Karman çorman bir ruh haliyle devam ediyorum kaç gündür.
Gündeme düşen şehit haberlerinin hemen ardından gelen deprem ve görüntüleri, insanlık yoksunu beyinlerden fışkıran çeşit çeşit hümanist(!) fikir, Yunus'un son resmi, Azra bebeğin minicik bedeni, göçük altından çıkan iç yakıcı sayısız hikâye...
Hepsi birbirine girdi...
Gece olup da ayaz çökünce özellikle, içi rahat olan, yüreği sızlamadan durabilen var mı?
Yaşanan organizasyon bozuklukluklarına rağmen genç-yaşlı bütün vatandaşların, üniversitelerin, kargo şirketlerinin, maddi-manevi anlamda adeta tek yumruk olması, kan bağışları, paketlenen koliler, yardım konvoyları, parti liderlerinin soluğu deprem bölgesinde alması, ülkem adına ne kadar umut vericiydi. Yaşanan onca acının içinde buruk sevinçler yaşattı...
Bugün haberlerde engelli bir gencin tekerlekli sandalyesiyle gelip 1 günlük kazancını yatırıp aldığı iki battaniyeyi yardım konvoyuna teslim edişini izledim gözlerim yaşararak.
En çok da ''sanal dünya'' diye küçümsenen olayın etkilerinin ne kadar gerçek olduğu kanıtlanmıştı.
Sırf Twitter yardımlaşmalarıyla epeyce bir insan kurtarılması inanılmazdı.
Bu günler de gelip geçecek mutlaka. Yaralar sarılacak...
Bize kalacak olansa; yaşananlardan ders çıkarmayı öğrenmek, bir sonrası için daha deneyimli ve organize biçimde kenetlenmek, bunu başarabilmek olacaktır, umarım...
* * *
Türkiye-Almanya arasında 30 Ekim 1961 tarihinde imzalanan İşçi Alımı Anlaşması'nın 50. yılı nedeniyle Sirkeci'den Almanya'ya bir tren kalktı bugün.
İçinde sanatçılar, edebiyatçılar, gazeteciler ve birinci nesil göçmenlerin bulunduğu bu tren 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda Salzburg’da olacak ve daha sonra Münih’e hareket edip, orada 40 yıl önce Almanya’ya giden Türkler tarafından karşılanacak.
Yarım asra yakın zamandır Almanya'nın kalkınmasına büyük katkıları olan gurbetçilerimiz tarafından...
Bizler o trenin içinde değildik; ama 13 yaşında bir gurbetçi çocuğu olan Cihan Karaca'nın Supertalent yetenek yarışmasında birkaç gün önce Almanya'yı sallayan PERFORMANSINI izleyelim.
(Blogu güncellemek adına yazdığımdan bu da böyle karman çorman bir post oldu.)
Gündeme düşen şehit haberlerinin hemen ardından gelen deprem ve görüntüleri, insanlık yoksunu beyinlerden fışkıran çeşit çeşit hümanist(!) fikir, Yunus'un son resmi, Azra bebeğin minicik bedeni, göçük altından çıkan iç yakıcı sayısız hikâye...
Hepsi birbirine girdi...
Gece olup da ayaz çökünce özellikle, içi rahat olan, yüreği sızlamadan durabilen var mı?
Yaşanan organizasyon bozuklukluklarına rağmen genç-yaşlı bütün vatandaşların, üniversitelerin, kargo şirketlerinin, maddi-manevi anlamda adeta tek yumruk olması, kan bağışları, paketlenen koliler, yardım konvoyları, parti liderlerinin soluğu deprem bölgesinde alması, ülkem adına ne kadar umut vericiydi. Yaşanan onca acının içinde buruk sevinçler yaşattı...
Bugün haberlerde engelli bir gencin tekerlekli sandalyesiyle gelip 1 günlük kazancını yatırıp aldığı iki battaniyeyi yardım konvoyuna teslim edişini izledim gözlerim yaşararak.
En çok da ''sanal dünya'' diye küçümsenen olayın etkilerinin ne kadar gerçek olduğu kanıtlanmıştı.
Sırf Twitter yardımlaşmalarıyla epeyce bir insan kurtarılması inanılmazdı.
Bu günler de gelip geçecek mutlaka. Yaralar sarılacak...
Bize kalacak olansa; yaşananlardan ders çıkarmayı öğrenmek, bir sonrası için daha deneyimli ve organize biçimde kenetlenmek, bunu başarabilmek olacaktır, umarım...
Türkiye-Almanya arasında 30 Ekim 1961 tarihinde imzalanan İşçi Alımı Anlaşması'nın 50. yılı nedeniyle Sirkeci'den Almanya'ya bir tren kalktı bugün.
İçinde sanatçılar, edebiyatçılar, gazeteciler ve birinci nesil göçmenlerin bulunduğu bu tren 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda Salzburg’da olacak ve daha sonra Münih’e hareket edip, orada 40 yıl önce Almanya’ya giden Türkler tarafından karşılanacak.
Yarım asra yakın zamandır Almanya'nın kalkınmasına büyük katkıları olan gurbetçilerimiz tarafından...
Bizler o trenin içinde değildik; ama 13 yaşında bir gurbetçi çocuğu olan Cihan Karaca'nın Supertalent yetenek yarışmasında birkaç gün önce Almanya'yı sallayan PERFORMANSINI izleyelim.
(Blogu güncellemek adına yazdığımdan bu da böyle karman çorman bir post oldu.)