''Bayram gelmiş neyime'' diye bir şarkı var kulaklarımda çınlayıp duruyor bugün nedense, engel olamıyorum. Sözlerini de yalnızca bu kadarcık biliyorum. Devamı nasılmış diye nette arattım az önce. Müzeyyen Senar, Sibel Can gibi pek çok sanatçının söylediği bol nakaratlı bir şarkıymış. ''Her dertten yıkılmazdım, Anam anam garibem, Sebebim zalim oldu'' diyor son dizelerinde. Yıkılmadık, ayaktayız çok şükür; ama sebebinin coronavirüs adlı bir zalim olduğu kesin! Daha da doğrusu o sebebin Çinliler denen yemek kültürlerinde (!) "Masa dışında dört ayaklı her şey, gemi dışında yüzebilen her şey, uçak dışında uçabilen her şey" algısı bulunan pisboğazlılar olduğu kesin. Dünyayı ne hale getirdiler!
Bir araştırın bakın, insanlık tarihi boyunca yaşanan sayısız salgın hastalık Çin kaynaklı. İki gün önce bir haber okudum. COVID-19 salgınının başlangıç noktası Wuhan kentinde, vahşi hayvan ticaretinden sonra bu hayvanların avlanması ve yenmesi de yasaklanmış. Düşünebiliyor musunuz, sadece 2 gün önce alınan bir karar bu. Ve yalnızca Wuhan kentinde alınıyor. Aferin size çekik gözlüler. Yediğiniz o boy boy, çeşit çeşit sürüngenden ve kemirgenden vazgeçmeniz şu şartlarda bile çok zor öyle mi? Dünyayı mahvettiniz, yeter artık. Zıkkımın kökünü yiyin!!!
Tam bir hafta önce pazara çıktım. Bir önceki çıkışım ondan yaklaşık 5 hafta önceydi, elma sirkesi yapmak için elma alıp gelmiştim hemen. Bu kez biraz taze sebze ve meyve alabilmek içindi. Sanal siparişlerden memnun olmamaya başlamıştım çünkü. Sipariş esnasında sepete attıklarının çoğu ödeme esnasında yok oluyor, ellerinde olmadığını o şekilde anlayabiliyorduk. Çok garip ama alışmıştık yine de. En sonuncu siparişimde var diye görünüp ödeme yaptıklarım gelmedi bu kez ve bu beni çok gerdi. Sonradan hesaba yansıttılar ama neyleyeyim. Öyle alışveriş mi olur? Sözün özü pazara çıktım ama pazar değil sanki cennetti. Hiçbir yerden sipariş edilemeyen, mevsimi bitti zannettiğim tazecik bezelyeler vardı mesela. Yemyeşil baklalar, enginarlar, kuşkonmazlar. Kiraz, yenidünya, kayısı. Fiyatlar oldukça uygundu. Şeftali ve kayısı 10 TL, kiraz ile çilek 15, bakla ve bezelye 5 TL. Koşar adımlarla pazar arabamı doldurup doğruca eve geldim.
Yolda gördüğüm üzücü manzaralar vardı. Müşterisizlikten tahliye edilmiş mağaza ve dükkânlar mesela. Bir tanesinin girişinde kendi kendine büyümüş buğday başaklarına bakar mısınız?
Buradaki uyarı da çok etkileyiciydi. Başımızdaki büyük dertten kurtulmanın çaresi buraya da yazılmış etikette gizliydi. Bahar gelmiş geçiyordu...
Karadut zamanı gelmiş, ah! Çocukluğumda tepesinden inmediğim kocaman, şahane bir karadut ağacımız vardı.
Plastik kaydırakların sakıncalı olduğu gündeme gelmişti geçen yıl. Belediye ahşap malzemeden yepyeni ve sağlıklı çocuk parkları hazırlamış. Onların da sessizliğin içinde beklemede olduğunu görmek hüzün vericiydi...
Bezelyeyi çok severim. Dolaba atmak için fazlaca aldım. Bir daha bulabilmem mümkün değil.
Şuradaki bilgiyi gördüm ya, dünyalar benim oldu. Çok ama çok yorucu bir döngüden kurtulmuş oldum. Konuyla ilgili bir soruyu daha öncesi bir bayan profesöre sormuştum. Sağ olsun hemen yanıtlamış ''Ben alışveriş torbalarındaki malzemeleri bekletmiyor, yıkayıp dolaba kaldırıyorum,'' demişti. Buna göre herkes rahatlamalı. Zaten balkonda 2-3 gün meyve sebze bekletecek hava da yok. Market torbalarına her dokunuş sonrası el dezenfekte etmeye hiç gerek yok.
Sosyal medyada, yani Twitter'da uzunca bir süredir Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları profesörleri Mehmet Ceyhan ve Ateş Kara'yı takip ediyorum. Ateş Hoca aynı zamanda Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları ve Bağışıklama Derneği Başkanı ve Bilim Kurulu Üyesi. Hocalarımızın çalışmaları ve bilgilendirmelerini çok değerli buluyorum. Ateş Hoca'nın son beyanlarından: ''Yeni bir çalışma; Harvard ve MIT'den araştırmacılar 25 derece üzerindeki hava sıcaklığının SARS-CoV-2 bulaşında azalma sağladığını gösterdi. Ancak bu hava sıcakken virüs bulaşmaz anlamına gelmediği için önlemlere devam etmeliyiz. Bir derece yükselme bulaşta %3.1 azalma sağlıyor. 25 - 26 derecenin üzerinde aktivitesi düşüyor ve ayrıca her bir derece ilave %3.1 avantaj getiriyor, bunlar ciddi avantajlar.''
Yukarıdaki bilgiler eşliğinde diyoruz ki: Klimalı ortamlardan daha tehlikelisi yok. AVM'lere yalnızca gezmek ve serinlemek için gitmek isteyenler, sizler için çok üzgünüm. Bakalım çözüm nasıl sağlanacak. İşimiz çok zor. Evlerimizdeki klimaları kullanabiliyoruz neyse ki. Tabii evde coronalı bir hasta yoksa... Kullandığım görseller Twitter'daki hocalara ait bu arada.
Kimin ne zaman öksürüp aksıracağını bilemeyiz. Tehlikeyi görüyor musunuz? Maskesiz ve sosyal mesafesiz asla! Daha da doğrusu; mecbur kalmazsak evden asla dışarı çıkmamak...
Maske taktık diye kendimizi %100 güvende zannetmeyelim.
Herkes maske takmadan ve sosyal mesafeye dikkat edilmeden o dediğimiz olmuyor. Aman dikkat!
Bayramınızı kutlar, sağlık, huzur ve keyifle geçmesini dilerim.
Sevgiyle...
Bir araştırın bakın, insanlık tarihi boyunca yaşanan sayısız salgın hastalık Çin kaynaklı. İki gün önce bir haber okudum. COVID-19 salgınının başlangıç noktası Wuhan kentinde, vahşi hayvan ticaretinden sonra bu hayvanların avlanması ve yenmesi de yasaklanmış. Düşünebiliyor musunuz, sadece 2 gün önce alınan bir karar bu. Ve yalnızca Wuhan kentinde alınıyor. Aferin size çekik gözlüler. Yediğiniz o boy boy, çeşit çeşit sürüngenden ve kemirgenden vazgeçmeniz şu şartlarda bile çok zor öyle mi? Dünyayı mahvettiniz, yeter artık. Zıkkımın kökünü yiyin!!!
Herkes maske takmadan ve sosyal mesafeye dikkat edilmeden o dediğimiz olmuyor. Aman dikkat!
Bayramınızı kutlar, sağlık, huzur ve keyifle geçmesini dilerim.
Sevgiyle...