28/02/2014

Still Face Experiment (Hareketsiz Yüz Deneyi)

Kişilik oluşumunun doğumdan önce başladığını ve en önemli kısmının bebeklik döneminde tamamlandığını, bunun bilimsel olarak kanıtlandığını biliyoruz.
Çocuğun büyüme döneminde bulunduğu ortamın önemini, anne-babanın rol model olduğunu, dolayısıyla kişiliğin hem genetik hem çevresel hem de sonradan öğrenilir boyutu olduğunu da.

''Still Face Experiment'' (Hareketsiz Yüz Deneyi);
Dr.Edward Tronick tarafından anne ve bebeği arasındaki iletişimin karşı tarafta yarattığı etki üzerine geliştirilen ve 0-3 yaş grubu bebeklerin sosyal ve duygusal gelişimini çeşitli yönlerden incelemek amacıyla oluşturulmuş bir deney.
İlk bakışta basit bir deneymiş gibi görünen Still Face Experiment, psikolojinin ''çoğaltılabilir'' bulgularında sıklıkla kullanılan ilginç; ama önemli bir deney. Başta bakıcılar olmak üzere, çocuk bakımevleri veya yetimhaneler tarafından periyodik olarak ya da sürekli ihmal edilen bir bebeğin ne türden bir duygusal süreç içine girdiğine de çok net biçimde ışık tuttuğu biliniyor.

Deney özetle; bebeğin annesinin yüz ifadelerine karşı gösterdiği reaksiyonlardan oluşuyor. Salt surat ifadesinden tepkisizliği derhal algılayan bebeğin şaşkınlığı, sıkıntılı ve üzgün bir süreç içine girişi aşama aşama yansırken, en sonunda annesinin sergilediği bu duruşu bariz bir huzursuzlukla reddedişi ve ağlayarak isyanı gözlemleniyor.

Deneyin başlangıcında bebeğini karşısına alan anne onunla sevgi dolu bir iletişim içine giriyor. Bebek kelimeleri anlamamasına rağmen annenin yüz ifadesi, gülümseyişi ona mutluluk ve huzur veriyor.
Ancak, aniden başını arkaya çeviren ve döndüğünde yüzüne tepkisiz (cool) bir ifade takınan anne, hiç kıpırdamadan bebeğe bakmaya başlıyor. Sadece bakıyor...

Çocuk önce afallıyor. Duruyor...
Gözlerini anneden hiç ayırmadan bir müddet bekliyor.
İşaret parmağıyla bir yerleri göstererek annenin dikkatini çekmeye, duygu çıkarmaya çalışıyor. Ellerini uzatıp annesinin rahatsızlık duyduğu yüzüne şekil vermeye, onu eski haline getirmeye çabalıyor.

Tepkisizlik devam ettikçe bebekteki huzursuzluk doğru orantılı olarak artıyor.
Ve bebek en sonunda öyle çığlıklar atmaya başlıyor ki izlerken deneysel olduğu bilinmesine rağmen insanın canı acıyor. Bir bebek 2 dakika süresince bile olsa, normal tepki alamadığında olumsuz duygularla karşılık veriyor, sırtını dönüyor, yoğun bir stres altına girip en sonunda sergilediği duruşun kontrolünü kaybediyor.


Sevgi mucizevi bir şifa kaynağı olduğu kadar, yalnızca yüz ifadesiyle bile ortaya dökülebilen, hissedilen, ruhu besleyen önemli bir iletişim/etkileşim aracı.

Tıpkı bebeğin denemelerindeki gibi başarısız olunduğunda, umutsuzluk, isyan ve kaçma duygusu geliştirebilecek kadar da şaşırtıcı.

Sevgiyle kalmanız dileğiyle...