''Efsanevi Aşklar'' diye bir seriye başlasam aklıma ilk gelecek olan ''John Lennon-Yoko Ono'' çiftidir kesinlikle.
Onlar ki gerek görüntüleri gerekse yaşadıkları ilişkinin detaylarıyla milyarlarca insanın beynine adeta kazındılar ve kazınmaya devam ediyorlar.
O yüzden; birileri bana ''Yoko Ono'nun bir resmini çiz,'' dese, elime kağıt kalem alır, kısa bir sürede hiç zorlanmadan aynısını çizebilirim. Siyah elbiseler içinde, kısa boylu, sıradan görüntülü, hatta çirkin diyebileceğimiz bu Japon kadının, günlerce taranmamış hissi veren o upuzun siyah saçlarından başlarım öncelikle. Gözlerine kocaman bir güneş gözlüğü kondurmam da gerekebilir. Ama net olarak bildiğim bir şey varsa; çizeceğim kadın kesinlikle gülümsemeyecektir.
Yoko Ono, aristokrat bir Japon ailenin Amerika'ya üniversite okumaya gelmiş kızı. Dünyanın bugüne kadar gelmiş geçmiş en iyi grubu olarak bilinen efsanevi Beatles'ın kurucusu ve aynı zamanda solisti olan John Lennon, kendinden yedi yaş büyük bu kadına nasıl âşık oldu? ''Hazreti İsa’dan daha popüleriz,'' deyip İsa'ya kafa tutarken kilisenin ayaklanması, muhafazakarların ateş püskürmesi bile umurunda değilken nasıl oldu da bırakın Yoko'ya kafa tutmayı, sırf onun kalbinde taht kurabilmek için müzik çizgisini değiştirip Beatles'ı dağıttı?
Lennon onu beyninin ya da ruhunun neresine oturttu da böylesine gösterişsiz bir kadın 20. yüzyılın en efsanevi ve de trajik aşkında rol aldı? Nasıl oldu da bu kadar sıradan bir kadının dünya barışı için ürettiği acayip projeler uğruna olağanüstü yeteneklerini bir yana itip savaş karşıtı filmler, şarkılar yaptı, bildiriler okudu, onunla birlik olup Vietnam savaşını protesto amaçlı yığınla çıplak fotoğraf çektirebildi??
Bu soruların yanıtını arayacak olursanız;
''Aşkın bir erkekte yarattığı en büyük zaaf kadını tarafından onaylanmak arzusudur,'' cümlesiyle karşılaşacaksınız.
Öyle miydi gerçekten?
Yoksa erken yaşta kaybettiği annesine özleminin bir yansıması mıydı Yoko? Ya da hepimizin hayatında bir şekilde yer eden ''anne onayı'' ihtiyacının ondaki karşılığı mıydı?
Dünyadaki Beatles fanatiklerinden hiçbirinin sevmediği ve adını ''Japon Cadısı'' koyduğu Yoko Ono uğruna, Kraliçe’nin Beatles üyelerine verdiği şeref madalyasını -İngiltere’nin dış politikasını protesto amacıyla- iade edecek kadar mı büyüktü ona olan aşkı?
Yaşananlara tüm dünya tepki içindeydi...
Ta ki 8 Aralık 1980 tarihinde, akli dengesi bozuk bir Beatles hayranı Yoko'yu durdurma amacıyla gelip, onun gözünün önünde beş el ateş açarak henüz 40 yaşındaki Lennon'un hayatına son verene kadar...
Sean Lennon... Bu efsanevi aşkın meyvesi. 1975 New York doğumlu. O da tıpkı babası gibi müzisyen, şarkıcı, söz yazarı.
Peki ya, aşk hayatında da babasına benziyor mu..?
"Any girl who is interested must simply be born female and between the ages of 18 and 45. They must have an IQ above 130 and they must be honest. They must not have any clinical, psychological disorders... and a kind heart. clearly beautiful - I am completely alone and i am completely miserable."
Özetlersek; "18-45 yaşları arasında, dişi olarak doğmuş, IQ'su 130 ve üstü olan bir sevgili istiyorum. Dürüst olsun, psikolojisi bozuk olmasın; güzel bir kalbi olsun. -Elbette ki iç güzelliği daha önemli- Çok yalnızım ve çok berbat durumdayım."
Görsel: Wikipedia
* * *
* * *
17 Ağustos 2013 Cumartesi (EK)
Konuyla ilgili rastladığım, o günlere ait gazete kupürü
Onlar ki gerek görüntüleri gerekse yaşadıkları ilişkinin detaylarıyla milyarlarca insanın beynine adeta kazındılar ve kazınmaya devam ediyorlar.
O yüzden; birileri bana ''Yoko Ono'nun bir resmini çiz,'' dese, elime kağıt kalem alır, kısa bir sürede hiç zorlanmadan aynısını çizebilirim. Siyah elbiseler içinde, kısa boylu, sıradan görüntülü, hatta çirkin diyebileceğimiz bu Japon kadının, günlerce taranmamış hissi veren o upuzun siyah saçlarından başlarım öncelikle. Gözlerine kocaman bir güneş gözlüğü kondurmam da gerekebilir. Ama net olarak bildiğim bir şey varsa; çizeceğim kadın kesinlikle gülümsemeyecektir.
Yoko Ono, aristokrat bir Japon ailenin Amerika'ya üniversite okumaya gelmiş kızı. Dünyanın bugüne kadar gelmiş geçmiş en iyi grubu olarak bilinen efsanevi Beatles'ın kurucusu ve aynı zamanda solisti olan John Lennon, kendinden yedi yaş büyük bu kadına nasıl âşık oldu? ''Hazreti İsa’dan daha popüleriz,'' deyip İsa'ya kafa tutarken kilisenin ayaklanması, muhafazakarların ateş püskürmesi bile umurunda değilken nasıl oldu da bırakın Yoko'ya kafa tutmayı, sırf onun kalbinde taht kurabilmek için müzik çizgisini değiştirip Beatles'ı dağıttı?
Lennon onu beyninin ya da ruhunun neresine oturttu da böylesine gösterişsiz bir kadın 20. yüzyılın en efsanevi ve de trajik aşkında rol aldı? Nasıl oldu da bu kadar sıradan bir kadının dünya barışı için ürettiği acayip projeler uğruna olağanüstü yeteneklerini bir yana itip savaş karşıtı filmler, şarkılar yaptı, bildiriler okudu, onunla birlik olup Vietnam savaşını protesto amaçlı yığınla çıplak fotoğraf çektirebildi??
Bu soruların yanıtını arayacak olursanız;
''Aşkın bir erkekte yarattığı en büyük zaaf kadını tarafından onaylanmak arzusudur,'' cümlesiyle karşılaşacaksınız.
Öyle miydi gerçekten?
Yoksa erken yaşta kaybettiği annesine özleminin bir yansıması mıydı Yoko? Ya da hepimizin hayatında bir şekilde yer eden ''anne onayı'' ihtiyacının ondaki karşılığı mıydı?
Dünyadaki Beatles fanatiklerinden hiçbirinin sevmediği ve adını ''Japon Cadısı'' koyduğu Yoko Ono uğruna, Kraliçe’nin Beatles üyelerine verdiği şeref madalyasını -İngiltere’nin dış politikasını protesto amacıyla- iade edecek kadar mı büyüktü ona olan aşkı?
Yaşananlara tüm dünya tepki içindeydi...
Ta ki 8 Aralık 1980 tarihinde, akli dengesi bozuk bir Beatles hayranı Yoko'yu durdurma amacıyla gelip, onun gözünün önünde beş el ateş açarak henüz 40 yaşındaki Lennon'un hayatına son verene kadar...
Sean Lennon... Bu efsanevi aşkın meyvesi. 1975 New York doğumlu. O da tıpkı babası gibi müzisyen, şarkıcı, söz yazarı.
Peki ya, aşk hayatında da babasına benziyor mu..?
"Any girl who is interested must simply be born female and between the ages of 18 and 45. They must have an IQ above 130 and they must be honest. They must not have any clinical, psychological disorders... and a kind heart. clearly beautiful - I am completely alone and i am completely miserable."
Özetlersek; "18-45 yaşları arasında, dişi olarak doğmuş, IQ'su 130 ve üstü olan bir sevgili istiyorum. Dürüst olsun, psikolojisi bozuk olmasın; güzel bir kalbi olsun. -Elbette ki iç güzelliği daha önemli- Çok yalnızım ve çok berbat durumdayım."
Görsel: Wikipedia
Konuyla ilgili rastladığım, o günlere ait gazete kupürü