İnsan istesin ve azmetsin yeter ki. Sonunda başardım! Ağacın en alt dallarında bile açmaya çabalayan şu çiçeklerin güzelliğine bakar mısınız? Hikâye öyle ilginç ki...
Birkaç yıl önce bu zamanlar, bir sitenin yol boyunca dikmiş olduğu ve yalnızca dallarla yapraklardan oluşmuş sıradan görüntülerinin kimsenin dikkatini çekmediği bu ağaçların üzerlerinde pembe güllere benzeyen şahane çiçekler görüp çok şaşırmış ve bir fotoğrafını çekmiştim. Fotoğrafa baktıkça aklımda kaldığı için, üç beş gün sonra yeniden oraya giderek farklı görüntüler almak istemiş, ancak üzerinde tek bir çiçek bile kalmadığını görüp hüsrana uğramıştım. Bu durum çok esrarengiz gelmişti bana. Onca çiçek bu kadar kısa sürede nereye kaybolmuştu?
Katmer katmer sıralanmış eşsiz güzellikteki pembe çiçeklerin ve tomurcukların bir fidanda değil de kocaman bir ağaçta açıp sonra da kısa bir süre içinde yok olmaları öyle şaşırtmıştı ki beni! O günden sonra o yoldan her geçişimde gözüm sürekli, adını bile bilmediğim bu ağaçlara gidiyordu. Üzerinden kaç yıl, kaç mevsim geçmiş, bir daha da o görüntülere rastlayamamıştım.
Bu yıl bahar başladığından beri yine takipteydim. Hem de bu kez sık aralıklarla. Ama nafileydi. Çiçek falan yoktu ortalıkta. Meyve ağaçlarında bile 'açmış çiçek' kalmamıştı. Yoksa gördüğüm bir hayal miydi? Birkaç yıl bekleyip canı istediği zaman çiçek açan evdeki Japon gülünden farkı yoktu galiba bu ağaçların. Böyle düşünmeye başlamıştım...
Ta ki dün akşam üzeri karşıma çıkan şu muhteşem görüntülere rastlayana kadar!
Hemen eve gelip çektiğim görselleri Google’da aratarak öncelikle bu ağacın Japoncadan gelen adını öğrendim.
Sakura (Cherry Blossom): Kiraz çiçeği (Bildiğimiz kiraz ile ilgisi olmayan, meyve vermeyen bir tür)
Sakura en fazla 1 hafta ya da on günlüğüne çiçek açıyormuş meğer! Ve en önemli özelliği ne biliyor musunuz? Diğer çiçekler gibi solmadan, en güzel ve olgun zamana ulaştığında daldan düşmek ve ortalığı pembe bir halıyla kaplamak...
Sakura, Japonlar için Hana-mi (çiçek seyri) adını verdikleri kültürlerinde bahara görkemli bir başlangıç yapmak için oldukça önemli bir ağaçmış. Bu ağacın çok kısa süreliğine böyle özel çiçeklerle donanması ve o çiçekleri 'solmadan' tüm şehrin üzerine dökmesi onlar için büyük anlam taşıyor, parklara, bahçelere, tapınaklara akın ediyorlarmış.
Yüzyıllardır süren ve sakura çiçeklerinin sunduğu bu güzelliği kutsayan gelenek, samuray ruhu taşıyan Japonlar için aynı zamanda uzun gibi görünen ama çabucak biten insan hayatını temsil ediyor. Yaşamlarındaki evlilik, yeni bir işe başlama ya da tatile çıkma gibi en önemli günlerin genellikle bu ağacın çiçeklerini döktüğü günlere rastlamasını istemeleri bu yüzden.
Sakuranın tarih boyunca Japon şairlerine ve müzik adamlarına ilham vermesi de kaçınılmaz olmuş, hatta İkinci Dünya Savaşı’nda bile yerini almış. Kamikaze adlı intihar uçaklarını kullanan pilotlar son uçuşlarına çıkmadan önce uçaklarına sakura figürü çiziyorlarmış. Çünkü ülkesini korumak adına intihar görevini tamamlamış olan kahraman Japon pilotların bir sonraki hayatlarında sakura olarak reenkarne olacaklarına inançları tammış.
Sakura zamanı küresel ısınma nedeniyle her yıl farklı tarihlerde gerçekleşiyor. Bu yüzden Japonya'da meteorolojinin en önemli görevlerinden biri, Sakura Zensen'in şehirlere göre tam tarihini tespit etmek ve halka bildirmek. Öyle ki, bir keresinde yaptığı yanlış tahmin yüzünden halktan özür dilemek zorunda kalmış.
Japonya'nın, doğal zenginlik olarak sınıflandırdığı için bu ağacının ülke dışına çıkartılmasını yasakladığı, ilişkilerini geliştirmek ve evrensel dostluk adına, içlerinde Türkiye’nin de bulunduğu yalnızca 9 ülkeye hediye ettiği de öğrendiğim bilgiler arasında.
Yaşam karmaşası içinde, kısacık bir zaman dilimine sığdırdığı muhteşem çiçekleriyle insanlara inanılmaz bir heyecan ve yaşama sevinci veren bu ağaçları her şeyin gelip geçici olduğunu düşünerek seyretmenin tam zamanı şimdi...
Rastlarsanız sakın kaçırmayın...
* * *
Birkaç yıl önce bu zamanlar, bir sitenin yol boyunca dikmiş olduğu ve yalnızca dallarla yapraklardan oluşmuş sıradan görüntülerinin kimsenin dikkatini çekmediği bu ağaçların üzerlerinde pembe güllere benzeyen şahane çiçekler görüp çok şaşırmış ve bir fotoğrafını çekmiştim. Fotoğrafa baktıkça aklımda kaldığı için, üç beş gün sonra yeniden oraya giderek farklı görüntüler almak istemiş, ancak üzerinde tek bir çiçek bile kalmadığını görüp hüsrana uğramıştım. Bu durum çok esrarengiz gelmişti bana. Onca çiçek bu kadar kısa sürede nereye kaybolmuştu?
Katmer katmer sıralanmış eşsiz güzellikteki pembe çiçeklerin ve tomurcukların bir fidanda değil de kocaman bir ağaçta açıp sonra da kısa bir süre içinde yok olmaları öyle şaşırtmıştı ki beni! O günden sonra o yoldan her geçişimde gözüm sürekli, adını bile bilmediğim bu ağaçlara gidiyordu. Üzerinden kaç yıl, kaç mevsim geçmiş, bir daha da o görüntülere rastlayamamıştım.
Bu yıl bahar başladığından beri yine takipteydim. Hem de bu kez sık aralıklarla. Ama nafileydi. Çiçek falan yoktu ortalıkta. Meyve ağaçlarında bile 'açmış çiçek' kalmamıştı. Yoksa gördüğüm bir hayal miydi? Birkaç yıl bekleyip canı istediği zaman çiçek açan evdeki Japon gülünden farkı yoktu galiba bu ağaçların. Böyle düşünmeye başlamıştım...
Ta ki dün akşam üzeri karşıma çıkan şu muhteşem görüntülere rastlayana kadar!
Hemen eve gelip çektiğim görselleri Google’da aratarak öncelikle bu ağacın Japoncadan gelen adını öğrendim.
Sakura (Cherry Blossom): Kiraz çiçeği (Bildiğimiz kiraz ile ilgisi olmayan, meyve vermeyen bir tür)
Sakura en fazla 1 hafta ya da on günlüğüne çiçek açıyormuş meğer! Ve en önemli özelliği ne biliyor musunuz? Diğer çiçekler gibi solmadan, en güzel ve olgun zamana ulaştığında daldan düşmek ve ortalığı pembe bir halıyla kaplamak...
Sakura, Japonlar için Hana-mi (çiçek seyri) adını verdikleri kültürlerinde bahara görkemli bir başlangıç yapmak için oldukça önemli bir ağaçmış. Bu ağacın çok kısa süreliğine böyle özel çiçeklerle donanması ve o çiçekleri 'solmadan' tüm şehrin üzerine dökmesi onlar için büyük anlam taşıyor, parklara, bahçelere, tapınaklara akın ediyorlarmış.
Yüzyıllardır süren ve sakura çiçeklerinin sunduğu bu güzelliği kutsayan gelenek, samuray ruhu taşıyan Japonlar için aynı zamanda uzun gibi görünen ama çabucak biten insan hayatını temsil ediyor. Yaşamlarındaki evlilik, yeni bir işe başlama ya da tatile çıkma gibi en önemli günlerin genellikle bu ağacın çiçeklerini döktüğü günlere rastlamasını istemeleri bu yüzden.
Sakuranın tarih boyunca Japon şairlerine ve müzik adamlarına ilham vermesi de kaçınılmaz olmuş, hatta İkinci Dünya Savaşı’nda bile yerini almış. Kamikaze adlı intihar uçaklarını kullanan pilotlar son uçuşlarına çıkmadan önce uçaklarına sakura figürü çiziyorlarmış. Çünkü ülkesini korumak adına intihar görevini tamamlamış olan kahraman Japon pilotların bir sonraki hayatlarında sakura olarak reenkarne olacaklarına inançları tammış.
Sakura zamanı küresel ısınma nedeniyle her yıl farklı tarihlerde gerçekleşiyor. Bu yüzden Japonya'da meteorolojinin en önemli görevlerinden biri, Sakura Zensen'in şehirlere göre tam tarihini tespit etmek ve halka bildirmek. Öyle ki, bir keresinde yaptığı yanlış tahmin yüzünden halktan özür dilemek zorunda kalmış.
Japonya'nın, doğal zenginlik olarak sınıflandırdığı için bu ağacının ülke dışına çıkartılmasını yasakladığı, ilişkilerini geliştirmek ve evrensel dostluk adına, içlerinde Türkiye’nin de bulunduğu yalnızca 9 ülkeye hediye ettiği de öğrendiğim bilgiler arasında.
Yaşam karmaşası içinde, kısacık bir zaman dilimine sığdırdığı muhteşem çiçekleriyle insanlara inanılmaz bir heyecan ve yaşama sevinci veren bu ağaçları her şeyin gelip geçici olduğunu düşünerek seyretmenin tam zamanı şimdi...
Rastlarsanız sakın kaçırmayın...
Yazının başında belirttiğim o tek fotoğraf (Arşivden bulunup eklendi) |