Güzellikleri görmek için zamanımız var mı?
Yaşam içinde farkedemediğimiz daha neler var?
Soğuk bir Ocak sabahı. Saat 7:51
Sıradan giysili bir adam Washington'da bir metro istasyonunun girişinde elinde kemanıyla yerini alır ve 43 dakika boyunca hiç durmaksızın altı adet klasik parça çalar.
Bu süreç içinde çoğu işe yetişme telaşında tam 1097 kişi kemancının önünden geçip gider. Kemancı, çalmaya başladıktan üç dakika sonra ilk kez orta yaşlı bir adam tarafından farkedilir. Adam yavaşlar, ancak birkaç saniye sonra vazgeçip yine hızla yoluna devam eder.
Bir dakika kadar sonra bir kadının yürüyüşüne ara vermeksizin önündeki kaba 1 dolar atarak hızla geçip gitmesiyle kemancı ilk bahşişini alır. Birkaç dakika sonra, bir başka adam duraksayıp kemanı dinlemeye başlar. Fakat saatine bir göz atıp vazgeçer ve işe geç kalmamak için acele tavırlarla hızla yoluna devam eder.
Kemancıyı en fazla dikkate alan üç yaşlarında bir oğlan çocuğudur.
Annesinin çekiştirmelerine rağmen, çocuk ısrarla kemancının önünde durur ve dikkatle ona bakar.
Annesi daha hızlı çekiştirerek çocuğu yürümeye zorlar. Oğlan defalarca arkasına dönüp kemancıya bakarak, çaresizce annesinin peşinden gider.
Bu şekilde birkaç çocuk daha olur ve hepsi de anne-babaları tarafından çekiştirilerek uzaklaştırılırlar.
Çaldığı 43 dakika boyunca kemancının önünde çok kısa bir süre duraksayan sadece 6 kişi olmuştur. 20 kişi duraksamadan, yürümeye devam ederek bahşiş atmış ve geçen süreç içinde kemancı 32 dolar toplamıştır.
Mini resital bittiğinde sessizlik hakim olur. Kimse onun durduğunu bile fark etmez. Tek kişi alkışlamaz.
Sonuç: Bir kişi bile onun, elindeki 3,5 milyon dolarlık 1713 yapımı Stradivarius kemanla çalan dünyanın en iyi kemancısı Joshua Bell olduğunu anlamamıştır. Metroda, yürüyen merdivenle dış kısım arasında şaşırtıcı bir akustik yakalanmış olmasına ve Jashua Bell'in henüz iki gün önce Boston’da verdiği konserin biletleri ortalama 100 dolardan satılmasına rağmen...
* * *
Joshua Bell'in performansı bağlamında farkındalık üzerine, düşündürücü ve gerçek bir hikâye...
Bu yazıda geçen olay, Washington Post gazetesinin sosyologlarla işbirliği içinde kurguladığı sosyal bir deneyin algılama, keyif alma ve önceliklerimiz ile ilgili çarpıcı sonucunu yansıtmaktadır.
Dünyanın en iyi kemancısı, dünyanın en iyi kemanıyla, dünyanın en güzel müziğini gözümüzün önünde çalarken bile onu tanıyamıyorsak, yaşam öncelik sıralamalarımızı kesinlikle yeniden sorgulamamız gerek...
Baharın tüm farkındalıklarımızı uyandırması dileğiyle...
(Kaynak)
Yaşam içinde farkedemediğimiz daha neler var?
Soğuk bir Ocak sabahı. Saat 7:51
Sıradan giysili bir adam Washington'da bir metro istasyonunun girişinde elinde kemanıyla yerini alır ve 43 dakika boyunca hiç durmaksızın altı adet klasik parça çalar.
Bu süreç içinde çoğu işe yetişme telaşında tam 1097 kişi kemancının önünden geçip gider. Kemancı, çalmaya başladıktan üç dakika sonra ilk kez orta yaşlı bir adam tarafından farkedilir. Adam yavaşlar, ancak birkaç saniye sonra vazgeçip yine hızla yoluna devam eder.
Bir dakika kadar sonra bir kadının yürüyüşüne ara vermeksizin önündeki kaba 1 dolar atarak hızla geçip gitmesiyle kemancı ilk bahşişini alır. Birkaç dakika sonra, bir başka adam duraksayıp kemanı dinlemeye başlar. Fakat saatine bir göz atıp vazgeçer ve işe geç kalmamak için acele tavırlarla hızla yoluna devam eder.
Kemancıyı en fazla dikkate alan üç yaşlarında bir oğlan çocuğudur.
Annesinin çekiştirmelerine rağmen, çocuk ısrarla kemancının önünde durur ve dikkatle ona bakar.
Annesi daha hızlı çekiştirerek çocuğu yürümeye zorlar. Oğlan defalarca arkasına dönüp kemancıya bakarak, çaresizce annesinin peşinden gider.
Bu şekilde birkaç çocuk daha olur ve hepsi de anne-babaları tarafından çekiştirilerek uzaklaştırılırlar.
Çaldığı 43 dakika boyunca kemancının önünde çok kısa bir süre duraksayan sadece 6 kişi olmuştur. 20 kişi duraksamadan, yürümeye devam ederek bahşiş atmış ve geçen süreç içinde kemancı 32 dolar toplamıştır.
Mini resital bittiğinde sessizlik hakim olur. Kimse onun durduğunu bile fark etmez. Tek kişi alkışlamaz.
Sonuç: Bir kişi bile onun, elindeki 3,5 milyon dolarlık 1713 yapımı Stradivarius kemanla çalan dünyanın en iyi kemancısı Joshua Bell olduğunu anlamamıştır. Metroda, yürüyen merdivenle dış kısım arasında şaşırtıcı bir akustik yakalanmış olmasına ve Jashua Bell'in henüz iki gün önce Boston’da verdiği konserin biletleri ortalama 100 dolardan satılmasına rağmen...
Joshua Bell'in performansı bağlamında farkındalık üzerine, düşündürücü ve gerçek bir hikâye...
Bu yazıda geçen olay, Washington Post gazetesinin sosyologlarla işbirliği içinde kurguladığı sosyal bir deneyin algılama, keyif alma ve önceliklerimiz ile ilgili çarpıcı sonucunu yansıtmaktadır.
Dünyanın en iyi kemancısı, dünyanın en iyi kemanıyla, dünyanın en güzel müziğini gözümüzün önünde çalarken bile onu tanıyamıyorsak, yaşam öncelik sıralamalarımızı kesinlikle yeniden sorgulamamız gerek...
Baharın tüm farkındalıklarımızı uyandırması dileğiyle...
(Kaynak)