Geçecek elbette; ama pandemiden sonra gelince süreç bu kez biraz uzun görünüyor. Sismik salınımlar da devam ediyor bir yandan. Sanırım artık sismofobik insanlar olduk. Özellikle de deprem tehlikesi yaşayan bölgelerdeysek.
Sismofobinin Üstesinden Gelmek
Deprem haberleri ve görüntülerinden bir müddet uzak kalıp onun yerine kendini depremler hakkında eğitmek sismofobiyi yenmenin en iyi yollarından biri. Aşırıya kaçmadan evimizi ve ailemizi korumanın yollarını belirleyebiliriz. Bu, bir yangın söndürücüyü hazır hale getirmek, deprem senaryosuyla bir kaçış planı ve uygulaması yapmak veya el altında bulunacak bir ilk yardım çantası hazırlamak olabilir. Aşırı kaygı durumlarında ilaç son çare olarak reçete edilmeli. Derin nefes alma ve 10 dakikalık günlük meditasyon gibi kendi kendine yardım teknikleri de kaygı ataklarıyla başa çıkmaya yardımcı olacaktır.
2008'de Çin'de yaşanan 7.9 büyüklüğündeki Büyük Siçuan Depremi ile benzerlikler gösteriyoruz sanki. 19 km derinlikte meydana gelen deprem 240 km'den fazla uzunluktaki fay hattını kırmış, 1.500-1.700 km uzaklığa; Pekin, Şangay, Tayland ve Vietnam'a kadar hissedilmişti. Sonuç: 87,587 ölü, 374,643 yaralı, 18,392 kayıp.
Doğal afet ve travma çalışmalarında önemli ilerlemeler kaydedilmiş durumda. Çin'deki depremden sonra bilim adamları, orada hayatta kalanların yaklaşık %20'sinin Travma Sonrası Stres Bozukluğu ile başvurduğunu belirlemiş. 2013 yılında Yeni Zelanda'da yapılan bir araştırma, Christchurch depreminden sağ kurtulanların, sarsıntılar yatıştıktan çok sonra kötü karar verme ve kazaları artırmaya yol açan bilişsel bozukluk yaşadıkları tespit edilmiş. Fukuşima depremi ve ardından gelen nükleer felaketten bir yıldan fazla bir süre sonra, bölge sakinlerinin en az yarısı Travma Sonrası Stres Bozukluğu ile başvurmuş ve üçte ikisi genellikle depresyonla ilişkili semptomlar göstermiş. Oklahama'da yaşayan insanlar ise deprem olayında güvenliklerinin ekonomik fırsatlar uğruna feda edildiği hissi yaşadıklarını, kendilerini en çok korkutan şeyin sadece büyük bir deprem tehdidi değil, aynı zamanda bu depremin neredeyse tamamen önlenebilir olması gerçeğinden korktuklarını söylemişler. Benim korkumla birebir örtüşen işte bu sonuncusu.
Bizler kendimizi güvende hissediyor muyuz?
Meteorolojiden hidrolojiye farklı alanlarda çalışan bilim insanları, insan kaynaklı felaketlerin artmakta olduğunu sürekli tekrar ediyor. Bu felaketleri öngörerek fiziki altyapımızı güçlendirmemiz gerekiyor. Kişisel (ruhsal) yapımızı da koruyarak elbette. Birçoğu için yapılması en zor yatırım bu belki de.
9 şiddetindeki deprem anında Japonya'daki gökdelenlerde gözlenen salınım. Binanın temeline uygulanan deprem izolatörleri sayesinde yapı ile bina arasındaki sarsıntının yoğunluğu %90 oranında kesiliyor ve yıkıcı hasar oluşmuyor.
Titizliğe, insan hayatına verilen öneme, yeni yapılmış bir binanın yaratılan 9 büyüklüğünde bir depreme karşı dayanıklılık testine bakar mısınız?
GELELİM NETİCEYE
Sadece İstanbul'da değil tüm ülkede yapılması gereken öncelikli çalışma; mevcut yapılara sismik izolatör uygulamak gerektiği ve bir an önce can güvenliği sağlanması.
Zemin etüdü uygunluğu ve izolatör kullanımı devlet tarafından kesinlikle zorunlu hale getirilmelidir.
ÜLKEMİZDEKİ DEPREMLERİN NEDENİ İLE BİTİRELİM
👇
Jeoloji profesörü Douwe van Hinsbergen tarafından Twitter'da paylaşılan bu animasyon, Anadolu'nun son 10 milyon yılda Arabistan levhası tarafından batıya doğru nasıl itildiğini gösteriyor. Hinsbergen bu durumun Kuzey ve Doğu Anadolu fayları boyunca barındırılarak büyük depremlere neden olacağını ifade etmişti.
İtalya Ulusal Jeofizik ve Volkanoloji Enstitüsü (INGV) Başkanı Carlo Doglioni ise Kahramanmaraş merkezli depremlerin, Anadolu yarımadasını 3 metre batı yönünde kaydırdığını açıklamıştı.