Haydi bir Boğaz turu atalım. Azıcık temiz hava alalım.
Bu seferki turumuz uzun soluklu olsun mu?
Büyükada yolculuğumuzun ardından ertesi günkü seçeneğimiz uzun süreli bir Boğaz turu ile Avrupa Yakası'na ait kıyı şeridini takip ederek Anadolu Kavağı’na kadar gitmekten yana oldu. Orada birkaç saat vakit geçirdikten sonra bu kez Anadolu Yakası hattındaki yalıları, sarayları seyreyleyerek geri dönmekten...
Anadolu Yakası'nda Boğaz’ın Karadeniz’e açıldığı noktada adeta bir sınır kapısı gibi olan Anadolu Kavağı, İstanbul'a bu kadar yakın olup da binlerce kilometre uzaktaymış hissi veren küçücük, bakir bir sahil kasabası. Daha doğrusu Karadeniz’le Marmara Denizi’ni birleştiren otantik bir balıkçı köyü. Dünyanın ilk gümrüğü olma özelliği taşıyan ünlü ve şahane bir de kalesi var: Cenevizlilerden kalma Yoros Kalesi
Bu kaleyi üşenmeden tırmananların en tepeye ulaştıklarında İstanbul’a ait en muhteşem manzarayı, yani aynı anda hem Karadeniz’i hem İstanbul Boğazı'nı doya doya seyretme imkânı var. Ancak aşırı soğuklarda ya da bizim gibi aşırı sıcaklarda giderseniz kalenin tepesine tırmanmak epey meşakkatli olacağından Yoros'a ve sunduğu eşsiz manzaraya ulaşma işini ertelemek zorunda kalacağınızı bilin.
İnşası Sultan Abdülmecit'in annesi Bezmialem Valide Sultan tarafından başlatılan Dolmabahçe Camii.
Sonrasında Sultan Abdülmecit tarafından tamamlanmış. Tasarım Garabet Balyan'a ait.
Beşiktaş İskelesi
Sultan Abdülmecid tarafından 1853 yılında yaptırılan Büyük Mecidiye Camii Barok tarzında çok zarif bir yapı. Boğaziçi Köprüsü'yle değişik açılardan oluşturduğu bütünlük ve yer değiştiriyormuş zannı uyandıran görüntüleri hayranlık verici.
Halk tarafından bilinen adı ise Ortaköy Camii.
Tophane müşiri Zeki Paşa Yalısı tam köprünün altındaymış görüntüsü verse de yaklaşınca öyle olmadığı şaşırtıcı
Anadolu Yakası kıyı şeridi
Küçüksu Kasrı
Rotamız doğrultusunda İstanbul’un betonarme mimari yapılarını ardımızda bırakarak Boğaz’ın esintisi eşliğinde başta Beylerbeyi Sarayı, Küçüksu Kasrı, Dolmabahçe Sarayı olmak üzere 18-19. yüzyıllarda güçlü Osmanlı aileleri tarafından yaptırılan kıyıya paralel ne kadar ihtişamlı yalı varsa, bir açıkhava müzesini geziyormuşcasına yakından görecek ve eski yeni tüm yapıların bitimlendiği yer olan Anadolu Kavağı’nda mola verip geri döneceğiz.
Burası Karadeniz'in tuzu az denizinden tutulmuş leziz balıkları, midyesi ve kalamarı ile meşhur. Evet, küçük bir meydanı olan, yokuş yukarı devam eden dar sokaklara sahip Anadolu Kavağı 25-30 civarında balık restoranına sahip. Yani tam bir balık cenneti! Restoranların tümünün balık pişirme konusunda uzman olduğu, içlerinden herhangi birine gözü kapalı girebileceğiniz söyleniyor. Tercih hakkınızı yalnızca mekan ve manzara seçiminde kullanmanız yeterli. Dilerseniz hemen balık tutmaya da başlayabilirsiniz. Zira sahilden denize doğru bir bakış attığınızda sürüler halinde balık göreceksiniz.
Lafı daha fazla uzatmadan Boğaz görüntülerine geçelim.
Yalıların ve sarayların isimleri karışmadan anlaşılsın diye önce fotoğraflar sonra yine bir video var.
İyi seyirler, esenlikler diliyorum. Sevgiyle...
Dolmabahçe Sarayı
Beylerbeyi Sarayı
Çırağan Sarayı
Kuleli Askeri Lisesi
Galatasaray Üniversitesi
Boğaziçi’nin en güzel yalılarından biri olan Ethem Pertev Yalısı. Nam-ı diğer Süslü Yalı.
1860’larda yaptırılan Kanlıca’daki yalının ilk sahibi, Sultan Abdülmecid’in gözdelerinden Fatma Hanım olduğundan
‘Saraylı Hanım Yalısı’ da deniyor. Hatırlarsanız yalıya 21 Temmuz'da Sierra Leone bandıralı bir kuru yük gemisi çarpmış ve içindeki eşyalarla birlikte büyük zarar vermişti.
Anadolu Hisarı'nda, İstanbul'un en eski sivil mimari örneği olan 300 yıllık Amcazade Hüseyin Paşa Yalısı
ihaleyi kapan Ali Ağaoğlu tarafından restore ediliyormuş. Ancak iş biraz uzamış...
Anadolu Kavağı yakınları...
Artık Karadeniz'desiniz. Manzara nefis. Özellikle soldaki kareye dikkatli bakın. Denizin içinde pek çok balık farkedeceksiniz.
Anadolu Kavağı
* * *
ANADOLU KAVAĞI İSKELESİ
Çeşitli kaynaklarda Anadolu Kavağı adının; tutmak, çevirmek, engel olmak anlamındaki ''kavak'' sözcüğünden türediği ve bu bölgeye de sınır, gümrük, kontrol noktası anlamı taşıyan Kavak adının verildiği belirtilmektedir. Tarihi çok eskilere dayanan Anadolu Kavağı Boğaz köyünün Bizans ve Osmanlı dönemlerinde ana uğraşı balıkçılık, bahçecilik ve Karadeniz’e açılmak için elverişli hava bekleyen gemilere hizmet vermekti. Günümüzde ise ağırlıklı olarak turizm ve balıkçılıkla uğraşmaktadır.
Anadolu yakasının Boğaziçi’ndeki son iskelesi olan Anadolu Kavağı’na modern iskele 1987 yılında Boğaziçi İskelelerini Yenileme Projesi çerçevesinde yapılmış olup iskelenin ahşap olan alt yapısı betona dönüştürülmüş, iskele binası da eski özellikleri korunarak yeniden yapılmıştır. Klasik ahşap iskele modeline uygun olan yapı, betonarme üzerine ahşap kaplama ve dikdörtgen planlı, kırma çatılıdır. 2002 Ekim ayında yıpranan iskele binasının ahşap kaplaması ile perforje olan iskele korkulukları yenilenmiştir.
The name Anadolu Kavağı was derived from the word kavak which means to hold, to stop or to turn around in various sources and the name Kavak which means border and custom control point was given to this region.
The Bosporus village, Anadolu Kavagı whose history goes back to very old times, was mainly occuppied with fishing, gardening and serving ships who wait for suitable weather for sailing to Black Sea in Byzantium and Ottoman periods; is now mainly oceuped with torism and fishing.
The modern quay of Anadolu Kavagı which is the last quay of Bosphorus on the Anatolien shore was established in 1987 within the Project renewal of Bosporus Quays by transforming the wooden under structure to conorete and rebulding by protecting its old charecteristics. The new quay building was built over concrete in accordance to classical wooden quay model with rectangular plan, wooden coverings and break roof. The worn out wooden coverings and forged iron parapets of quay building were renewed in October 2002.
Bu seferki turumuz uzun soluklu olsun mu?
Büyükada yolculuğumuzun ardından ertesi günkü seçeneğimiz uzun süreli bir Boğaz turu ile Avrupa Yakası'na ait kıyı şeridini takip ederek Anadolu Kavağı’na kadar gitmekten yana oldu. Orada birkaç saat vakit geçirdikten sonra bu kez Anadolu Yakası hattındaki yalıları, sarayları seyreyleyerek geri dönmekten...
Anadolu Yakası'nda Boğaz’ın Karadeniz’e açıldığı noktada adeta bir sınır kapısı gibi olan Anadolu Kavağı, İstanbul'a bu kadar yakın olup da binlerce kilometre uzaktaymış hissi veren küçücük, bakir bir sahil kasabası. Daha doğrusu Karadeniz’le Marmara Denizi’ni birleştiren otantik bir balıkçı köyü. Dünyanın ilk gümrüğü olma özelliği taşıyan ünlü ve şahane bir de kalesi var: Cenevizlilerden kalma Yoros Kalesi
Bu kaleyi üşenmeden tırmananların en tepeye ulaştıklarında İstanbul’a ait en muhteşem manzarayı, yani aynı anda hem Karadeniz’i hem İstanbul Boğazı'nı doya doya seyretme imkânı var. Ancak aşırı soğuklarda ya da bizim gibi aşırı sıcaklarda giderseniz kalenin tepesine tırmanmak epey meşakkatli olacağından Yoros'a ve sunduğu eşsiz manzaraya ulaşma işini ertelemek zorunda kalacağınızı bilin.
Sonrasında Sultan Abdülmecit tarafından tamamlanmış. Tasarım Garabet Balyan'a ait.
Halk tarafından bilinen adı ise Ortaköy Camii.
Rotamız doğrultusunda İstanbul’un betonarme mimari yapılarını ardımızda bırakarak Boğaz’ın esintisi eşliğinde başta Beylerbeyi Sarayı, Küçüksu Kasrı, Dolmabahçe Sarayı olmak üzere 18-19. yüzyıllarda güçlü Osmanlı aileleri tarafından yaptırılan kıyıya paralel ne kadar ihtişamlı yalı varsa, bir açıkhava müzesini geziyormuşcasına yakından görecek ve eski yeni tüm yapıların bitimlendiği yer olan Anadolu Kavağı’nda mola verip geri döneceğiz.
Burası Karadeniz'in tuzu az denizinden tutulmuş leziz balıkları, midyesi ve kalamarı ile meşhur. Evet, küçük bir meydanı olan, yokuş yukarı devam eden dar sokaklara sahip Anadolu Kavağı 25-30 civarında balık restoranına sahip. Yani tam bir balık cenneti! Restoranların tümünün balık pişirme konusunda uzman olduğu, içlerinden herhangi birine gözü kapalı girebileceğiniz söyleniyor. Tercih hakkınızı yalnızca mekan ve manzara seçiminde kullanmanız yeterli. Dilerseniz hemen balık tutmaya da başlayabilirsiniz. Zira sahilden denize doğru bir bakış attığınızda sürüler halinde balık göreceksiniz.
Yalıların ve sarayların isimleri karışmadan anlaşılsın diye önce fotoğraflar sonra yine bir video var.
İyi seyirler, esenlikler diliyorum. Sevgiyle...
1860’larda yaptırılan Kanlıca’daki yalının ilk sahibi, Sultan Abdülmecid’in gözdelerinden Fatma Hanım olduğundan
‘Saraylı Hanım Yalısı’ da deniyor. Hatırlarsanız yalıya 21 Temmuz'da Sierra Leone bandıralı bir kuru yük gemisi çarpmış ve içindeki eşyalarla birlikte büyük zarar vermişti.
ihaleyi kapan Ali Ağaoğlu tarafından restore ediliyormuş. Ancak iş biraz uzamış...
Boğaz’ın Karadeniz'e bakan kuzey tarafında yapımı devam etmekte olan üçüncü köprü Yavuz Sultan Selim Köprüsü.
ANADOLU KAVAĞI İSKELESİ
Çeşitli kaynaklarda Anadolu Kavağı adının; tutmak, çevirmek, engel olmak anlamındaki ''kavak'' sözcüğünden türediği ve bu bölgeye de sınır, gümrük, kontrol noktası anlamı taşıyan Kavak adının verildiği belirtilmektedir. Tarihi çok eskilere dayanan Anadolu Kavağı Boğaz köyünün Bizans ve Osmanlı dönemlerinde ana uğraşı balıkçılık, bahçecilik ve Karadeniz’e açılmak için elverişli hava bekleyen gemilere hizmet vermekti. Günümüzde ise ağırlıklı olarak turizm ve balıkçılıkla uğraşmaktadır.
Anadolu yakasının Boğaziçi’ndeki son iskelesi olan Anadolu Kavağı’na modern iskele 1987 yılında Boğaziçi İskelelerini Yenileme Projesi çerçevesinde yapılmış olup iskelenin ahşap olan alt yapısı betona dönüştürülmüş, iskele binası da eski özellikleri korunarak yeniden yapılmıştır. Klasik ahşap iskele modeline uygun olan yapı, betonarme üzerine ahşap kaplama ve dikdörtgen planlı, kırma çatılıdır. 2002 Ekim ayında yıpranan iskele binasının ahşap kaplaması ile perforje olan iskele korkulukları yenilenmiştir.
The name Anadolu Kavağı was derived from the word kavak which means to hold, to stop or to turn around in various sources and the name Kavak which means border and custom control point was given to this region.
The Bosporus village, Anadolu Kavagı whose history goes back to very old times, was mainly occuppied with fishing, gardening and serving ships who wait for suitable weather for sailing to Black Sea in Byzantium and Ottoman periods; is now mainly oceuped with torism and fishing.
The modern quay of Anadolu Kavagı which is the last quay of Bosphorus on the Anatolien shore was established in 1987 within the Project renewal of Bosporus Quays by transforming the wooden under structure to conorete and rebulding by protecting its old charecteristics. The new quay building was built over concrete in accordance to classical wooden quay model with rectangular plan, wooden coverings and break roof. The worn out wooden coverings and forged iron parapets of quay building were renewed in October 2002.