22/05/2020

Kalburabastı Tarifi ve Ekmekler

Sessiz sedasız, karantina dahilinde geçirdiğimiz Ramazan ayı bitti bitiyor. Bayramı tüm ülke olarak sokağa çıkma yasağı içerisinde geçireceğiz, yine sessiz sedasız ve birazcık da hüzünlü. Bunların hepsine katlanma nedenimiz ve çabamızı sık sık aklımıza getirelim ki umutla beklediğimiz o güzel günlere daha kısa sürede ulaşalım. Ben hep böyle düşünüyorum çünkü. Güzel haberler de gelmeye başladı bir taraftan.

Bayram demek aynı zamanda geleneklerimiz dahilinde evde tatlı bulundurmak demek. Gelen giden olmayacak ama ben yine de bu geleneği sürdürmek adına bir şeyler hazırlamak istedim. Nasıl ki ekmeği dışarıdan alamıyorsam, iş başa düşüyorsa, tatlı için de evde yapma kuralını uyguladım. Zaten bir hesap çıkaracak olsaydım, karantina günlerimin en az dörtte üçlük bir dilimi sırf yeme içme ile ilgili uğraş vermek, beklet - yıka - kurula, pişir ya da dezenfekte et gibi çabalarla geçmiştir. Hangimizin öyle değil ki. Yalnız ben biraz abarttım sanki. Ekmek yapımıyla ilgili güzel bir kaynak buldum diye sanırım kendimden geçtim. Hava sıcaklıkları da bayağı yüksek olmasına rağmen fırınla bütünleştim vesselam:) Olsun varsın, bir taraftan da terapi oluyor. Bayram demiştik madem, ekmeklerden önce ilk kez denediğim ve çok beğendiğim kalburabastı tatlısından söz edeyim. Kim bilir, belki içinizden yapmak isteyenler çıkabilir.

Ben bu tarifi birkaç yıl önce bloglardan birinde görmüş ve not almıştım. Çünkü tarifin altındaki yorumlarda o kadar çok kişi yapmış ve beğenmişti ki. Sonuç olarak ben de memnun kaldım. Oldukça da kolay üstelik. Zorlandığım yeri hamurdan kopardığım parçalara kalbur yani rende üzerinde şekil verme kısmıydı, olsun yine de idare ettim:) Beni ilgilendiren asıl kısmı lezzeti ve şerbeti içine çekme özelliğiydi. Tam da istediğim sonucu elde ettim.

Öyleyse yapmak isteyenler faydalansın diye kalburabastının tarifini yazayım hem de hatıra olarak buraya sabitlenmiş olsun. Şerbet için: 3 su bardağı şekeri 3,5 su bardağı su ile eriyinceye kadar karıştırıp biraz yoğunlaşıncaya kadar 15 dk kadar da kaynatıyoruz. Ve soğumaya alıyoruz.

Malzemeler: 2 çay bardağı zeytinyağı, 1 çay bardağı süt, 3 yemek kaşığı sirke, 1 paket vanilya, yarım paket kabartma tozu, aldığı kadar un. İç malzeme olarak 1 su bardağı dövülmüş ceviz. Malzemelerin hepsini karıştırıp azar azar un ekleyerek (en az 3 su bardağı) iyice yoğuruyoruz. Elle şekil verilebilecek hale gelince ceviz büyüklüğünde parçalar koparıp biraz düzledikten sonra rendenin büyük delikleri olan kısmına yapıştırıp üsten alta doğru hafifçe bastırarak düzlüyor ve içine 2 çay kaşığı kadar ceviz koyup poğaça gibi kapatarak tepsiye sıralıyoruz. Sonra da fırına atıp 180 derecede ortalama 20 dakika, üstü kızarıncaya kadar pişiriyoruz. Fırından çıkar çıkmaz üzerine daha önce hazırlayıp soğuttuğumuz şerbeti döküyoruz. Sonuç harika gerçekten. Böylece bu tarifi ben de test edip onaylamış oldum.

* * *

Efendim, garantili tarif deyince, ekmeklerimi de buraya eklemeden olmaz. İnsanın faydalandığı, bilgilendiği kaynak ne kadar önemli değil mi? Ekmek yapmada zirve diyebileceğim kadar başarılı bir tarif bu. Bir süre önce Ramazan pidesi tarifimi de aynı kaynaktan öğrenip uygulamıştım. Linkini direkt yazamıyorum. Çünkü geçenlerde yazı ya da yorumlarda link paylaşmanın sakıncalı olduğunu öğrendim. Ancak, bu tarifleri YouTube'da #masmavi3mutfakta etiketiyle aratırsanız hemen bulacaksınız.

Almanya'da yaşayan Selvi Hanım 30 yıllık ev hanımlığı tecrübesine Pattiserie kurslarını da ekleyince muazzam sonuçlar ortaya çıkarıyor. Malzemeler yine yalnızca un, su ve maya. Ama iki ayrı kapta, bir tanesi ön maya olarak hazırlanıyor. Ramazan pidesindeki diğer teknikleri ekmek için de uygulayınca inanılmaz ekmekler çıkıyor elinizden.

Beyaz fırın ekmeği olarak beyaz unla uygulanıyor aslında. Ama ben tam buğday unu ve kepekli undan da ayrı ayrı denedim. Onlar da gayet güzel oldular. Püf noktalarından bir tanesi de tepsi mayası bitiminde ekmek formu verdiğimiz hamuru jiletle çizmek. Ama ben bunu bıçakla yapınca üzeri istediğim gibi olmasa da ekmeklerin kendisi olağanüstü oldular. Gözlerime inanamadım gerçekten de. Bir de çizebilseydim varın siz düşünün:)

Mayalanan hamurların fırından çıkmış ilk halleri çok sıradan. Jilet yerine bıçakla attığım çizikler istenilen görüntüye ulaşamamış. Fırından çıkar çıkmaz, sıcakken üzerine temiz bir mutfak havlusu kapatıp 15 dk kadar bekletiyoruz.

Ve soğuduktan sonra da keskin bir bıçakla dilimlediğimizde mucizevi sonucu görüyoruz...

Ben burada şöyle bir iddiada bulunacağım izninizle: Bu tarifle elde edilen ekmeklerin, en kaliteli taş fırında pişmiş ekmekten hiçbir farkları yok. Bir de eliniz alışmışsa sizden usta fırıncı yok:))

Burada da tam buğday unuyla aynı ekmek tarifini uyguladım.

Ön mayayı beyaz unla yaptım yine, diğer kaptaki tam buğday unlu hamurla birleştirdim.

Bu metodla yapılan ekmekler, maya kullanmamıza rağmen sanki ekşi ekmek yapmışız gibi bir lezzet ve kokuya sahip.

Buradaki de kepekli unla uygulama yaptığım sonuç oluyor. Bu da oldukça güzel oldu. Ekmeğin alt kısmı bu şekilde oluyor. Fırında pişerken içeriye küçük bir kapta su da koyulduğundan dokusu farklı oluyor. Sosyal medyadaki nice ünlü gazeteci ekmekle, pideyle uğraşıp yaptıkları unlu mamüllerin fotoğraflarını paylaşıyor. Hatta içlerinden biri ''Karantinadan sonra gazeteciliği bırakıp, fırın işine gireceğim :))'' şeklinde tweet attı. Eh, böylece ben de modaya uyup yaptıklarımı paylaştım. ''Pandemiden sonra pastane ya da ekmek fırınlarında işe gireceğim'' diye esprimi de yapıp son noktayı koyayım o halde:))

Kalın sağlıkla...


* * *

Bir sonraki kalburabastı (1.6.2020)


Hem ilk kez yaptığım hem yıllardır bayram tatlısı yapmadığım için çok sevilip çabucak biten kalburabastıdan bir kez daha yapmam için yoğun istek geldi ve ben bir kez (son kez) daha yaptım ve onu da buraya ekledim. Şerbetli tatlılarla arayı açmak hatta mutfağa sokmamak gerek özünde. Pandemi nedeniyle ikileyen bu hata sonrası tatlı işi depoya kaldırılmıştır efendim. Saygıyla...


*   *   *

EK:

Yazıda bahsettiğim tarifin aslını buldum bu arada. Eski dosyalardan birinin içindeymiş:)