Bir zamanlar bir Balkan Devleti olan Osmanlı İmparatorluğu'na 100 yıla yakın başkentlik yapan, Avrupa'ya giriş kapımız Edirne'deyiz. Tunca, Meriç ve Arda nehirlerinin birleştiği topraklarda.
Yazların hayli sıcak, kışların bir o kadar soğuk geçtiği, Balkanlardan gelen o ünlü soğuk hava dalgalarının etkisinde kalan bir kent Edirne. Engebeli bir coğrafyası olmayan, 41 metre rakıma sahip, yani düzlüğe kurulmuş bir kent.
Edirne, Trak kavimlerinden Odryslerin önemli bir yerleşim yeri olarak verimli bir noktada Odrysai olarak kurulmuş. Roma döneminde M.Ö 342-341'de Makedonya Kralı Philip'le yapılan savaşın kaybedilmesi sonucu Makedonya Krallığına dahil olmuş. M.S 2. yüzyılda ise Roma egemenliğine girmiş. Stratejik önemi farkedilip Roma İmparatoru Hadrianus tarafından Roma Kale Şehri olarak inşa edilmiş. Romalılar döneminde Hun, Avar, Got, Bulgar ve Peçenek akınlarına sahne olmuş Edirne. Sonrasında Bizans İmparatorluğu'na bağlı bir kent kimliğine girmiş.
Pazarkule, Türkiye’nin Yunanistan’a açılan ikinci sınır kapısı ve genellikle günübirlik geçişlerde kullanılıyor. Sınır ticaretine kapalı olan kapı, Edirne ekonomisine önemli katkılar sağlıyor. Ülkemizin karayolu ile batıya açılan kapısı niteliğindeki Edirne'de en önemlisi Bulgaristan'a açılan Kapıkule olmak üzere beş sınır kapısı var.
Yunanistan'a açılan en önemli sınır kapısı İpsala, Yunanistan'a açılan ikinci önemli sınır kapısı Pazarkule, Yunanistan'a açılan demiryolu sınır kapısı Uzunköprü ve Bulgaristan'a açılan ikinci önemli sınır kapısı Hamzabeyli.
Bu arada; Edirne Yunanistan'a 7, Bulgaristan'a 17 kilometre uzaklıkta. İşte Pazarkule. Şuradaki kapıdan dilediğin zaman girip pasaportunu bırakabiliyor, gidip Yunanistan'ı gezip, alışverişini yapıp gelebiliyorsun. Oh, misss..
Meriç Köprüsü (Tunca Köprüsü)
Meriç Nehri üzerindeki şimdiki köprünün yerinde ahşap bir köprü bulunmaktaymış. Hicri 1182 / Miladi 1768 yılında, yaklaşık 263 m. uzunluğundaki köprünün 70 metrelik kısmı selden yıkılmış, yeniden yapılması için Edirne bostancıbaşısına, kadısına ve mimarına emir verilmiş. İnşa için para gönderilmiş.
Köprünün ortasında mermerden yapılmış bir Seyir Köşkü bulunuyor. Köprü 263 m.uzunluğunda, 7 m. genişliğinde, 13 ayak üzerinde. 12 sivri kemerli köprünün ayaklarında boşaltma gözleri bulunuyor ve boşaltma gözlerinde de karşılıklı ejder figürleri...
Köprünün havadan çekimleri muhteşem bu arada. Nehrin kenarlarında bir hayli martı olması çok şaşırtıcı...
Lozan Anıtı ve Müzesi
''110 günde tamamlanarak 19 Temmuz 1998 günü Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tarafından açılışı yapılan anıt, betonarme olarak, radye temele birbirinden bağımsız ve 45 derece açı ile saplanan 3 konsol üzerine oturmuş sütunlardan oluşmaktadır. Birinci sütunun yüksekliği 36.45 m. olup Anadolu’yu, ikinci sütun yüksekliği 31.95 m. olup Trakya’yı; Üçüncü sütun yüksekliği de 17.45 m. olup Karaağaç’ı simgelemektedir. Bu sütunları 7.20 m. yükseklikte birbirine bağlayan beton çember, birlik ve beraberliğin sembolü olup, bu çemberin ön yüzüne yerleştirilmiş 4.20 m. boyunda bir genç kız figürü; estetiği, zarafeti ve hukuku temsil etmektedir. Genç kız figürünün bir elindeki güvercin Barış ve Demokrasi'yi, diğer elindeki belge ise Lozan Antlaşması'nı simgelemektedir. Anıtın ayaklarının yerleştiği yarım daire şeklindeki 15 m. yarı çaplı havuz ülkemizi çevreleyen denizleri temsil etmektedir.''
Türkiye Cumhuriyetinin nüfus cüzdanı olan ''Lozan Antlaşması'' ile savaş tazminatı olarak Türk topraklarına katılan Karaağaç, sanat tarihi ve kültürel değerleriyle bir Anıt-Kent olan Edirne’nin, Meriç Nehri kenarında, şehir merkezine 10 km uzaklıkta, söğütlük ormanının da bulunduğu alan içinde yer alan, dönemin mimari özelliklerini taşıyan geniş bahçeli köşk ve konaklar barındıran bir kesiti (semti). Yunanistan sınırına 4 km uzaklıkta.
Bu müzenin yapım kararı Rektörlüğün Trakya Üniversitesi Karaağaç Yerleşkesi'ne taşınmasıyla birlikte alınmış. Tarihi değerlendirmeler göz önüne alındığında anıt yerinin en doğru seçim olduğu onaylanmış.
Karaağaç semtinde yer alan ve 1972 yılına kadar tren istasyonu olarak kullanılan bina, bu tarihten itibaren Trakya Üniversitesi’ne devredilerek Trakya Üniversitesi’nin çeşitli birimlerini barındırmış ve sosyal tesis olarak kullanılmış.
30 Ekim 1918 tarihinde imzalanan Mondros Mütarekesi'ne göre, Trakya hududu Meriç Nehri ile çizilmiş ve Karaağaç Beldesi Meriç Nehri'nin sağında, Yunanistan topraklarında kalmış. Bu durum, Lozan Antlaşması toplantılarında ciddi ve önemli tartışmalara yol açmış. 24 Temmuz 1923 tarihinde imzalanan Lozan Antlaşması ile Yunanlıların savaş sırasında yapmış oldukları tahribata karşılık Harp Tazminatı olarak Türk tarafına bırakılmış. İşte bu yüzden Trakya Üniversitesi Senatosu bu tarihi olayı da değerlendirerek anıtın Karaağaç'ta yapılması kararını almış.
1905 Büyük Yangın'ında bir gecede tamamen yok olan 13 sinagogun yerine yapılan ve Ocak 1906 fermanıyla inşaatına izin verilen Büyük Sinagog
Fransız Mimar France Depre tarafından Viyana Sinagogu örnek alınarak inşa edilmiş olan görkemli bir sinagog.
Sultan II. Bayezid Külliyesi
Edirne'de Yeni İmaret semtinde kurulan ve Sultan II. Bayezid tarafından temeli atılan bu görkemli külliyenin mimarı, Mimar Hayrettin.
Bayezid Camii'nin kubbesi 22 m. Minareler iki yüze yakın basamağa sahip olmasına rağmen tek şerefeli. Külliye, çepeçevre revaklarla örtülü (Bu fotoğrafları külliyede asılı olan panolardan çektim).
Şifa Odaları - Müzikle Tedavi
II. Bayezid buraya bir darüşşifa, medrese, imaret, çifte hamam, altı gözlü bir köprü ve değirmen yaptırmış. Külliye müzeye çevrilince odaların düzenlenmesi için harekete geçilmiş. Ortaya akıllara durgunluk veren, göz alıcı bir müze çıkmış.
Odalarda hayret veren betimlemelerle o dönemde yapılan tıbbi müdahaleler anlatılıyor. Misal, solda görünen odada ''erkek göğüs küçültme operasyonu'' tasvir edilmiş, düşünebiliyor musunuz? Kadın cerrahlar, diş hekimleri... Duvarlarda asılı bilgi panolarıyla ve realistlik modellerle canlandırılmış her biri.
Selimiye Camii'nin güneybatısında yer alan Selimiye Arastası
Burası, Mimar Davud Ağa tarafından yapıldığı kabul edilen ancak, tasarımını büyük olasılıkla Mimar Sinan'ın yaptığı 124 dükkânlı bir arasta. Selimiye Camii'ne gelir sağlamak ve güneybatı yönünü destekleyen bir istinat duvarı görevi üstlenmesi amacıyla yapılmış.
Edirne'ye özgü lezzetlere geldi sıra. Arastanın hemen girişinde macuncular var. İçeride başta kurabiye çeşitleri olmak üzere, Edirne'ye özgü hediyelik eşyalar satılıyor.
Ünlü Edirne ciğerini merak etmeyen var mı? Başka şehirlerde ''Edirne Ciğeri'' diye yapılanlara pek benzemiyor ve bu şekilde servis ediliyor. Yağda kızartılmasına rağmen pamuk gibi yumuşacık ve leziz. Fiyatlar oldukça uygun.
Kallavi denen kurabiye Edirne'ye hasmış. Antep fıstığından un, yağ ve tuz olmadan pişirilen ballı bir kurabiye türü. Lezzeti 10 numara. Diğer kurabiyelerde de aşmış bir kalite söz konusu. Dökülmeden, rahatça yenilebilsin diye bademli un kurabiyeleri kare şeklinde ve tek lokmalık yapılır olmuş:)
Deva-i Miskler muhteşem. Bir Osmanlı kentinde olduğunuzu hissettiriyor her biri. Osmanlı Saray Mutfağı’nda özel bir yeri olan olan ''Deva-i Misk'', Edirne’nin başkent olduğu dönemlere tarihlenen bir helva türü. Yapımında 41 çeşit baharat, yumurta akı ve bal kullanılıyormuş. Eşe dosta hediye etmek için bulunmaz fırsat:)
Bir sonraki bölümde Selimiye Camii ve Ulu Camii'yi de anlattıktan sonra Edirne tanıtımım sona erecek efendim.
Görüşmek üzere...
Kaynak:
Edirne Turizm Rehberi ve Rehber Nihan Hanım
Yazların hayli sıcak, kışların bir o kadar soğuk geçtiği, Balkanlardan gelen o ünlü soğuk hava dalgalarının etkisinde kalan bir kent Edirne. Engebeli bir coğrafyası olmayan, 41 metre rakıma sahip, yani düzlüğe kurulmuş bir kent.
Edirne, Trak kavimlerinden Odryslerin önemli bir yerleşim yeri olarak verimli bir noktada Odrysai olarak kurulmuş. Roma döneminde M.Ö 342-341'de Makedonya Kralı Philip'le yapılan savaşın kaybedilmesi sonucu Makedonya Krallığına dahil olmuş. M.S 2. yüzyılda ise Roma egemenliğine girmiş. Stratejik önemi farkedilip Roma İmparatoru Hadrianus tarafından Roma Kale Şehri olarak inşa edilmiş. Romalılar döneminde Hun, Avar, Got, Bulgar ve Peçenek akınlarına sahne olmuş Edirne. Sonrasında Bizans İmparatorluğu'na bağlı bir kent kimliğine girmiş.
1361 yılında Osmanlılar tarafından fethedilen Edirne'nin Bursa'dan sonra devletin ikinci başkenti olmasıyla birlikte hızlı bir gelişim sağlanıp kentte eserler inşa edilmeye başlamış. Özellikle 2. Murat döneminde inşaat faaliyetleri artarak bedestenler, kervansaraylar, kapalı çarşılardan oluşan bir örgü misali kente pek çok eser kazandırılmış. Osmanlı'nın batı seferleri için bir üs olma özelliğini taşıyan Edirne, aynı zamanda Fatih Sultan Mehmet tarafından İstanbul'un fetih hareketinin de başlatıldığı kent. İstanbul fethedilince payitaht İstanbul'a taşınmış. Edirne IV. Mehmet zamanında en görkemli günlerini yaşamış, padişah zamanının çoğunu burada geçirmiş. 18. yüzyılda geçirdiği yangın ve deprem felaketleri kente hayli zarar vermiş.
Yunanistan'a açılan en önemli sınır kapısı İpsala, Yunanistan'a açılan ikinci önemli sınır kapısı Pazarkule, Yunanistan'a açılan demiryolu sınır kapısı Uzunköprü ve Bulgaristan'a açılan ikinci önemli sınır kapısı Hamzabeyli.
Bu arada; Edirne Yunanistan'a 7, Bulgaristan'a 17 kilometre uzaklıkta. İşte Pazarkule. Şuradaki kapıdan dilediğin zaman girip pasaportunu bırakabiliyor, gidip Yunanistan'ı gezip, alışverişini yapıp gelebiliyorsun. Oh, misss..
Meriç Nehri üzerindeki şimdiki köprünün yerinde ahşap bir köprü bulunmaktaymış. Hicri 1182 / Miladi 1768 yılında, yaklaşık 263 m. uzunluğundaki köprünün 70 metrelik kısmı selden yıkılmış, yeniden yapılması için Edirne bostancıbaşısına, kadısına ve mimarına emir verilmiş. İnşa için para gönderilmiş.
''110 günde tamamlanarak 19 Temmuz 1998 günü Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tarafından açılışı yapılan anıt, betonarme olarak, radye temele birbirinden bağımsız ve 45 derece açı ile saplanan 3 konsol üzerine oturmuş sütunlardan oluşmaktadır. Birinci sütunun yüksekliği 36.45 m. olup Anadolu’yu, ikinci sütun yüksekliği 31.95 m. olup Trakya’yı; Üçüncü sütun yüksekliği de 17.45 m. olup Karaağaç’ı simgelemektedir. Bu sütunları 7.20 m. yükseklikte birbirine bağlayan beton çember, birlik ve beraberliğin sembolü olup, bu çemberin ön yüzüne yerleştirilmiş 4.20 m. boyunda bir genç kız figürü; estetiği, zarafeti ve hukuku temsil etmektedir. Genç kız figürünün bir elindeki güvercin Barış ve Demokrasi'yi, diğer elindeki belge ise Lozan Antlaşması'nı simgelemektedir. Anıtın ayaklarının yerleştiği yarım daire şeklindeki 15 m. yarı çaplı havuz ülkemizi çevreleyen denizleri temsil etmektedir.''
Edirne'de Yeni İmaret semtinde kurulan ve Sultan II. Bayezid tarafından temeli atılan bu görkemli külliyenin mimarı, Mimar Hayrettin.
II. Bayezid buraya bir darüşşifa, medrese, imaret, çifte hamam, altı gözlü bir köprü ve değirmen yaptırmış. Külliye müzeye çevrilince odaların düzenlenmesi için harekete geçilmiş. Ortaya akıllara durgunluk veren, göz alıcı bir müze çıkmış.
Bir sonraki bölümde Selimiye Camii ve Ulu Camii'yi de anlattıktan sonra Edirne tanıtımım sona erecek efendim.
Görüşmek üzere...
Kaynak:
Edirne Turizm Rehberi ve Rehber Nihan Hanım