büyük bir değere sahip ve Sal Çiçekleri Festivali anlamına gelen Sarhul Festivali'nde ana tema. Kutsal kabul edildiğinden en fazla Budist tapınakları civarında bulunuyor.
Sal ağacı deterjan yerine kullanıldığı gibi tıp alanında da ishal ve dizanteride, ayrıca cilt hastalıkları ve kulak rahatsızlıkları merhemlerinin bileşeni ve ayak merhemi olarak kullanılıyor. Meyveleri aşırı tükürük, epilepsi ve kloroz tedavisinde yer alıyor. Güçlendirilmiş tohumlarının böcek öldürücü özelliği var. Diş problemlerinin tedavisinde, cildi yağlı salgılardan arındırmakta ve saç yıkamada şampuan yerine ve daha pek çok alanda kullanılmakta.
Velhasıl Budistlerin bu ağaca neredeyse tapmaları boşuna değil.
Göğe bakma zamanlarıma ara verip ağaçlara, çiçeklere yöneldim bu aralar.
Zihni farklı alanlara yöneltme ihtiyacı bariz....
Referanslar:
healthbenefitstimes.com
en.wikipedia.org
lopezthai.over-blog.com