Son dönem çektiğim farklı karelerle anı olarak bloga not düşme anlamındaki ve ''oradan-buradan-şuradan'' etiketli kısa yazılara devam o halde...
Efendim, dün akşam üzeri 15 gün kadar uzak kaldığım ve oldukça kalabalıklaşmış olan şehrin kordonunda seyran ederken yerli-yabancı hayli turist kafilesi vardı.
Aşıları tamamlanmış, açık havada bile maske - mesafe kuralını asla bozmamış biri olarak kenardan kenardan yürüyüp denizin kokusunu içime çekerken, çok özlediğimi farkettiğim bu şehrin marina kısmından bir fotoğrafını almak istedim. Bir de baktım kadrajda bir turist! Saç modeli de o kadar ilginç ki.
Gülümseyerek ve saniyeler içinde şöyle düşündüm: Demek ki kısmeti bu fotoğrafta yer almak. Bana da kamerayı hiç oynatmadan deklanşöre basmak düşer. Sonuçtan çok memnun kaldım açıkçası:)
Burası Osmanlı ve Çanakkale savaşları dönemine tanıklık etmiş tam teşekküllü bir muharebe hastanesi olan Tarihi Merkez Hastanesi'nin ana giriş kısmı. Ne zaman önünden geçsem kulaklarımda hep bombalanma efektleri...
Bu evi gördüğümde gözlerime inanamadım. Sol tarafta Atatürk'ün Gençliğe Hitabı, sağ tarafta İstiklal Marşımız, ortada bayrağımız ve Atamız. Ev sahiplerine benden kocaman bir kalp...💖
Ağaçlık alanlarda dikkat çeken, mevsimin ''meyveleri olgunlaşma yoluna girmek üzere olan'' iki ağacı gelsin: Birincisi hünnap
İkincisi de çok çok sevdiğim Trabzon hurması 😋
Hatıra fotoğrafı çektirme merkezi diyebileceğim Brad Pitt'in Troia filminde kullanılmış Troya Atı. Dün etrafında boşluk oluşmuş nadir anlardan birinde çektim. Genelde Japonlar oluyordu başında; ama bu yıl henüz yoklar.
Bu dondurmanın önüme geldiği an tarihi bir an benim için. Çünkü pandeminin başından beri ilk kez dışarıda bir şey yemeye karar verdim. Tercihim dondurmadan yanaydı; ama maalesef damak tadım eskisi gibi değildi. O eski enfes tadı yakalayamadım:(
Aynalı Çarşı'da gezen turistler
Ben henüz pandemide yurtdışı seyahati yapan bir tanıdığa rastlamadım. Acele etmeye hiç gerek yok aslında. Anlamak zor.
İşletme sahipleri ellerinden geldiğince dikkat çekmeye çalışıyorlar. Onca zaman sonra para kazanmaya başladılar tabii. Haklılar...
Hotel Des Entranges / Yabancılar Oteli
Binası XIV. yüzyılda inşa edilmiş ve Fransızlar tarafından işletilmiş olan şehrin ilk ve en eski oteli. Schliemann Troia kazıları esnasında kalmış. Troya'dan esintiler taşıyan, özellikle ticaret yapan yabancılar tarafından kullanılmış dizaynı muhteşem bir otel.
Ünlü Mor Salkımlı Yalı Hanı
İnşası 1900'lü yıllar öncesine dayanan bu han, yolu Çanakkale’den geçen pek çok yolcuyu 1970'li yıllara kadar ağırlamış. Bugün odaları kafeterya, sanat atölyesi, sergi, kitapçı benzeri hizmetler veriyor. Çok keyifli ve huzurlu bir mekân. En çok da nisan-mayıs aylarında, tamamen mor salkımlarla kaplandığında kendinizi bir masal dünyasında hissetmeniz kaçınılmaz.
Muharrem ayından iki gün önce yaptığımı öğrendiğim ve nar vb. bulamamaktan gün kurusu kayısı ile süslemek zorunda kaldığım bu yılki aşurem. Bir kez daha yapacağım mecburen...
Aşureyi yine her zamanki tarife sadık kalarak yaptım. Yalnızca içinde bu kez incir yok, karanfil var. Misafirlerim bayıldılar. Yapmak isteyenler ''aşure'' etiketini tıklarsa o ünlü ve asla yanıltmayan tarifime ulaşır. Şiddetle öneririm.
Son olarak da bu iki fotoğraf aşılarımın tamamlandığı günden hatıra kalsın. Aşıyı olup 15 dakika bekletilme anlarından. İmzaladığımız onam belgesindeki maddeleri hatırlamak isteyenler fotoğrafı tıklayabilir.
Bir ''oradan-buradan-şuradan'' etiketli yazı daha burada sona erdi.
Kalın sağlıkla...