01/03/2013

Çanakkale Zaferi'ne Doğru -2

Tarihimizde oldukça önemli bir yere sahip olan Çanakkale Savaşı, sadece bizim için değil, Yeni Zelandalılar için de hem ulusal hem son derece duygusal ve kutsal bir değer taşıyor.

Çünkü tarafların birbirlerine saygıları, çarpışmaların en şiddetli, en kanlı zamanlarında bile birinci ilke idi.
Süngü süngüye, göğüs göğüse çarpışmalar sırasında ateşkes ilan edip, tarafların yaralılarını ve ölülerini toplama olanağı veren centilmenlik anlaşmaları yapılmıştı. Türk askeriyle ''savaşmaya'' gelen, topraklarımızda ''düşman askeri'' konumunda olan *Anzaklar, yemek ve su bulamadıklarında gıda yardımı alabiliyor, kendileri de tütün veriyorlardı.

Gece olup savaşa ara verildiğinde, Türk askerlerden birinin yanık sesiyle söylediği hasret türküsünden etkilenen bir Anzak askerinin ertesi gece aynı türküyü yeniden dinleyebilmek için ''istek'' yaptığı örneklere rastlanıyordu.

Gündüz savaş, gece barış ve kardeşlik...
Bu şartlarda bir savaş başka nerede yaşanmıştı?

''Dünya, Atatürk gibi bir liderin yokluğunun sıkıntısını çekiyor.''
Bu sözler Yeni Zelanda'nın her fırsatta Atatürk hayranı olduğunu vurgulayan kadın başbakanına ait.

1999'da iktidara gelen ve 9 yıl başbakanlık yapan Helen Clark, ülkesiyle Türkiye arasındaki hiçbir zaman kopmayacak bağların ''Atatürk'ün Anzaklar için söylediği muhteşem sözler'' ile perçinlendiğini,
varoluş ruhlarını okşadığını belirtiyor. Türkiye Cumhuriyeti tohumlarının bu savaşta atıldığını, Yeni Zelanda'nın Anzaklarla olgunlaştığını söyleyen Clark:
''Türkler bu çok uzak ülkede inanılmayacak şekilde seviliyorlar.
Bizim tarihimizde Türkiye ve Türklerin yeri başkadır. Çanakkale Savaşı her bir Yeni Zelandalı için kutsal ve ulusal bir değer taşır. Atatürk'ün 1934 yılında Anzaklar için söylediği muhteşem sözler Yeni Zelanda'nın varoluşunun ruhunu okşamıştır. Düşünebiliyor musunuz, bir lider düşmanından ''Kahramanlar'' olarak söz ediyor. Bu müthiş bir insanlık, uygarlık anlayışı. Ders kitaplarımızın en başında yer alır,'' diye ekliyor.

İstisnasız her okuduğumda içimi titreten, gözlerimin mutlak surette dolmasına neden olan ve yeni bir düzenlemeyle Gelibolu Yarımadası'ndaki şehitlikte yerini almış olan o sözler:


"Bu memleketin toprakları üstünde kanlarını döken kahramanlar!
Burada dost bir vatanın toprağındasınız.
Huzur ve sükun içinde uyuyunuz.
Sizler Mehmetçiklerle yan yana, koyun koyunasınız.
Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar!
Gözyaşlarınızı dindiriniz.
Evlatlarınız bizim bağrımızdadır, huzur içindedirler ve huzur içinde rahat rahat uyuyacaklardır.
Onlar bu toprakta canlarını verdikten sonra artık bizim evlatlarımız olmuşlardır."

"Those heroes that shed their blood and lost their lives.
You are now lying in the soil of a friendly country.
Therefore rest in peace.
There is no difference between the Johnnies and the Mehmets to us where they lie side by side here in this country of ours...
You the mothers,
who sent their sons from far away countries wipe away your tears.
Your sons are now lying in our bosom and are in peace.
After having lost their lives on this land they have become our sons as well."


Aynı sözlerin Avustralya'nın başkenti Canberra'daki Anzak Bulvarı bünyesinde yer aldığı anıt (tıklayın lütfen).

*Anzak (Australian and New Zealand Army Corps: ANZAC)