Tam kışa girdiğimizi zannederken, hatta bazı bölgelerde kar yağışı gerçekleştiğini bile duymuşken yazdan kalma, bol güneşli bir gün vardı bugün. Az önce öğrendiğime göre Libya'dan gelen ılık hava dalgasının armağanıymış meğer...
Doğanın terapi gücünden, sıcacık güneşten faydalanmanın, fotoğraf makinasını da kapıp kendini dışarı atmanın zamanıydı. Mevsimsel değişimlerde bitkileri, ağaçları, çiçekleri gözlemlemenin iyileştirici etkisini en iyi bilenlerdenim çünkü.
Sonbahar en sevdiğim mevsim. Doğadaki o muhteşem hareketlenme ve renk cümbüşü bir vedaymış gibi görülür, hüzün mevsimidir diye bilinir. Oysa olaya bir döngü, bir yenilenme süreci olarak bakmayı temel aldığında insan, yaşama dair çıkarılabilecek ne çok ders bulur. Ve nasıl iyi gelir...
Doğa Ana tüm yaşanmışlıklarıyla bilge bir anadır artık. Belirli bir bekleme sürecinden sonra yepyeni bir doğumu muştulayacaktır.
Kasım ayı kasımpatı demek sanki. Asıl adı ''krizantem'' olmasına rağmen en canlı renkleriyle açtığı ayın adıyla özdeşleşmiş dilimizde. Bugün çektiğim fotoğrafların içinde en çok kasımpatı var. Çünkü özellikle arayıp buldum. Neredeyse tüm çiçekler solduğunda inadına açıyor rengarenk, tüm canlılığıyla. Melankolinin ve hüznün çiçeği bir taraftan. Ve hepimizin bildiği gibi kasımpatı demek 10 Kasım demek. Ulu Önderimiz Atatürk'ün kasımpatı gördüğünde nasıl mutlu olduğunu Bilkent Üniversitesi'ne ait ŞU sayfadan okuyun lütfen. Etkilenmemek mümkün değil gerçekten.
Kasımpatının 30'a yakın türü var ve papatyagiller familyasından. Benziyor sahiden. Öyle birkaç gün içinde açıp solan çiçeklerden değil, uzun yaşıyor. Dekoratif kullanım çiçeği genellikle. Çelenk süslemelerinde kullanılıyor çoğunlukla.
Bir taraftan da renklerine göre anlamları var. Kırmızı kasımpatı ''sessiz istek'' ifadesiymiş örneğin.
Mor renkli olanlar burukluğu, sarı renkliler karşılıksız sevgiyi, beyazlar ise sadakati temsil ediyormuş.
Kasımpatı bazı Avrupa ülkelerinde ve Japonya'da ölümü sembolize ediyor ve sadece cenaze törenlerinde vb kullanılıyormuş. ABD'de ise olumlu duyguların ve neşenin çiçeği.
Bu türü ilk kez gördüm. Biraz salkım saçak ama hoş. Bence dikbaşlılığı temsil eden harika bir tür :)
Ve... Kasımpatı ile ilgili öyle güzel ve motive edici bir şiire rastladım ki buraya eklemeliyim.
Kimin yazdığı bilinmiyor. Yani anonim. Bilen, bulan varsa yazmasını rica ediyorum...
Hiç umutlarınızın bittiğini sandığınız
“Tamam, hiç daha kötüsü olmamıştı”
dediğiniz zamanlarınız oldu mu?
Ya da “Bittim, mahvoldum” dediğiniz?
Damağınızda acımsı bir tadın hiç geçmediğini;
yüreğinizdeki o mengenenin de
canınızı sıktıkça sıktığını hiç hissettiniz mi?
Yalnızsınızdır.
Savunmasızsınızdır.
Yorgunsunuzdur.
Anlatamaz, anlayamazsınız da.
Gözünüzde bir damla yaş, her an hazırdır akmaya.
Sebepli ya da sebepsiz…
Soğuktur elleriniz, belki ısıtacak bir elin olmamasından.
Çirkinsinizdir kendinizce. Aynalara da küs…
Gözlerinizdeki pırıltılar yok oldu, yok olacak gibidir…
Çaresizsinizdir. Sebep çoktur.
Ya parasızsınızdır, ya terkedilmiş, ya hasta.
Aslında yüzlerce ''ya da''dır sizi bu hale getiren.
Ne zaman geçecek bilmezsiniz.
“Umut garibin ekmeği” umar da umarsınız.
Ya çaba?
Oysa hiç gördünüz mü, kim bilir kaç gün olmuş
dalından koparılmış kasımpatlarını?
Hâlâ dimdik, hâlâ ayakta, hâlâ pırıl pırıl.
Koparılmaya inat solmamaya kararlı.
Oysa; aklımız hep güllerdedir, hep lalelerde…
Solmak, kurumak çok kolay.
Oysa dimdik ayakta durabilmek önemli olan.
Yılmamak zorluklardan…
Hayallerden, umutlardan vazgeçmemek asıl olan.
Ne dersiniz denemeye var mısınız kasımpatı olmayı?
Her şeye rağmen, her şeye inat…
Kalın sağlıcakla...
* * *
https://anfaengerwriter.blogspot.com/2019/10/krizantemin-hikayesi.html
Doğanın terapi gücünden, sıcacık güneşten faydalanmanın, fotoğraf makinasını da kapıp kendini dışarı atmanın zamanıydı. Mevsimsel değişimlerde bitkileri, ağaçları, çiçekleri gözlemlemenin iyileştirici etkisini en iyi bilenlerdenim çünkü.
Sonbahar en sevdiğim mevsim. Doğadaki o muhteşem hareketlenme ve renk cümbüşü bir vedaymış gibi görülür, hüzün mevsimidir diye bilinir. Oysa olaya bir döngü, bir yenilenme süreci olarak bakmayı temel aldığında insan, yaşama dair çıkarılabilecek ne çok ders bulur. Ve nasıl iyi gelir...
Doğa Ana tüm yaşanmışlıklarıyla bilge bir anadır artık. Belirli bir bekleme sürecinden sonra yepyeni bir doğumu muştulayacaktır.
Kasım ayı kasımpatı demek sanki. Asıl adı ''krizantem'' olmasına rağmen en canlı renkleriyle açtığı ayın adıyla özdeşleşmiş dilimizde. Bugün çektiğim fotoğrafların içinde en çok kasımpatı var. Çünkü özellikle arayıp buldum. Neredeyse tüm çiçekler solduğunda inadına açıyor rengarenk, tüm canlılığıyla. Melankolinin ve hüznün çiçeği bir taraftan. Ve hepimizin bildiği gibi kasımpatı demek 10 Kasım demek. Ulu Önderimiz Atatürk'ün kasımpatı gördüğünde nasıl mutlu olduğunu Bilkent Üniversitesi'ne ait ŞU sayfadan okuyun lütfen. Etkilenmemek mümkün değil gerçekten.
Mor renkli olanlar burukluğu, sarı renkliler karşılıksız sevgiyi, beyazlar ise sadakati temsil ediyormuş.
Kimin yazdığı bilinmiyor. Yani anonim. Bilen, bulan varsa yazmasını rica ediyorum...
Hiç umutlarınızın bittiğini sandığınız
“Tamam, hiç daha kötüsü olmamıştı”
dediğiniz zamanlarınız oldu mu?
Ya da “Bittim, mahvoldum” dediğiniz?
Damağınızda acımsı bir tadın hiç geçmediğini;
yüreğinizdeki o mengenenin de
canınızı sıktıkça sıktığını hiç hissettiniz mi?
Yalnızsınızdır.
Savunmasızsınızdır.
Yorgunsunuzdur.
Anlatamaz, anlayamazsınız da.
Gözünüzde bir damla yaş, her an hazırdır akmaya.
Sebepli ya da sebepsiz…
Soğuktur elleriniz, belki ısıtacak bir elin olmamasından.
Çirkinsinizdir kendinizce. Aynalara da küs…
Gözlerinizdeki pırıltılar yok oldu, yok olacak gibidir…
Çaresizsinizdir. Sebep çoktur.
Ya parasızsınızdır, ya terkedilmiş, ya hasta.
Aslında yüzlerce ''ya da''dır sizi bu hale getiren.
Ne zaman geçecek bilmezsiniz.
“Umut garibin ekmeği” umar da umarsınız.
Ya çaba?
Oysa hiç gördünüz mü, kim bilir kaç gün olmuş
dalından koparılmış kasımpatlarını?
Hâlâ dimdik, hâlâ ayakta, hâlâ pırıl pırıl.
Koparılmaya inat solmamaya kararlı.
Oysa; aklımız hep güllerdedir, hep lalelerde…
Solmak, kurumak çok kolay.
Oysa dimdik ayakta durabilmek önemli olan.
Yılmamak zorluklardan…
Hayallerden, umutlardan vazgeçmemek asıl olan.
Ne dersiniz denemeye var mısınız kasımpatı olmayı?
Her şeye rağmen, her şeye inat…
Kalın sağlıcakla...
Ne güzelmiş şiir.
YanıtlaSilBenim balkonumdaki de açtı :)
Şiire bayıldım Handan. Vatan millet adına özellikle;
Sil''Her şeye inat, dimdik ayakta durmak'' gerek...
Seneye balkona ben de ekeyim. Harika olur:)
Kasımpatılar ne güzeller öyle. İçim açıldı. Şiir de çok güzelmiş. Emeğinize sağlık :) Sevgiler,
YanıtlaSilTeşekkür ederim. İçimiz açılsın hep birlikte. Moral, motivasyon olsun.
SilSevgiler benden...
Tezatlıklarla güzel hayat... Sonbahar dönüşüm, koparılmasına karşın dimdik ayakta kalan kasımpatıların mücadelesi de yaşamın ta kendisi gibi aslında. Çok güzel bir yazı olmuş, fotoğraflarla içim açıldı. Tüm dertleri, bir kasımpatı gibi dimdik ayakta karşılayabilmek umuduyla...
YanıtlaSilDoğanın yansıttığı her türlü olgu insan yaşamından kesitler taşıyor adeta. Özümüzü, aslımızı, görebiliyor, mevcut evrensel değerlerle bütünleşebileceğimizi anlıyoruz.
SilÖrneğin; sıkıntılı bir havada gökyüzü karardıkça kararır. Şimşekler çıkarmaya, ardından gürlemeye başlar. Bir süre sonra da göz yaşları misali yağmur gelir. Ağlar, ağlar ve rahatlar tıpkı bir insan gibi. Sonra da rengârenk gökkuşağı çıkar gelir... Tam da dediğiniz gibi, bu bağlamda kasımpatının mücadelesi ve duruşu da örnek alınasıdır.
Tüm dertleri kasımpatı misali dimdik göğüsleyebilmek umuduyla...
Güzel yorumunuza teşekkürler, sevgiler.
Her rengi ayrı güzel. Annemlerde beyazı var. Şiir gerçekten insanı bir silkeliyor.
YanıtlaSilKış mevsimine doğru insanın içini açan, muhteşem bir çiçek.
SilŞiir baştan aşağı bir hayat dersi, sorma...
ne guzel bir siir,ne guzel kasimpatilar:) sanirim sarisi benim favorim:)
YanıtlaSilKasımpatıya adanmış bu güzel şiiri ben de yeni öğrendim Sibelcim.
SilSarı, karşılık beklemeden sevmeyi simgeliyor. Ve senin yapına bütünüyle uyuyor:)
Kasımpatları hep hüzün kokar. 10 Kasımları anımsatır yüzündeki çaresiz sessizlik.
YanıtlaSilAynen öyledir Tigris. Kasımpatları okullardaki törenlerde nasıl da buram buram hüzün yansıtır, hüzün kokar.....
SilOkuduğum şiir de, Atatürk'ün Kasımpatı sevgisini anlatan yazı da çok etkileyici idi. Kasım doğumlu bir insan olarak ve ailemdeki fertlerin hemen hepsinde Kasım ayına dair özel günlerimiz olduğundan ve Ulu Önder Atatürk'le aynı aya ait bir izdüşümü yakalandığımdan olsa gerek... ayrıca Kasımpatı çiçeğini de çok sevdiğim için bu yazıyı da çok beğendim Zeugmacığım. Emeklerine sağlık..
YanıtlaSil*Bir zamanlar 'Kasımpatı' adında bir bloğun da vardı değil mi? şimdi yorum yazarken anımsadım :) ne güzel şiirler paylaşırdın.. ve tabi ki'kasım' doğumlu olduğunu da :) Sevgiler...
Ben de senin sıraladığın sebeplerden dolayı kasım ayını da kasımpatını da çok severim Esinciğim. Özellikle Ulu Önder atatürk'le bağlantısı ağır basar. Kasım ayı, 10 Kasım törenleri kasımpatı kokar Atatürküm kokar :(
SilŞiiri de, Atatürk'ün kasımpatı sevgisini de araştırma yaparkerken bulup öğrendim. Etkileyici gerçekten...
Evet Kasımpatı blogum vardı. Önce şiir çevirisi yapayım dedim, birkaç şiirden sonra 'Ben de mini deneme şiirler yazsam,' dedim. İki blog bir arada zor oluyordu. Kapatıp Zeugma'ya yoğunlaştım Esinciğim:) Ve evet Kasım doğumluyuz ve aynı burçtanız ikimiz. Haksızlık sevmeyiz öncelikle. Hiç unutur muyum ;-)
Sevgiler...