14/09/2025

Sunay Akın İle ZAFERE GİDEN YOL

Kentimizin önemli kültür-sanat etkinliklerinden biri olarak 9-13 Ağustos 2025 tarihleri arasında düzenlenmesi planlanan 62. Uluslararası Troya Festivali kapsamındaki pek çok etkinlik, yaşadığımız yangın felaketi nedeniyle ileri tarihe ertelenmişti.

Bu etkinliklerden biri olan Sunay Akın'ın 13 Ağustos 2025 akşamı saat 21.00'de gerçekleştireceği ZAFERE GİDEN YOL adlı gösteri 11 Eylül Perşembe günü saat 20.00'ye alınmıştı. 

Elbette ki perşembe akşamı Özgürlük Parkı'nda yerimizi almıştık. İki saat süren gösterinin nasıl geçtiğini anlayamadık. 

Sunay Akın'ın önderliğinde sanki tarihi bir filmin içinde merakla yol alıyorduk. Bilmediğimiz pek çok önemli detay öğrendik. Kâh heyecanlandık, coşkuyla dolduk, kâh sinirlendik, kâh gözlerimiz doldu. Hatta ben 23. Tümen askerlerimiz Atatürk ile Tınaztepe köyünün içinden geçerlerken, köylü kızların odalarına koşup çeyiz sandıklarından çıkardıkları çiçekli işlemeleri ve oyaları hiç tereddüt etmeden askerlerin üzerine attığı anlarda epeyce ağladım. Neden mi? Çünkü yamaçtan aşağı köye doğru uygun adımlarla inen o askerlerin çoğu gencecik yaşında şehit olacak, ne düğünlerini ne de sevdiği kızın kuracakları yuva için hazırladığı çeyizi görebilecekti :(

Sunay Bey sahneye çıkmadan 1 dakika önce etkinlik esnasında cep telefonu ve saat alarmlarının kapalı olması, fotoğraf ve film çekimi yapılmaması rica edildi. Elbette ki bir kişi bile bu ricayı göz ardı etmedi. 
Zaman su gibi geçti. Büyülenmiş gibiydik. Sunay Akın'ın şahane anlatımı seyirciyi tek yürek haline nasıl getirir yaşayarak öğrendik. İnsandan yola çıkıp özgürlüğün zafer meşalesine dönüşen birçok hikâyeye şahit olduk.   

Başlangıcında kağnılarla yol alınan, hedef olarak Cumhuriyete giden bu yolda insandan yola çıktık. Sunay Bey, kağnılarla aşılan o yolların izinden giderek özgürlüğümüz adına yakılan ateşin zafer meşalesine dönüşünün eşsiz öyküsünü Hasan Tahsin'den Namık Kemal'e, Mehmet Akif'e, Atatürk'ün ''Hatay benim şahsi meselemdir'' sözünün açılımına ve hatta Çanakkale Savaşlarında Avustralya ve Yeni Zelanda birlikleri komutanı olan İngiliz Mareşal Birdwood'un Atatürk'ün cenaze törenine yetişip onu ayakta selamlamasına kadar iki saatin içine bin kitabın ışığını sığdırdı gerçekten de. Topraklarımızda yüzyıllardır taşınmakta olan bu ışığı geleceğe ve hep ileriye nasıl aktaracağımızı hep birlikte görmek müthiş bir heyecan ve mutluluktu. 

Başta Sunay Akın olmak üzere, emeği geçenlere sonsuz teşekkürlerimizle...

@sunay.akin




4 yorum:

  1. Sunay Akın' ı dinlemek büyük bir keyif. Hatta kitaplarını okurken onun sesinden dinlermiş gibi oluyor bazen.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bence de büyük bir keyif. Kendisini ilk kez o akşam gördüm. Sahne hakimiyeti, samimiyeti, seyirciyle iletişimi de mükemmeldi. Videolarını da izliyorsanız kitaplarını okurken kelimeleri sesinden dinliyormuş gibi olmak; onu özümsemek bence.

      Sil
  2. Merhabalar.
    Zafere Giden Yol başlıklı paylaşımınızı okudum. Gururlandım, heyecanlandım, mutlu oldum. Başta Sunay Akın olmak üzere bu etkinliğe emeği geçen herkese ben de teşekkürlerimi sunarım. Sizin de emeğinize ve gönlünüze sağlıklar dilerim.
    Orman yangınların hala etkisinden kurtulamadım.
    Selam ve saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba Recep Bey,
      Sizin gibi bir vatanseverin bu paylaşımı okurken gururlanıp, heyecanlanıp, mutlu olmaması mümkün değil zaten. Cumhuriyete giden yolda öyle bir detay vardı ki, bu zamana kadar hiç duymamıştım: ''Polis Cemil''
      İstanbul'un işgali sırasında genelde sarhoş gezip taşınlık yapan işgal askerlerinden bir grup Fransız asker iki Türk kadının çarşaflarını süngülerle yırtıp sarkıntılığa kalkıyor, engel olmak isteyen Türkleri de süngüleyip yaraladıktan sonra 19 yaşındaki Türk polis Cemil devreye giriyor. Ve dur ihtarına uymayan 2 Fransız askerine ateş edip öldürüyor. Sonra hemen Emniyet'teki görevine gelip olanları Polis Müdürü Nurettin Bey'e anlatıyor. Ne oluyor bilin bakalım? Nurettin denen adam kendi eliyle Polis Cemil'i Fransızlara teslim ediyor. Oradan Marsilya'daki zindanlara çürümeye...
      Cumhuriyete kavuşmak için öyle zorlu yollardan geçmişiz ki...
      Değerli yorumunuz için asıl ben teşekkür ederim. Sizin de emeğinize ve gönlünüze sağlık.
      Orman yangınlarının etkisinden kurtulmak ne mümkün. Her gün mutlaka halen kapkara olan o dağlar süreki karşımıza çıkıyor. Her seferinde içimiz burkuluyor, kahroluyoruz :((
      Selam ve saygılar.

      Sil