Kahvaltıyı sevmeyen var mıdır? Özellikle hafta sonlarında vaktimiz çok ve işe yetişme derdimiz yok ise ailece oturup da tadını çıkara çıkara yapılan bol çeşitli bir kahvaltıya kim ''Hayır'' diyebilir ?
Kızarmış ekmekler, tereyağlar, ballar, çeşit çeşit peynir, zeytin, haşlanmış yumurta, sucuk, omlet, börekler, reçeller, marmelatlar gibi sayısını daha da artıracağımız çeşitlerle masayı donatıp şöyle mis gibi bir çayla birlikte ve zevkle kahvaltı etmek gibisi var mıdır? Yoktur...
Şimdi sıkı durun o zaman. Yukarıda gördüğünüz tabaktaki yiyecekler bir öğlen ya da akşam yemeği değil. Bu tabak İngilizlerin bayıla bayıla yedikleri bir kahvaltı tabağı. İçindekileri yanlış görmüyorsunuz. Kuru fasulye İngilizlerin kahvaltıda en çok tercih ettikleri şey. Yanında vazgeçemedikleri ise kızartılmış domuz eti. Patates püresi ya da kızartması, yine kızartılmış mantar kahvaltıda sürekli yedikleri, en sevdikleri şey. İngiliz kahvaltısının en vazgeçilmez elemanı ise ''bacon'' yani domuz pastırması ve domuz etinden yapılmış sosis.
Böyle bir kahvaltı ülkemizdeki 5 yıldızlı otellerde İngilizlere mahsus olarak servis ediliyor. Çünkü kahvaltıda başka bir şey yiyemiyorlar, damak zevkleri bu şekilde gelişmiş.
Zeytin ve peynirle yapılacak bir kahvaltıdan bahsetmeniz bir İngilizi güldürmeye yetiyor. Özellikle kahvaltı için peynirden bahsetmeniz midelerini bulandırıyor.
Peki ya içilen çay? Biliyorsunuz ki çay İngiltere'de çok meşhur ve İngilizlerin çayı süt ile içmeleri bir diğer konu. Eğer süt içemiyorsanız ya da çayı sütle içmek size tuhaf geliyorsa, örneğin bir kafeye gittiğinizde çayı sütsüz istediğinizi mutlaka belirtmek zorundasınız. Çünkü bunu yapmamışsanız çayınız direkt sütlü olarak geliyor.
Üniversitelerarası Erasmus Programları ile İngiltere'ye giden Türk öğrencilerin yaşadığı sıkıntıları, çektikleri mağduriyetleri dinleseniz inanamazsınız.
Örnek mi? İngiliz kızlarla aynı yurtta kalıp aynı mutfağı paylaşan kız öğrencilerimizi düşünün. Kahvaltı hazırlamak için girdikleri mutfakta sabahın köründe tavalarda kızaran domuz etleri ve çıkardığı kokuları düşünün bir de. Onların tabağa alınıp yine yanında kuru fasulye ile bayıla bayıla karşılarında yenmesi, üstelik bunun her sabah tekrarlanması, Türkiye 'de alışıp sevdikleri hiçbir yiyeceği İngiltere'de bulamamaları, ülke genelinde sadece dondurulmuş ve kızartılmış yiyecek olması, tek bir incirin bile Türk parası ile 2 YTL'ye yakın satılmakta olduğu...
Bu şekilde devam eden daha bir sürü inanılmaz örnek...
Sonuç olarak; İngiltere'de Erasmus demek onlar için başta kahvaltı olmak üzere vatanlarının kıymetini her yönden bilmelerine yarayan bir program demek aynı zamanda...