Osmanlı padişahlarımızdan Sultan 2. Abdülhamid'e ait oldukça şaşırtıcı bir gerçekten bahsedeceğiz bugün.
Abdülhamid, yetiştiği çevre nedeniyle son derece şüpheci bir kişiliğe sahip. Kafes hayatı, kardeş katli gibi sorunların içinde bulunduğundan o da diğer padişahlar gibi sürekli ölüm korkusu yaşayan, huzursuz ve endişeli biri.
Dolayısıyla herkesten kuşkulanıyor ve her an tedbirli olmak zorunda.
Aynı zamanda fotoğrafa olan merakıyla tanınan Sultan Abdülhamid'in döneminde fotoğrafçılık bir hayli gelişmiş. Bugün "Yıldız Albümleri" olarak anılan toplam 911 albümde 36 bine yakın fotoğraf yer alıyor. ''Yıldız Albümleri Mekke-Medine'' adlı kitapta Abdülhamid'in fotoğraf merakına dair bilgi verilirken; kendisinin büyük bir fizyonomist (insan sarrafı) olduğundan, insanların simalarından, el-kol yapılarından ruh hallerini ve düşünce yapılarını anlamaya çalışan bakışı olduğundan bahsediliyor. Ayrıca tahta çıkışının 25. yılında hapishanelerdeki tüm mahkûmların fotoğraflarını çektirip altına mahkûmiyet nedenini yazdırdığı, fotoğraftan seçtiği mahkûmlara af çıkardığı, askeri okula kaydolacak çocukları da fotoğraflardan seçtiği belirtiliyor.
Şimdi asıl konuya girelim:
2. Abdülhamid ile ilgili olan ve doktoru Atıf Hüseyin Bey'in Türk Tarih Kurumu arşivinde 12 küçük defterde yer almış anılarıyla ortaya çıkan bir gerçek var.
Atıf Bey anılarında 2. Abdülhamid'in, ''başparmağının ucu işaret parmağının orta boğumundan uzun olan kişilerin'' cinayete eğilimli olduğuna inandığından bahsediyor.
Abdülhamid bu görüşünün doğruluğunu araştırmak üzere o dönem hapishanede bulunan cinayet mahkumlarının tek tek fotoğraflarını çektirmiş ve suçlu resimlerini inceledikten sonra parmak uzunluklarına göre kişilerin cinayet işlemeye eğilimli olup olmadıklarını bu fotoğraflarla kanıtlamış.
2. Abdülhamid, doktoru Atıf Hüseyin Bey'e diyor ki:
''Bir İngilizce kitabın tercümesini okumuş idim. Çünkü vaka-yı cinaiyeye (cinayet vakalarına) merakım vardır. O kitapta 'Canilerin ekserisinin başparmağının ucu şahadet parmağının ortadaki boğumunu geçiyor, çok uzun oluyor. Elleri yabani bir hayvan pençesi şeklini alıyor,' diye görmüş idim. Merak bu ya, o zaman emrettim. Hapishanelerde ne kadar kanlı katil varsa hepsinin fotoğraflarını aldırdım. Filhakika başparmak hemen hepsinde uzun idi. ''
-Hitler'in bebekliği ile gündeme gelen yorumlardan sonra-
Abdülhamid, yetiştiği çevre nedeniyle son derece şüpheci bir kişiliğe sahip. Kafes hayatı, kardeş katli gibi sorunların içinde bulunduğundan o da diğer padişahlar gibi sürekli ölüm korkusu yaşayan, huzursuz ve endişeli biri.
Dolayısıyla herkesten kuşkulanıyor ve her an tedbirli olmak zorunda.
Aynı zamanda fotoğrafa olan merakıyla tanınan Sultan Abdülhamid'in döneminde fotoğrafçılık bir hayli gelişmiş. Bugün "Yıldız Albümleri" olarak anılan toplam 911 albümde 36 bine yakın fotoğraf yer alıyor. ''Yıldız Albümleri Mekke-Medine'' adlı kitapta Abdülhamid'in fotoğraf merakına dair bilgi verilirken; kendisinin büyük bir fizyonomist (insan sarrafı) olduğundan, insanların simalarından, el-kol yapılarından ruh hallerini ve düşünce yapılarını anlamaya çalışan bakışı olduğundan bahsediliyor. Ayrıca tahta çıkışının 25. yılında hapishanelerdeki tüm mahkûmların fotoğraflarını çektirip altına mahkûmiyet nedenini yazdırdığı, fotoğraftan seçtiği mahkûmlara af çıkardığı, askeri okula kaydolacak çocukları da fotoğraflardan seçtiği belirtiliyor.
Şimdi asıl konuya girelim:
2. Abdülhamid ile ilgili olan ve doktoru Atıf Hüseyin Bey'in Türk Tarih Kurumu arşivinde 12 küçük defterde yer almış anılarıyla ortaya çıkan bir gerçek var.
Atıf Bey anılarında 2. Abdülhamid'in, ''başparmağının ucu işaret parmağının orta boğumundan uzun olan kişilerin'' cinayete eğilimli olduğuna inandığından bahsediyor.
Abdülhamid bu görüşünün doğruluğunu araştırmak üzere o dönem hapishanede bulunan cinayet mahkumlarının tek tek fotoğraflarını çektirmiş ve suçlu resimlerini inceledikten sonra parmak uzunluklarına göre kişilerin cinayet işlemeye eğilimli olup olmadıklarını bu fotoğraflarla kanıtlamış.
2. Abdülhamid, doktoru Atıf Hüseyin Bey'e diyor ki:
''Bir İngilizce kitabın tercümesini okumuş idim. Çünkü vaka-yı cinaiyeye (cinayet vakalarına) merakım vardır. O kitapta 'Canilerin ekserisinin başparmağının ucu şahadet parmağının ortadaki boğumunu geçiyor, çok uzun oluyor. Elleri yabani bir hayvan pençesi şeklini alıyor,' diye görmüş idim. Merak bu ya, o zaman emrettim. Hapishanelerde ne kadar kanlı katil varsa hepsinin fotoğraflarını aldırdım. Filhakika başparmak hemen hepsinde uzun idi. ''
-Hitler'in bebekliği ile gündeme gelen yorumlardan sonra-