Kasım ayı kasımpatı demek. Nerede görsem gözüm gönlüm açılıyor ve pembe olanlarını daha çok seviyorum nedense. Bir müddet de onlar açtıktan sonra etrafta hemen hemen hiç açmış çiçek kalmayacak.
Dirençli olanlar var yine de. Mesela karahindibalar neredeyse hiç ara vermeden tüm yıl boyunca açıyor artık. Kuytulardaki gül fidanları da aynı şekilde. Onun dışında ne gelincikler var, ne de mor renkte açan irili ufaklı onca çiçek. Son üç beş yıldır leylaklar ve erguvanlar yalancı güneşe aldanıp bu mevsimde ikinci kez açıyorlardı ne hikmetse. Bu yıl henüz rastlamadım. Bir taraftan topraktaki bitkiler kurumakla meşgul, diğer taraftan ağaçlar. Ağaç dalları gövdeyle birlikte kupkuru kalıp hiç yaşam belirtisi göstermemek üzere derin bir uykuya çekilecek artık. Aylarca tek bir yaprak barındırmadan öylece bekleyecek olmaları ne garip! Neyse ki tüm yıl boyunca yeşil kalan çam ağaçları ve birkaç bitki daha var da umudu tazeliyor. Biz insanlarsa bu ilginç döngünün ortasında çabalayıp duruyor, adına da ''Hayat'' diyoruz.
Çam ağaçlarıyla çevrelenmiş bu tür yollar favorim. Tespih ağacı kuşlar için yeniden meyvelendi.
Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü'nün parkın girişine geçenlerde astığı resmi açıklamaya göre içerisinde çok çeşitli ağaç ve bitki türü bulunduğunu şurada anlattığım Halk Bahçesi'nde (Calvert Bahçesi) tek bir dönemde görmek mümkün olmasa da 90 çeşit kuş türü yaşıyormuş. 😮 Çok şaşırtıcı bir bilgi bu. Kuşların bazıları yerli tür, bazıları ilkbahar göç döneminde gelenler ve burada üreyen türler, bir kısmı da göç sırasında kısa sürede dinlenen ve beslenerek göçlerine devam eden transit göçer türler imiş. İskender papağanı ve yeşil papağan gibi türler ise insanlar tarafından taşınmış doğal/egzotik türlermiş. Fotoğraflarının altına türlerin statüleri gösterilmiş aynı zamanda. Şehrin ortasında böyle müthiş bir orman olması ne büyük şans!
Şehir merkezinden iki şahane heykel
Gazi Bulvarı'ndaki Atatürk Heykeli ve Adalet Parkı'ndaki Eskişehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen tarafından bizzat yapılmış olan Adalet Heykeli. Ne gariptir ki ben bu fotoğrafı çektikten çok kısa bir süre sonra Adalet Tanrıçası Themis'in elindeki terazi çalındı :(
Mevsimin sarı şekerleri karahindibalar her yerdeler artık, ama her yerde. İsmini kim ''kara'' hindiba koyduysa esefle kınıyorum. Bu sapsarı çiçeklere kara demek de ne bileyim (Iyyy, hiç sevmediğim bir kalıp kullandım). Ne bileyim ne demek yahu? Ne diyeceksen de işte! Sağdaki sarı çiçekler ise peyzaj amaçlı kullanılıyor, bilirsiniz. Bir adı da ''güneş papatyası''.
Pazar yerindeki son mısırlar ve yeniden pahalanan palamutlar.
Zeytinler siyaha dönüşmek üzere. Çoğu insanın yeşil zeytini ayrı siyah zeytini ayrı tür sandığını biliyor muydunuz? 😃 Tezgâhlarda artık bol miktarda yeşil zeytin ve Trabzon hurması var.
Ee, o zaman kırma zeytin yapmadan durulur mu? En sevdiğim lezzetlerden. Acısı çıkar çıkmaz üzerine biraz zeytinyağı ve limon ilavesiyle hemen yemeye başlıyoruz. Diğeri de kış çöreği. İç Anadolu'da çok yaygındır. Tahinli ekmek, yağlı ekmek, vb. adları da var. Kahvaltıda şahane oluyor. Üstelik yapılışı çok kolay.
Sarman ne kadar şaşırdı öyle, kıyamam ki:)) Köpeğini gezdiren üç ayrı kişinin patili oğulları sayesinde zoraki mola vermek zorunda kalışı ve birbirleriyle tanışıp arkadaş olmaları çok sıradan artık:)
Eskimiş kamp sandalyesine uzanıp keyif çatan minnoş deniz havası alıyor bir taraftan. Diğeri de prenses misali belirdi orada. Kuyruğunun duruşuna, pozlara bak:)
Pandemide dışarıdan yiyecek korkusunu dondurma ile yendim şükür. Bir nevi ilaç görevi üstlendiler. Onlar benim kahramanım:) Ama yine de dışarıdan eskisi kadar yemiyorum. Eskisinin yarısı kadar bile değil.
Bulutlar akşama doğru böyle bir tablo çıkardı ortaya. Hayranlıkla izledim.
Aklıma;
''Yok öyle umutları yitirip karanlıkta savrulmak.
Unutma; aynı gökyüzü altında, bir direniştir yaşamak,'' sözü geldi.
Yaşamak her şeye rağmen çok güzel gerçekten.
Sağlıklı, mutlu günler dilerim... ✋😊