07/03/2018

Örgü Örmeyi Hobi Edinen Edebiyatçı

Yemek yapmak ve dikiş dikmek kadın işi diye bilinir ya hani.
Hiç düşündünüz mü, ünlü aşçılar ve terziler (modacılar) neden genellikle erkektir? Bence bunun yanıtı eskiden kadınların evden dışarı pek çıkmaması, günümüzdeki gibi sosyal hayatta yer almamasıyla ilgili.
E, o zaman lokantalarda ve terzi dükkanlarında kadınlar çalışamayınca dışarıdaki insanların yeme-içme ve giysi ihtiyaçlarına zorunlu olarak erkekler bakmış, kadınlar bu sektörlere zamanla dahil olmuşlar demek ki.
Yani mantık olarak öyledir.

Peki, işin ''örgü örme'' yanını hiç düşündünüz mü ya da hiç rastladınız mı? Erkekler neden örgü ya da dantel örmez?
Ben yıllar önce bir belgeselde rastlamıştım. Anadolu'daki köylerden birinde erkekler kadınlarla birlikte harıl harıl örgü örüyordu. Televizyona çıktıklarına göre demek ki bu durum ''görülmemiş bir olay'' idi. Ayaklarına kadar gidilip çekim yapılmıştı. Yemek yapan, dikiş diken erkek gayet normaldi de neden örgü ören erkek yadırganıyordu?
Neyse efendim, sadete geleyim hemen.
Bu soruların yanıtını ararken edebiyatçılarımızdan birinin en büyük hobisinin örgü örmek olduğunu öğrendim bugün. Hem de eserlerinde toplumsal ve ekonomik eşitsizlikleri, kadın-erkek ilişkilerini, dinî sorunları işleyen, kurnazların cahilleri kandırdığı çarpık düzenden kurtulmak için akılcı düşünceler geliştirmek gerektiğini savunan ünlü bir edebiyatçımız bu isim: Yalıları, konakları, ahşap evleri, dar sokaklarıyla sürekli İstanbul'u işleyen Hüseyin Rahmi Gürpınar!

Annesini henüz 4 yaşındayken kaybettiği için anneannesi, teyzeleri ve dadılar dahil, kadın dolu bir evde büyüyen Gürpınar, evdeki kadınlardan örgü örmeyi, nakış işlemeyi, yemek pişirmeyi, dahası reçel ve dondurma yapmayı öğreniyor. Hatta, romanlarındaki kadınların iç dünyalarını bu kadar iyi aktarması da çocukluğunda büyüdüğü ortamın etkisi olarak nitelendiriliyor. Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç, Mürebbiye, Şıpsevdi, İnsanlar Maymun muydu, başta olmak üzere yazdığı sayısız eserle edebiyat tarihimize damgasını vuran Hüseyin Rahmi Gürpınar, ömrünün son yıllarını Heybeliada'daki köşkünde yazarak geçirmiş, romanlarıyla, öyküleriyle, oyunlarıyla en çok eser veren, en çok okunan ve sevilen yazarlardan biri olmuş. Sosyal konuları ele aldığı romanları için ''Eğer evlenmiş olsaydım, 45 romanımdan üçünü bile yazamazdım,'' diyen Gürpınar, fikirlerini yanlış Batılılaşma, ruh hastalıkları, aile içi geçimsizlikler, ahlâk bozuklukları gibi temalarla okuyucuya aktarmıştı.

Çocukluğunda özenti olarak başlayan örgü ve dantel merakı, daha sonraki yaşlarında yalnızlığını gidermek,
sıkıntılarını unutmak için hobiye dönüşür. Ünlü edebiyatçının ömrünün son otuz bir yılını geçirdiği ve
şu anda müze olan Heybeliada’daki köşkü.

Müzede yatak odasındaki yatağın üzerinde serili olan işlemeli pembe örtü, odalardaki danteller ve duvarlarda
asılı peyzajlar Hüseyin Rahmi’nin yaptığı el emeği, göz nuru eserleri.

Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın, yakın arkadaşı edebiyatçı Refik Ahmet Sevengil için tığ ile örmüş olduğu takke. (buradan)


(Görseller: Pinterest)