Bu gereksinim en bariz şekilde insanlarda mevcut. Özellikle küçük çocuklarda.
O nedenle; ebeveynlerin çocuk büyütürken sevgi kavramına en az yeme-içme kadar önem vermesi ve özel dikkat göstermesi gerekir. Bunu bilmeyen yoktur. Sevgiyi önemseyip çocuğuna vereceği eğitimin temelini sağlam şekilde atması gerektiğini...
Aşırı sevgi - gevşek eğitim benimsemiş aşırı koruyucu aile tutumu değil tabii bahsetttiğim. Aşırı sevgi - sıkı eğitim sergileyen ''mükemmeliyetçi'' aile tutumu hiç değil. Sevgi ve disiplin ayarı dengelenmiş çocuk ''doğru ve yanlışlarıyla'' değerli olduğu ve sevildiği mesajını alır. Öz güven sahibi, yaratıcı ve yapıcı, hem kendine hem çevresine hoşgörülü, sorumluluk sahibi bir birey olarak yetişmesi kaçınılmazdır...
Başını hemşirenin eline sevgiyle yaslamış şu güzel bebeğe bakar mısınız? Bebeklerin doktor ya da hemşireler karşısında rahat hareket ettiği söylenemez aslında; ama izleyenlerin kalbini çalan bu tatlı erkek bebek öyle değil. Hemşirenin karşısında yeterince rahat olması sadece birkaç saniye sürüyor...
Bir klinikteki yatağa oturtulan ve üzerinde bezi ile çoraplarından başka bir şey bulunmayan bebek annesi tarafından tutulurken stetoskopu bebeğin göğsüne yerleştiren hemşire, diğer eliyle de biraz korkmuş görünen bebeğin tenine dokunuyor. Annesi de zaman zaman sırtına.
Sevgiyi aktarmanın en güçlü yollarından biri olan fiziksel temas gerçekleşiyor böylece. Asıl gerçekleşen ise bebeğin neredeyse tüm video boyunca hemşireyle kurduğu doğrudan göz teması.
Göz temasını kesintisiz sürdüren bebekte ilk etapta sezinlenen o hafiften korku, başını kadının eline yasladığında küçük bir gülümsemeye dönüşüyor. Hemşire , "Çok tatlısın!" diyor sevgiyle. Diğer eliyle de yanağını okşuyor. En sonunda da bebeğin annesine "Sırtını kaşıdığını düşünüyorum" diye espri yapıyor:)
Çocuk demek masumiyet demektir. Başlı başına bir mutluluk kaynağı. Çocuk gördüğümüz her yerde kalbimiz sevgiyle dolmaz mı zaten?
Mutlu, huzurlu, sevgi dolu bir hafta sonu dileğiyle...