2014/11/05

Bol Lifli, Şifa Deposu Sebze: Alabaş (Kohlrabi)

Farkındalık mı yoksa dikkat etmekle ilgilidir mi desem, belki de bakmak ile görmek arasındaki farkın ta kendisidir. Sürekli gördüğün bir şeydir hani.
Göz aşinalığın vardır; ama ne işe yaradığını bilmez, bir o kadar da önemsemez, ilgilenmezsin.
Son zamanlarda pazarda ya da manav tezgâhlarında sıkça gördüğüm, ancak ''Bir tür turp, hatta GDO’lu turptur,'' diye önemsemediğim o sebzeyle olan ilginç tanışma hikâyem ve sonrasında yaptığım araştırma sonuçlarıdır...

Tezgâhını, son yağmurların bereketiyle yemyeşil olmuş, kocaman, gür yapraklı terelerle, rokalarla, maydanozlarla donatıp minicik, şık bir bahçeye dönüştürmüş olan pazarcı, aralara renk renk turplar, havuçlar, şalgamlar serpiştirmişti. En uç köşeye oval, beyaz bir tabak koymuş, içine de o turplardan birkaç tanesini dilimlemiş, az miktarda şalgam dilimi de ekleyip renk ve desen oluşturmuştu. Pazarcının bile zevklisi ve iş bileni vardı. Tam bu esnada ''Alabaşa geell!!'' diye bağırdı.
'''Hangisi alabaş?'' dedim.
Elindeki ince, uzun bıçağı hemen tabaktaki dilimlerden birine batırdı ve bana doğru uzattı. Ardından, bir dilim de kendi ağzına attı. Aman Tanrım! O ne güzel bir lezzetti. Görüntüsü turpu andırıyordu; ama tadı asla benzemiyordu. Koy önüne tepeleme bir tabak, meyve niyetine anında biterdi.
''Adını duymuştum; ama ilk kez tadıyorum. Çok güzelmiş,'' dedim. ''İkram etmeseydim öyle de kalacaktın, değil mi?'' diye gülümsedi adam. ''Evet, aynen,'' dedim. ''Reklamların önemi yadsınamaz tabii,'' diye küçük bir de şaka ekleyip 1 kg tartmasını söyledim… Ancak o kadar kısa bir sürede tükettik ki keşke daha fazla alsaymışım. Bundan sonrası için sürekli alacağım, evden hiç eksik etmeyeceğim yüzde yüz garantilendi çünkü. Özellikle de internetten araştırıp öğrendiğim şaşırtıcı bilgilerden sonra.

Türkiye’de yeni tanınmaya başlamış olan alabaş, yurt dışında özellikle Almanya’da "kohlrabi" adıyla bilinen ve çok tüketilen bir sebze. Eflatun ve açık yeşil iki rengi bulunan, hem yumrusu hem yaprakları yenen bu mucize sebze ile ilgili öğrendiklerimi hemen sıralamaya başlıyorum:

•Vitamin ve mineral bakımından çok zengin bir sebze olan alabaş, oldukça lifli bir yapıya sahip. Yüksek miktarda A, B1, B2, B3, B6, C vitamininin yanı sıra, kalsiyum, demir, potasyum ve fosfor içeriyor.
•Turpgiller ailesine ait diğer sebzeler olan lahana, brokoli, karnabahar, Brüksel lahanası gibi çok güçlü bir antioksidan. Kansere karşı koruyucu özelliği var. Akciğer ve kalınbağırsak gibi kanser türlerine yakalanma riskini en aza indiriyor.
•Tansiyonu dengede tutuyor, yüksek tansiyona iyi geliyor.
•Sinir sistemi hastalıklarını tedavi edici özelliği var.
•Böbrek taşı, katarakt ve felç oluşumunu azaltıyor. Böbrek ve safra kesesinde oluşan taşların düşmesine yardım ediyor.
•Yüksek oranda demir içerdiği için kansızlığa iyi geliyor.
•Suyu öksürük ve bronşit için 1 numara.
•Nefes darlığı ve astıma iyi geliyor.
•Kalp ve dolaşım hastalıklarına karşı koruyucu.
•Bol lifli ve kalorisi çok düşük olduğu için zayıflamaya yardım ediyor.
•Emzikli kadınların sütünü artırıyor.

Eğer siz de halen tanışmayanlardanız bence en kısa zamanda tanışın ve alabaşı öğünlerinizden eksik etmeyin.
Sevgiyle...