24/02/2023

Biraz Kendine Gelmek

Depreme odaklandığım yazılara biraz mola vermek gerektiğine inandım. Ara ara girdiğim acemi flanöz hallerime geri dönüp mümkün olduğunca fotoğraf çekmeye çalıştım bu yazı için. Sadece telefonla çektim. Biraz olsun havamız değişmeli.

Aksi takdirde ve gitgide hem ruh hem beden sağlığı törpülenmeye başlıyor insanın. Hissediliyor bu. Gayret göstermeden olmuyor bazı şeyler. Kaç gündür girdiğimiz ruh hallerimiz, korku ve endişelerimiz, geleceğe güvenle bakamamak gibi kötü duygulardan arınmak gayret gerektiriyor gerçekten. 

Geçmiş olsun Türkiyem dilekleri ruhumun derinlerine işliyor gördükçe. Her seferinde hem de. Üzerimizi kaplayan bu karanlık günlerden en kısa zamanda kurtulmaya çalışmak, yeniden ve olması gerektiği gibi yapılanmaya başlamak gerek. Yaşananlar neyin nasıl yapılması gerektiğini bir korku filmi izler gibi gösterdi hepimize. Umarım aynı yanlışlar bir daha tekrarlanmaz. Geçmiş olsun Türkiyem! Bir daha asla olmasın. 

Bu yılın ilk bahar çiçeğini veren badem ağacını yakaladım yine. Diğeri de şahane Çin yasemini.

Yalı Hanı'nın diğer kapısından hiç girmemiştim. Ana giriş sağ taraftaki karede görülen Fetvane Sokak'ta, diğeri hemen arka taraftaki Yalı Caddesi'nde. Her iki sokaktan da girişi bulunan hanın diğer adı ''Yolgeçen'' imiş bu yüzden. Yolgeçen hanı: İsteyen herkesin kimseden izin almadan dilediği gibi girip çıktığı, yani giren çıkanın belli olmadığı yer, anlamında bir deyim aynı zamanda.

Saat Kulesi civarına gelenler saate bakıp kendini hemen kordona atmalı ki deniz havası alıp kendine gelsin. Ruhu ve zihni bir nebze olsun temizlensin. İşe yarıyor gerçekten.

Martılarla kargalar son birkaç yıldır kanka oldular. Çinlilerse kaç zamandır yoktu ortalıkta. Korona için verdikleri tatil molası sona ermiş demek ki. Onlar kadar neşeli millet yok. Eskisi gibi şen kahkahalar atıp duruyorlar yine her yerde.  

Çay bahçelerinde oturmak için hava henüz soğuk. Kapalı ortamlardan kaçınıyorum halen; ama öğretmenevi tenha ise girip boğaza karşı bir çay içmek iyi geliyor.


Saz çalan gencin seçtiği parça da ruhsal durumunun göstergesi bence :(  

Kordondaki oteller, hoteller, cafe & barlar. Umarım dışarıdan göründüğü gibi sapasağlamdır hepsi ya da gerekli etütleri ve takviyeleri yerine getirirler.

Bu çocuklar üzgün mü bana mı öyle geldi bilemedim. Bakışları çok farklı. Belki de insanlardaki hüznü algıladıkları için halet-i ruhiyelerine yansıyordur :( 

Balıkçı tezgâhları eskisi gibi dikkatimi çekmiyor artık. İçimden balık yemek falan da gelmiyor. Genel anlamda bir iştahsızlık sorununum var bu ara.

Gözüm hep binalarda. Bundan vazgeçemiyorum. Aklımda ''Eski mi yeni mi? Sağlam mı değil mi? İki katlı olduğuna sevinemiyordur bu evin sahibi. Yan binalar tehlike yaratıyor...'' gibi binbir çeşit soru oluşuyor istemsizce. 

Hünnap ağacının toplanmamış meyveleriyle tabloya dönüştürdüğü bu eve bayılıyorum. Evde büyütmeyi bir türlü başaramadığım kumkuat fidanlarına da.

Kendinize iyi bakın. Kalın sağlıcakla...