Her iki gemi de bir önceki yazıda açıkladığım gibi 18 Mart'ta ziyarete açılacaktı, ancak o gün gerçekleşemedi. Bugün öğrendiğime göre hemen ertesi gün açılmışlar. Gecikme sebebi ise açılış protokolünde bir karmaşa yaşanması imiş. O gün açılamayacağı anlaşılınca ertelenmiş; ama hangi gün olacağı hemen kesinlik kazanamamış. Biz o gün elimiz boş dönerken çıkışta görevli askerin sözleri doğruymuş meğer.
Neyse, bugün ikindi saatlerinde oradaydım. Hayatımda ilk kez bir denizaltının içini gezdim. O gördüğünüz incecik, upuzun kısımları baştan sona gezdik. Sanırım en az 4-5 tane elips biçiminde kapıdan biraz zorlanarak da olsa geçerek görevli askerlerin bilgilendirmeleri eşliğinde ziyaretimizi tamamladık Bu esnada hafif hafif sallantılar, çalkantılar hissediliyordu. Ürpermedim desem yalan olur. Asıl önemlisi, denizaltılarda görevli denizcilerimizin haklarını ne yapsak da ödeyemeyeceğimizi düşünüp durdum.
109 yıl önce Çanakkale Deniz Savaşları'nın kaderini değiştiren, 2011'de Gölcük'te aslına uygun inşa edilen TCG Nusret mayın gemisi. 15 Nisan'dan itibaren yine özletecek kendini. Bu kez Akdeniz turuna çıkıyormuş. En uzun turuna. Kim bilir kaç ay gelemeyecek yine. Ufacık tefecik bir gemi sonuçta. Görevi mayın döşemek. O gitmese de görmek isteyenler gelse olmaz mıydı? Onca turist gelip onu göremeden gidiyor. Ait olduğu yerde görmek, o havayı yaşamak daha uygun değil mi?