08/03/2010

8 Mart ve Kadın Olmak

Bugün, yılda yalnızca bir gün adı geçse bile kadın haklarının gündeme taşınıp sese dönüşmesi ve iyileştirilmesi adına oldukça önemli bir gün.
''Dünya Kadınlar Günü''...

Dünyanın neresinde olursa olsun kadınların yaşamakta olduğu sınıfsal ve ulusal sömürüye ve cinsel şiddete son vermeyi hedefleyen 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlamaları, ezilen emekçi kadınların hak ve özgürlükleri için verdikleri mücadelenin de simgesi olarak kabul ediliyor.

Birleşmiş Milletler tarafından 1977 yılından itibaren tüm kadınlar için ''Dünya Emekçi Kadınlar Günü'' olarak kutlanmasına karar verilmesinin kökeni 8 Mart 1857 tarihine dayanıyor.

New York'ta bir tekstil fabrikasında erkeklerle eşit ücret, sendikalaşma ve oy hakkı isteyen kadın işçilerin başlattıkları grev ve direnişe müdahale edilirken fabrikaya kilitlenmeleri ve çıkan yangında işçi kadınlardan
129' unun can vermesi sonucu tarihe kanla yazılmış bir başlangıç...
Bu olayın devamında on binlerce kadın işçi on yıldan fazla bir süre benzer direniş ve grevler gerçekleştirerek tüm isteklerini kabul ettirmeyi başarmış.

Çünkü ''Hak verilmez, alınır.''
Bunun yolu da direnişten, mücadeleden ve bedelini ödemeyi göze almaktan geçer.
Ve görüldüğü gibi Amerika gibi bir ülkenin bile bugünkü konumuna gelmesi hiç de kolay olmamıştır.

Kadınlar insanlık tarihi boyunca hep çift yanlı sömürülmüş, yoğun emek gerektiren işlerde ''ucuz emek gücü'' olarak görülüp sendikasız, hiçbir sosyal hak ve iş güvencesi verilmeden çalıştırılmıştır. Erkeklerle aynı işi yaptıkları halde onların aldığı ücretin yarısı dahi verilmez dünya üzerindeki çoğu kadına.

Bu acımasız çarkın dişleri arasında bedenleriyle birlikte gelecekleri ve hayalleri de öğütülmekte, üstelik bunu kaderi olarak algılamaları istenmekte, yetmedi; yüzyıllardır evinde, sokakta, çalıştığı işyerinde, yaşadığı toplumun her alanında sürekli baskı altında tutulmakta, sindirilip ezilemediğinde ya namus cinayetine kurban gitmekte ya da intihara sürüklenmektedir.

Oysa en eski Türk destanlarından biri olan Yaratılış Destanı'nda Yaradan' a ilham veren ''Ak Ana'' adında bir kadındır. Bilge Kağan ise kitabesine,
''Sizler; Anam Katun, büyükannelerim, hala ve teyzelerim, prenseslerim...'' sözleri ile başlar.

Ve bana göre kadın, kendisine bahşedilmiş doğum denen o mucizevi kutsal anda ve dünyaya getirdiği ''can''da Tanrı'nın tezahürü gibidir.

Her insanın bir kadından dünyaya geldiği gerçeğini yeryüzünde hiç kimsenin unutmaması dileğiyle tüm kadınların Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nü kutluyorum.

Sevgilerle...