2022/09/01

Sonbahar Geldi, Hoş Geldi

Sonbaharın renkleri, bitkileri ve meyveleri ile baş başayız artık. Hep söylerim. Eylül en sevdiğim aydır, sonbahar ise en sevdiğim mevsim. Doğa rengârenktir ve muhteşem bir döngü ilk sinyallerini vermeye başlamıştır. Gözümüze gönlümüze bayram ettirmeli, kendimizi mümkün olduğunca doğaya atıp tadını çıkarmalı derim. 

Ben bu aralar otacı haller içindeyim. Bitkilerle tedavi olayı en büyük ilgi alanım. Kantaron yağına o kadar merak sardım ki, kantaron çiçeği gördüğümde toplamadan duramıyorum. 

Bir tane de şişeye yaptım görüldüğü gibi. Görüntüsünü seyretmeye doyamadığımdan en başa koydum. Pencere önünde yerini alıp güneşle muhabbete o da katıldı. Ciltteki kırışıkları önlemede üstüne yokmuş kantaron yağının. Biten nar ekşisi şişesi kolaylık oldu. Vakti gelip renkleri kırmızıya evrildiğinde süzülüp koyu renkli cam kaplara aktarılacaklar. İmkânı olan yaptığında asla pişman olmaz söyleyeyim. Kantaron bulamam diyorsanız pazarda satılıyor. Bu arada; kavanozda olandan baharatımsı ve iştah açıcı türden öyle hoş kokular geliyor ki. Kekikli zeytinyağından daha leziz bir aroması var kesinlikle.

Bu mevsimde ağaçlarda neler oluyor bir göz atalım. Hünnap ve iğde ağaçları döngülerini bitirmek üzereler. Hem taze hem kurutulmuşları kış geceleri için.

Sararmaya yüz tutmuş otlar, üzerlerinde her daim sürprizler barındırır.

Mandalinaları dilersek yiyebiliyoruz artık. Yeşilken de lezzetli olabiliyorlar:)

Armut ve narı sonbahar-kış meyveleri sayabiliriz. Narlar olgunlaşıp aşure mevsimine yetişemedi bu yıl yine. İthal nar bulabilen kullanabilir ancak.

En sevdiğim meyvelerde liste başıdır Trabzon hurması. Dalında en az 1 ay daha beklemeli ki olgunlaşsın

O kadar çok sarı çiçek var ki bu aralar. Sağdakiler de sarmaşık güllerden arta kalanlar. Tıpatıp benzese de kuşburnu değiller:) 

Şeftalilere bir haller olmuş. Nektarin midir nedir bilemedim. Ama genlerine müdahale edildiğini duymuştum. İğde de güzel bir meyve (kuru yemiş) değil mi ama?
İncirler çoktan olgunlaştı ama; bu ağaç biraz gölgede kalmış şansıma:)

Siyah üzüm döngüsü çok ilginç aslında. Zeytinler kırma olabilecek aşamada.

Kedisever bir hanım beni yanına çağırıp kedinin bıyıklarına dikkatimi çekti. ''Osmanlı Bıyığı'' deyip gülümsüyordu; ama anlayamıyordum bir türlü. Meğer asıl bıyığın altındaki beyaz deseni kastediyormuş. Aynen dediği gibi gerçekten. Ne kadar ilginç:)
Komşuluk gibisi var mı? Yan binadaki komşum Avusturya'dan çikolata getirmiş bana. Ne kadar mutlu oldum. Ben de onlara yolluk yaptım giderlerken. Çocukluğumdaki komşuluklar gibi. Özel duygular yaşatıyor insana. Çok zor şeyler değil bunlar; ama mutluluk verici. Aynı binada yaşayan çoğu insanın birbirlerine bir ''Günaydın'' demekten aciz olduğunu sıklıkla duyar olduk. Aşırı üzücü bir durum...

Bugün ''1 Eylül Barış Günü''. Yalnızca ülkemiz ve yavru vatan KKTC için. Bu tarihin Almanya'nın Polonya'yı işgal etmesiyle başlayan II. Dünya Savaşı'nın başlangıç tarihi olmasına rağmen ''Barış günü'' olarak kabul edilmesi ne yaman çelişki.

Dünyanın diğer ülkeleri tarafından 21 Eylül'de kutlanıyor(!) Barış Günü ve bu sebeple iki tarih sürekli karıştırılıyor. Dünyada barış denen bir şey var mıydı, pardon?

 *   *   *

Bu yazıyı yayınladıktan sonra çarşıda işimiz olduğundan şehre indik. Oradan da hava kararmak üzereyken parklarıyla ünlü bu güzel kentte 1 Eylül Dünya Barış Günü nedeniyle Hoşgörü adlı yeni bir parkın açılışı olduğunu ve konser düzenlendiğini öğrenip parka gittik. Aşağıdaki videoyu orada çektim. Dumanı üzerinde :)

Türk Halk Müziğinin ünlü seslerinden Mustafa Özarslan efendim...



Görüşmek üzere...