15/12/2020

Covid-19'a Karşı Abartılı Temizlik

Covid-19 nedeniyle eve dışarıdan giren alışveriş malzemelerinin korku ve endişe yaratmadığı kaç kişi vardır acaba? Bu endişeyi yoğun yaşayan biri olarak benim yaptıklarım hali hazırda şöyle: 

Pazar ya da marketten gelenleri hemen balkona taşıyıp bir gün bekletmek (Daha önce üç gündü). Malzemeleri yeni poşetlere ya da kavanozlara aktarmak, boşa çıkan poşet ve paketleri çöpe atmak üzere büyük bir poşete toplamak, yıkanabilen malzemeyi yıkamak, yıkanamayan dış yüzeyleri bir şekilde dezenfekte etmek. Ve... Yorgunluktan ölmek. 

Paketleri açarken içindekileri aktarmak üzere ellerini iyice yıkamış olan bir kişiye ihtiyacım oluyor bu arada. Bazen de steril hale getirdiğim sağ elimi sadece aktarma yapmak üzere kullanıyorum. Pandemiyi yok sayarsak yaptıklarım ne kadar da komik ve gereksiz, değil mi? Zaman zaman sosyal medyadaki hocaların açıklamalarını okuyup işi biraz gevşetiyorum; ama bu çok kısa sürüyor. Yine eskiye dönüyorum. Vazgeçmem mümkün değil. Geçen gün Twitter'dan öğrendiğime göre bu durumumu yaşayan büyük bir çoğunluk var. Sizler de üç aşağı beş yukarı yapıyorsunuzdur zaten bunları. Daha fazla uzatmayıp konuya girelim artık:

Pazar günü Washingtonpost'ta yayınlanan oldukça rahatlatıcı bir yazıdan haberdar oldum. Covid-19'un yüzeylerden bulaştığına dair belgelenmiş tek bir vaka olmadığını, yüzeyleri abartılı biçimde temizlemekten vazgeçmemiz gerektiğini anlatan yazının linki Türk profesörler tarafından paylaşıldı. Yazıda el hijyeni ve kapalı mekânlar konusunda dikkatli olunması, yüzeyleri abartılı temizlemekten vazgeçmemiz gerektiği anlatılıyor.

Basketbol toplarının dezenfekte edildiği 27 Kasım gününden bir fotoğrafın paylaşıldığı yazıda ofislerin, okulların, metroların ve otobüslerin derinlemesine temizlenip neden küçük bir servet harcandığı soruluyor ve tüm bunların sadece ''hijyen tiyatrosu'' olduğu belirtiliyor. 

Virüsün nasıl yayıldığına verilebilecek en iyi örneğin sigara içen biri olduğu anlatılıyor bu arada. Dışarıda sigara içen birine çok yakın durmuyorsak kokuyu fark etmeyeceğimiz, ancak kapalı mekândaysak uzak bir noktada olsak bile kokuyu kesinlikle algılayacağımız, yani kokunun mutlaka gelip bizi bulacağı örnekleniyor. Ve ''Tezgâhı, kapı kollarını ve odadaki diğer tüm yüzeyleri fırçalayarak kendinizi bu dumandan ne kadar koruyabilirsiniz?'' şeklinde vurucu bir soru yöneltiliyor. 

Bulaşıcı bir kişi hapşırdıktan hemen sonra kapı kolunu tutan talihsiz kişi olsak bile, yüzeyden elimize transfer edilende önemli bir azalma olacağı da eklenmiş yazıya. 
''Ama ya o kirli kapı koluna dokunduysan ve hemen ağzına dokunursan? Eldeki virüsün tamamı ağza geçmez ve bu bile hikayenin sonu değildir. Onu ağzınıza götüren virüsün orada uygun bir reseptör bulması ya da onu solunum yolunuza ulaştırması gerekir.'' 
Hayli etkileyici... 

Özetle; problem kesinlikle paylaşılan yüzeyler değil, 
problem; paylaşılan hava... 




Photo: Jessica Hill (AP) 
Kaynak: washingtonpost.com/opinions/2020/12/11/covid-19-airborne-transmission-cleaning-surfaces