14/05/2021

Şarabı, Ayazma Plajı ve Bağbozumu ile Bozcaada

İlk bakışta çoraklığı ve ıssız halleriyle karşılar sizi Bozcaada. ''Hadi canım'' dersiniz. ''O dünyaca ünlü şaraplar bu adadan mı çıkıyor?'' Küçük, sessiz ve tıpkı adı gibi boz renkte bir adadır. Ancak içinde Homeros'un ''insanların daha uzun yaşamaları için yaratılmış'' dediği bir cennet gizlidir adeta.

Berrak, serin ve turkuaz renkli denizi, ince kumlu plajları, en çok da yaz sıcaklarında esen serin rüzgârlarıyla ünlüdür. Bu rüzgârların meyilli arazilerindeki kireçli topraklarla harmanlanıp şarapçılık için ideal ortamı oluşturduğu söylenmektedir.

Antik çağlardan beri süregelen "Tenes'in adası'' anlamındaki ''Tenedos" adıyla da bilinen Bozcaada'nın M.Ö. 400 yılındaki sikkelerinde bile üzüm salkımı kabartması olduğu görülür. Cumhuriyet kurulduğunda Rumların gönderilmesinin ardından şarapçılık kesintiye uğrasa da, devlet desteğiyle yeniden canlanmıştır. Gelin görün ki dünya genelinde şaraba ilgi çoğalırken Bozcaada gibi bir şarap adasının bağları gün geçtikçe azalmaktadır. Nedenin de şarap sayesinde canlanmış olan turizm olması gariptir...

Bozcaada denince ilk akla gelen şarapçılıktır esasında. Homeros, İlyada'da Bozcaada'dan bahsederken şarapçılığı övmüş, Evliya Çelebi Seyahatname'de hem Bozcaada'daki şarapçılıktan hem sikkelerin üzerindeki üzüm formlarından bahsetmiş. Yanı sıra, Homeros'un Troyasını arayan tüm gezginler adanın şaraplarından övgüyle söz etmişler.

Bakın, Tenedos Sikkesi'nin (MÖ 400-350) ön yüzünde aksi yönlere bakan Zeus ve Hera'nın başları vardır. Roma dönemi sikkelerinde kullanılan bu form, onların geçmişe ve geleceğe baktıkları, geçmişin ve geleceğin tanrı(ça)ları olduklarını betimler. Sikkenin arka yüzündeki motif de Anadolu'da sürekli kullanılan ve Tenedos baltası denilen çift başlı baltadır. Altta betimlenen üzüm salkımı ada yaşamında bağcılığın önemine işaret eder. Sikkelerin üzerinde ana sembol olmasa da yan sembol olarak sıklıkla üzüm salkımı ve kantharos (şarap içiminde kullanılan çift kulplu kap) kullanılması Tenedos'un bugünkü gibi Antik Çağ'da da üzümleri ve şarapları ile ünlü olduğunu kanıtlamaktadır.

2017 ve 2018'de New York Times Dergisi'nin ''Bu yaz gidilip görülmesi gereken uzak adalar'' listesinde yer alan Bozcaada, tam da yazar Stephanie Danler'ın betimlediği  gibidir: "Dar sokaklar ve beyaz badanalı binaların hepsi, adanın Yunan mirasını ve tarihini hatırlatıyor.''

Çanakkale Boğazı’nın girişinde stratejik bir konumda bulunan Bozcaada, Türkiye’nin üçüncü büyük adası ve aynı zamanda köyü olmayan tek ilçesidir. Bütünüyle doğal ve tarihi bir sit alanıdır.

Sayısız medeniyete şahitlik eden bu topraklardaki ada kültürü, binlerce yıldır süregelmiş savaşların, emeğin, acı ve mutlulukların bileşimidir. Bunu ada sokaklarında gezerken derin biçimde duyumsarsınız...

Bozcaada'da Türklerle Rumlar 500 yıldır birlikte yaşamalarına rağmen şarapçılık dinsel nedenlerle hep Rumların tekelinde olmuş. Ta ki bu gelenek 1925 yılında bir Rumdan aldığı imalathanede şarap üretimine başlayan Haşim Yunatçı tarafından bozulana dek.

Bir sonraki kuşak ise ürettikleri şarapları fıçı yerine şişelerde satışa sunarak bir yeniliğe imza atmış. Adanın şarap konusundaki şöhretine layık olmak amacıyla yeni teknolojiler, farklı üreticiler ve yeni üzüm türleri ile lezzet ufukları genişletilip Bozcaada karakterini yansıtan nefis şaraplarla ve Homeros'tan günümüze uzanan bir tutkuyla 21. yüzyıl şarapseverlerine sunulmaya başlamış.
 
Kimi oldukça eski kimi henüz çok yeni olan büyük veya yerel birçok şarap fabrikası var Bozcaada’da: Çamlıbağ(Yunatçılar), Ataol, Amadeus, Aral, Corvus ve Talay

Bozcaada demek üzüm demektir hani. Üzüm deyince de şarap düşer akla hemen. Bir Fransız sözü der ki: İyi üzümden kötü şarap olur ama kötü üzümden iyi şarap olmaz.

Şarap ile toprak arasında bir bağ vardır ve bunu çoğu kişi bilmez. Pompeii'nin hemen dışındaki üzüm bağlarının volkanik toprağının şaraba lezzet kattığı gerçeği gibi ya da Almanya'nın Rheinland-Pfalz bölgesinin kuzeyindeki (Ahr) kırmızı şarap cenneti olarak bilinen şarap bağlarının çıplak kayalıklarla kucak kucağa yükselmesi gibi...

Sözün özü; bilinen en kaliteli şarapların üzümleri bitki örtüsü açısından zengin olmayan topraklarda yetiştiriliyor. Kuru toprakta kontrol altında yetişen üzümler sulak arazide yetişen üzümlere kıyasla çok daha hoş kokulu ve tatlı olabiliyor ki bu durum “Hayatta kalma içgüdüsü” olarak adlandırılıyor. Aşırı kurak topraklarda bağcılık ideal değil, ancak sulak toprakta yetişmeyen asma; yaprakları ve gövdesi yerine, kökünü ve meyvelerini geliştirmeye odaklı. Şöyle ki; asma köklerini  olabildiğince derine indirerek aldığı besin ve suyu salkımlarına gönderiyor. Böylece glukoz ve fruktoz, fotosentez yolu ile üretildiğinden üzümler daha tatlı ve aroması yüksek hale gelip kaliteli şarap üretimi için ideal oluyor.

Bozcaada'da bağlar her yıl ağustos sonu - eylül başı gibi hasat ediliyor.

Hasat, üzümler yeterli seviyede olgunlaştıklarında başlıyor. Üzümlerin en kısa zamanda işlenmesi gerekli.

Kaliteli bir şarap üretiminde esas; bağlardaki üzümlerin gece serinliğinde, sabaha karşı hasat edilmesidir. Hasat sırasında üzümler kalitelerine göre kasalanır.

Şarap üzümleri yıkanmadan ezilmeye sokulmalıdır. Yıkanma olayı sadece sofralık üzümlere mahsustur.

Kuntra, Karalahna, Vasilaki ve Çavuş Bozcaada'ya özgü üzüm cinsleri.
Çavuş üzümü sofralık, diğer isimler şaraplık üzüm.

Üretim sırasına göre aynı bağın üzümlerinden farklı şarap lezzetleri çıkabiliyor.


Üzümler kesilir kesilmez kimyasal değişim başladığından hasat hiç bekletilmeden üretim sürecine girmek zorunda.

İşin başında olan, traktörlerle fabrikalara doğru yola çıkmış üzümler

Ve şarap üretimi işlemlerinden sonra üzümlerden arta kalanların hayvan yemi olmak üzere kurutulmaya bırakılması...
 
Şarap Yapısındaki Kimyasal Maddeler
Alkol /Su /Organik Asitler /Şeker

Şarabın burukluğunu tanenler, kokusunu ise aromatik esterler veriyor. Ağızda dengeli ve uyumlu biçimde algılanmasını ise alkol, şeker, organik asitler ve tanenler sağlıyor. Aromatik madde açısından zengin, dengeli ve yumuşak yapıdaki şaraplar, kalite bakımından üstün ve kişilikli şaraptır. Sıradan ya da düşük kaliteli şaraplar ise kokusu zengin olmayan, dengesiz yapıda, ağız buruşturucu, yavan, sert ve kaba karakterlidir.
                                                                                                                                   
Bazı şarapların etiketlerinde “meşe fıçı” yazdığını, bunun da şarabın meşe fıçı içinde fermente edildiğini veya olgunlaşmaya bırakıldığını, fıçıyla temas sonucu farklı tat, tanen ve doku kazandığının göstergesi olduğunu biliyor muydunuz? Beyaz şarabın vanilya gibi koktuğunu, kırmızı şarabınsa daha yumuşak hale gelip baharatlı bir karakter kazandığını?

Şaraba giden aromatik yolculuk üç gruba ayrılıyor
 Üzümden, önce şıraya sonra şaraba geçen meyve kökenli hoş kokular / Fermantasyon esnasında ortaya çıkarak şaraba geçen çiçek ve meyve kökenli hoş kokular / Şarabın eskitilmesi esnasında oluşan hayvansal ve bitkisel kökenli kokular

Üretim
Sonbaharda üzümlerin toplanmasıyla başlayan üretim sürecinde öncelikle üzümler parçalanır ve ezilerek şıra denen meyve suyu çıkarılır. Kırmızı ya da beyaz şarap yapmak üzümün siyah ya da beyaz olmasıyla doğrudan bağlantılı. Ancak, şarabın kırmızı ya da beyaz olması, çıkarılan şıraya göre de değişim gösteriyor. Misal, beyaz üzümden elde edilen beyaz şarap, siyah üzümlerin kırmızı rengi veren kabukları uzaklaştırıldığı takdirde siyah üzümden de üretilebiliyor.
Bu durum tüm üzüm çeşitlerinde etli kısmın beyaz olmasıyla alâkalı. Siyah üzümden yapılan roze şarapların rengi, mayalanma sırasında kabukların kısa bir süre zarfında ayrılması nedeniyle uçuk pembe. 


*   *   *

Kırmızı şarap üretiminde ise siyah üzüm tüm posasıyla fermantasyon ortamında kalıyor. Rengin kırmızı olmasından başka, üzüm kabuklarındaki tanenler kırmızı şaraba beyaz şaraptakinden daha fazla keskinlik veriyor. 

Basit bir işlem sayılan şarap yapımı alkol fermantasyonu ile başlar. Şeker ve maya gerektirir. Fermantasyon esnasında mayalar, yalnızca şekeri alkole dönüştürmekle kalmaz, şarabın aromasına katkıda bulunan ester ve bileşikleri üretirler. Fermantasyon sırasında üzümün kabuklarındaki tat ve renk maddeleri de şıraya geçer. Sonuç olarak elde edilen sıvı içersinde %14-15 alkol, %80 su, %4-5 diğer maddeler bulunur.
Bağlarda ve üretim tesislerinde üzümle doğal biçimde birlikte yaşayan mikro organizmalara maya deniyor. Mayalar yaşayabilmek için üzüm şırasındaki şekerle besleniyor. Böylece fermantasyon(mayalanma) yoluyla alkole ve karbondioksit gazına dönüştürür.

Fermantasyonda 2 tür mayalanma kullanılıyor
 1. Bağdan toplanan üzümlerin dış tabakasındaki yabanıl mayalarla
 2.  Ayrıca üretilmiş şarap mayasını şıraya ekleme yoluyla başlatılan fermantasyon

Alınacak verimde esas; üzümün çeşidi, yetiştirme koşulları, uygulanan budama şekli ve yapılmak istenen şarap türüne göre değişken.

Bir şişe (75cl) şarap için ortalama ölçüt;  1 kg üzüm = 1 şişe şarap

Adadaki bağların konumları 
Ünlü Ayazma Plajı da hemen sol altta, şemsiyelerin bulunduğu kısımda...





* * *
Ayazma Plajı'nda yorgunluk attıktan sonra sıra geldi sembolik de olsa Bağbozumu Şenliklerine katılmaya...

Evet, festival kapsamında Bozcaadalı şarap üreticilerinin kendi bağlarında düzenledikleri sembolik bağbozumları var. Adaya gelen ziyaretçiler bağ işçileriyle birlikte eğlenceli bir şekilde traktörlere binip üzüm toplamak için bağlara gidiyor.




Bozcaada'nın Ünlü Çavuş Üzümü 
Fransa İmparatoriçesi Eugenie, Padişah Abdülaziz'in misafiri olarak geldiği İstanbul'da kendisine ikram edilen üzümü çok beğenip ismini sorar. Ve der ki: "Bu yediğim, üzümlerin generali olmalı. Siz buna neden böyle düşük bir rütbe verdiniz?"  

Doğabilimci Rus Prensi Pierre Çihaçef'in de ''Avrupa'nın en değerli türleri bile Çavuş'a yetişemez'' diyerek hayran kaldığı bu eşsiz üzüm ne yazık ki bazı nedenlerden dolayı kaybolmaya yüz tutmak üzere. 
(Necati İnceoğlu-Bozcaada Bağ Rehberi'nden)

*   *   *









Bağbozumuna katılamayanlar üzülmesin sakın. Adanın dört bir yanında bol miktarda leziz üzüm satılıyor.😊😋

*   *   *

Bozcaada'nın (Tenedos) Efsanesi  
 Denizler tanrısı Poseidon’un  oğullarından biri olan Kyknos, Lapseki bölgesinde bir Miletos kolonisi olan Kolonai’nin kralıymış. İsmi Tenes olan bir oğlu varmış. Kral Kyknos, eşi ölünce yeniden evlenmiş. Ancak, Tenes'i istemeyen üvey anne Philomene, ona iftira atmış ve yalancı tanık olarak da bir kavalcı bulmuş. Bu iftiraya inanan Kyknos oğlunu bir sandığa kilitleyip denize attırmış. Sandıktaki Tenes dedesi Poseidon yardımıyla boğazdan geçmiş ve Leukophrys kıyılarına ulaşmış. Ada halkı Tenes’i kral yapmış ve adanın adını ''Tenes’in adası'' anlamında “Tenedos” olarak değiştirmiş. Kral Kyknos kısa bir zaman sonra oğluna iftira atıldığını anlamış ve hatasını telafi etmek üzere gemileriyle Tenedos'a gelmiş. Limana yanaşan gemilerin babasına ait olduğunu anlayan Tenes, balta ile gemilerin halatlarını kesmiş. 
 
Biriyle görüşmek istemedikleri zaman Yunanlıların hâlâ bu hikâyeden kaynaklı “Tenes’in baltası ile kesmek” deyimini kullandıkları söylenir.



Kaynaklar:
https://www.vinetowinecircle.com/en/terroir-2/the-influence-of-soil-on-wine-quality/
https://www.uplifers.com/in-vino-veritas-toprak-uzum-ve-sarap-uzerine/
http://www.insideiwm.com/2010/05/05/bad-soil-good-grapes/
https://dergipark.org.tr/en/download/issue-file/3033

11 yorum:

  1. Ne emek, ne çok bilgi...harika bir Bozcaada rehberi olmuş. Üstelik ziyaretinin Bağbozumu Şenlikleri'ne denk gelmesi çok da güzel olmuş. Bozcaada'nın ünlü çavuş üzümünü biliyorum. Gönen pazarında olurdu ve rahmetli anneannem harika şıralar yapardı. Tenedos efsanesi ne ilginçmiş. "Tenes'in baltası ile kesmek" Bu sözü yazdım aklıma. Hiç unutmam artık. Ellerine, emeklerine sağlık Zeugmacığım. Yine birçok bilgi edindim. Blog dünyasını seviyorum. Özlüyorum da...tabi ki üç-beş dost kalemi :)) fazla kalabalığa gelemiyorum artık ;) az-öz kalemler yeterlidir benim için. Özellikle resim işleri tüm zamanımı alırken ve tabi ki sevsem de bu kadar uzun saatler ve günlerce karantinada dört duvar arasında kalınca bana da daral geldiği oluyor. Demem o ki, çok iyi geldi sayfan :)) Teşekkür ederim. Ellerine, emeklerine sağlık canım. İyi bayramlar diliyorum Zeugmacığım. Sağlıkla, esenlikle ve sevgiyle kal.💝

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu ziyaret 2018 yılında gerçekleşti Esinciğim. Bozcaada'ya epeyce gittim ama Bağbozumu Şenlikleri'ni görmek için o yıl özellikle o tarih tercih sebebiydi. Yalnız çok sıcak geçen bir yazdan sonra bağlarda üzümler her zamankinden erken olgunlaşmış. Birazcık son demlerine rastlamışız; ama olsun, yine de çok keyifliydi. Bozcaada'da şarapçılık her daim çok ilgimi çekmiştir. Aklıma gelen ne varsa öğrendim en sonunda:) Çavuş üzümü ne kadar lezzetli değil mi? Bozcaada'ya ne zaman gitsek Çavuş ve siyah olan üzümlerden illaki alıp doğru çay bahçesine gider, poşetiyle beraber iyice yıkayıp doya doya yemeyi çok severiz. Anneannenin eline sağlık, nur içinde yatsın. Şıra nasıl yapılır bilmiyorum ama. ''Tenes'in baltası ile kesmek'' deyimini ben duymadan önce de uyguluyormuşum zaten. O balta bende de var kesin:))) Çok güzel bir deyişmiş sahi.😉
      Esinciğim sen o olağanüstü resimlerine devam et lütfen. Hem iyi geliyor, hem ortaya harikulade tablolar çıkıyor, inanılmaz güzel yapıyorsun. Arada mola vermek hepimiz için gerek, çok iyi yaptın. Zarif ziyaretin ve kıymetli sözlerin için çok teşekkür ederim. Sen de sağlıkla, keyifle, huzurla kal. Sevgilerimle 💐😊💖

      Sil
  2. Bir kez günübirlik gittiğim bir ada. Bayılmıştım sokaklarına.Biz gittiğimizde şarap tadımı yaptırmadılar, aklım kalmadı değil. Şöyle kaliteli güzel bir şarap içmeyeli epey oldu.
    Güzel bir bilgilendirme ve özletme yazısı olmuş:)Teşekkürler, iyi bayramlar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Biz de hep günübirlik gittik. Hatta asıl bağbozumu şenliklerini göremedik çünkü feribot dönüş saati 19:00'daydı. Ama pandemi bittiğinde şöyle güzel bir pansiyonda kalmak istiyorum artık. Şarap tadımları yasaklanmış diye biliyorum. Bir dahaki gidişinize telafi etmeniz dileğiyle o zaman:) Ben teşekkür ederim.🙏

      Sil
  3. bira sektöründe çalışmış biri olarak bu yazılanlar hiç yabancı gelmedi bana:)) fermantasyon filan eski yıllara gittim. Hayırlı bayramlar,

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ah, evet yazılarından biliyorum . Nostalji oldu bu yazı biraz o halde. Teşekkürler, iyi bayramlar.

      Sil
  4. Bir yazı ancak bu kadar mutluluk verici olabilir. Net. Bunun şarapla ilgili oluşumla bir alakası olmadığının altını özellikle çizmek isterim. Hiç anlamaz toy bir çocuk tadıyla okudum ki bu ruh hali bile bilinçli bir seçim değildi. İlk cümleden itibaren toy çocuğun ilk kez meraklanıp şarap hakkında ne bulursa okuduğu, yanıtlar aradığı bir tattaydı. Elbette fotoğraflar okumayı bir seyahate çevirmişlerdi, anlatımla birlikte... Uzun zamandır, bir Çanakkale hayalim var, bir de Kula'da bir bağda konaklama isteği ki o pandemiye mağlup olmuştu. Şimdi ikisi bir arada şeklini aldı plan. Çavuş üzümü belki de adını ilk öğrendiğim üzüm, pazar alışverişlerini babannem yapardı, ve ben neredeyse bebeydim adını duyduğumda, çünkü pazar dönüşü onu almışsa ifade edişinden anlardım kıymetini, ilk bildiğim üzüm adı olmuştu kendisi... Sonra daha önce de bahsettiğim gibi dede-baba memleketinin bir üzüm cenneti olduğunu fark etmiştim, toprağı tam sizin tariflediğiniz gibiydi:) Bir de yazı boyunca şu yetişkin bilmişi hiç dahil etmedim okumaya, o bilgisiz ama meraklı çocuk olarak okumak olağanüstü keyif verdi:)

    Ne diyeyim, yüreğinize ve kaleminize sağlık, bayramda bir yazı ancak bu kadar bayram keyfiyle okunabilirdi...

    Hâlâ sıcacık gülümsüyorum:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Asıl bir yorum ancak bu kadar mutluluk verici olabilir. Bu da çok net. İnanın ben de bir bayram keyfiyle ve gülümseyerek okudum yazdığınız her bir kelimeyi. O meraklı çocuk sayesinde nasıl da mutlu oldum. Demek ki çocukluk anılarınıza da dönmüşsünüz bir süreliğine. Çok teşekkür ederim.😊🙏🙏
      Sevgili babaannenizin üzümle ilgili anıları, kış için hazırladığı sandık ve sizlere yaşattığı şölen çok ilgimi çekmişti. Demek Çavuş üzümü oralarda da var. Ben de sadece Bozcaada'ya mahsus zannediyordum. Toprak oralarda da benim tariflediğim gibiyse kesin o da çok lezizdir. O cevizli sucuklardaki lezzetin sırrı şimdi anlaşıldı. Toprak-üzüm bağlantısı hayatın içinde gizli kalmış bir gerçek gibi değil mi? Apaçık ortada ama farketmiyor insan, öğrenince epey şaşırıyor. Alttaki linklerdeki makalelerden birindeki başlık ''Kötü Toprak İyi Üzüm'' mesela. Ne kadar ilginç.
      Pandemiye yenik düşen hayaller hep var. Beklemedeyiz bir an önce bitmesini. Umarım bağda konaklama hayaliniz Bozcaada dahilinde gerçek olur sizin de. Eminim ki çok hoşunuza gidecek. Heredot'un ''Tanrı, insanların uzun ömürlü olmaları için Bozcaada’yı yaratmış'' sözü boşuna değil.

      Değerli ziyaretiniz ve zarif sözleriniz için tekrar teşekkür ederim. Sizin de yüreğinize ve kaleminize sağlık. 😍🙋🙏

      Sil
  5. Görseller eşliğinde hem Bozcaada'yı hem de şarap üretimini, üzümün geçtiği süreçleri ne kadar güzel anlatmışsınız:-) Buradan özel şarap siparişi veren bir sürü insan tanıyorum.

    2010 yılı Nisan ayında Bozcaada'ya ayak basmaya çok yaklaşmıştım. Tamamen spontane gelişen bir ziyaret olacaktı ama hava şartları müsaade etmemişti ne yazık ki:-(( Sonra bir daha denemedim ama eşimin çok merak ettiği bir yer, listemizde:-)) Ziyareti özellikle festivale denk getirmek daha keyifli olacaktır. Tabi korona sonrası sanki daha mantıklı:-) Kaleminize sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim. Anlatırken adayı ne kadar özlediğimi de farkettim. Siz de okurken anılarınıza dönmüşsünüz. Aradan 10 yıldan fazla geçmiş. Adaya yolculuklarda hava şartları önemli maalesef. Eşiniz boşuna merak etmiyor. Bence de gitmişken Bağbozumu tarihlerinde gidin ama günübirlik olmasın. En az 1 gece kalmalısınız. Çünkü festival geceleri renkli geçiyormuş. Ziyaretiniz için çok teşekkürler, selamlar...🙏

      Sil
  6. Ausecim, çok teşekkürler. Kaç zamandır hiçbir yere gidemedik, evlerdeyiz sürekli. Demek ki yazdıkça yazasım gelmiş, yazarken de gözümde tütmüş. Tam ''Belli mi olur, hayalinizdeki karavana atlayıp belki bir yaz orada kamp yapabilirsiniz'' diyecektim; ama sanırım kamp yasağı vardı. Arabanıza atlayıp gidersiniz:) Şaraplarla ilgili bilginin birçoğunu ve Tenedos efsanesini ben de yeni öğrendim Ausecim. Bu kadar beğendiğin için çok çok teşekkür ederim canım. Sevgilerimle💐💐💖💖

    YanıtlaSil