

Festivalin ikinci günü de sona erdi. Dün yağamayan yağmur bugün öğlen saatlerinde sıkıntısını geçirdi. Gök gürültülü sağanak yağış bildirimleri can sıksa da gök falan gürlemeden hava açtı. 15.00 gibi evden çıkıp festivalin izlerini sürmeye gittik. Hava sıcaklığı o kadar düşmüştü ki üzerimdeki rüzgârlık ve şapkaya rağmen üşümekten bir hal oldum. Geri dönecek halim yoktu elbette.


Kordona ulaştığımızda hava şartları dünkü kalabalığı yarıya indirmişti ne yazık. Biz de birkaç stand gezip uygulamalı atölye çalışması yapılanlarda vakit geçirdik ama soğuğa ve rüzgâra daha fazla dayanamadık.


Yakın mesafede bulunan dondurmacıya girip ısınmaya karar verdik. Dondurma yemeden duramadık tabii. Sonra kendimize gelip yeniden standlara döndük.


Biraz daha gezdikten sonra çarşıda alışveriş yapmaya karar verdik ve tam önünden geçerken Kent Müzesi'ne girip bir bakalım dedik. Yeni serginin hazırlıkları tamamlanmış, açılışa hazır halde bekliyorlardı. Böylece ilk ziyaretçileri biz olduk. 10 dakikaya kalmadan diğer ziyaretçiler akın etti.
İngiltere'den seramik sanatçısı Ömer Öner "Kalıp Döküm" atölyesi ile Yunan seramik sanatçısı Kostas Karakitsos "Çömlekçi Tornasında Şekillendirme" atölyesi ile aynı standtaydılar. Fakat görünürde ne Karakitsos ne de malzemeleri vardı.
Çanakkale Seramik Festivali, her yaştan sanatsevere uygulamalı atölye çalışmalarına katılma gibi bir şans vermekle kalmıyor, sanatçılar, kültürler ve ülkeler arasında işbirliği ve dayanışma için sayısız fırsatlar sunuyor, hatta dostluk bağları kurulmasına önayak oluyor gerçekten de.
Orada olomak vardı , öyle çok seviyorum ki seramik işini. İki sene kursa gitmiştim ve çok güzel çalışmalar yapmıştık.
YanıtlaSilSevilmeyecek bir sanat değil gerçekten. İki sene epey uzun bir süre. Acemilik falan kalmamıştır sende. Bu festival fena halde kursa gitme isteği uyandırdı bende. Bakalım sonu nasıl gelecek?
Sil