Hayatımızda iz bırakmış şarkılar vardır hani.
Dinlerken içimizde tuhaf bir sızı başlar ve gitgide büyüyerek o izlerin yer aldığı günlere doğru sürükler bizi.
Benim de böyle bir şarkım var...
Sözlerini Sabahatttin Ali'nin ''Anadolu'nun Alcatraz'ı'' tabiriyle ünlenmiş Sinop Cezaevi'nde yatarken yazdığı ve beni kilometrelerce uzaklara, mesleğimin ilk günlerine alıp götüren...
Okula giderken her gün önünden geçerdim bu cezaevinin. Oradan her geçişimde bu şarkı tınılarıyla birlikte kulaklarımda yankılanır, Sabahattin Ali'yi sanki o an oradaymış gibi hisseder, bunu her seferinde yaşardım.
Bu esnada onu izbe bir hücrede, orada yatmayı hiç haketmeyen, acılar içinde bir imge olarak gözümün önüne getirir, neler çektiğini, sevdiklerini kim bilir nasıl özlediğini düşünürdüm içim sızlayarak... Onun da Almanca öğretmeni oluşu aklımdan hiç çıkmaz, şarkının sözleri hem bu yüzden, hem sevdiklerimden çok uzakta olmam nedeniyle kendimle ilgili de hüzne sokardı beni. Yaşadığım duygular ve kendiliğinden gelişen bu empati özellikle kışın, Karadeniz'in ürkütücü ''deli dalgaları'' cezaevinin duvarlarını ''yalarken'' kötü yapardı ruh halimi.
Böyle bir üstadı hücrelerinin altında denizin göründüğü ızgaralar bulunan karanlık bir cezaevine atıp cezalandırmak isteyenler orada dökülen bu dizelerin sonsuza dek yaşayacağını akıllarına getirmişler miydi?
''Dışarda deli dalgalar / Gelip duvarları yalar, / Seni bu sesler oyalar, / Aldırma gönül, aldırma…''
Ölmeden on beş yıl önce yazdığı ''İstek'' adlı şiirinde;
''Görünmez kollar boynumda, / Yarin hayali koynumda, /
Sıcak bir kurşun beynimde, / Bir ağaç dibinde yatsam...'' derken;
Ve yine şarkı yapılmış olan ''Benim Meskenim Dağlardır'' şiirinde kendi sonunu görmüştü sanki.
Bir ormanda öldürüldü, cesedi bulunamadı.
Ve ne yazık ki mezarı yoktur...
Dinlerken içimizde tuhaf bir sızı başlar ve gitgide büyüyerek o izlerin yer aldığı günlere doğru sürükler bizi.
Benim de böyle bir şarkım var...
Sözlerini Sabahatttin Ali'nin ''Anadolu'nun Alcatraz'ı'' tabiriyle ünlenmiş Sinop Cezaevi'nde yatarken yazdığı ve beni kilometrelerce uzaklara, mesleğimin ilk günlerine alıp götüren...
Okula giderken her gün önünden geçerdim bu cezaevinin. Oradan her geçişimde bu şarkı tınılarıyla birlikte kulaklarımda yankılanır, Sabahattin Ali'yi sanki o an oradaymış gibi hisseder, bunu her seferinde yaşardım.
Bu esnada onu izbe bir hücrede, orada yatmayı hiç haketmeyen, acılar içinde bir imge olarak gözümün önüne getirir, neler çektiğini, sevdiklerini kim bilir nasıl özlediğini düşünürdüm içim sızlayarak... Onun da Almanca öğretmeni oluşu aklımdan hiç çıkmaz, şarkının sözleri hem bu yüzden, hem sevdiklerimden çok uzakta olmam nedeniyle kendimle ilgili de hüzne sokardı beni. Yaşadığım duygular ve kendiliğinden gelişen bu empati özellikle kışın, Karadeniz'in ürkütücü ''deli dalgaları'' cezaevinin duvarlarını ''yalarken'' kötü yapardı ruh halimi.
Böyle bir üstadı hücrelerinin altında denizin göründüğü ızgaralar bulunan karanlık bir cezaevine atıp cezalandırmak isteyenler orada dökülen bu dizelerin sonsuza dek yaşayacağını akıllarına getirmişler miydi?
Ölmeden on beş yıl önce yazdığı ''İstek'' adlı şiirinde;
''Görünmez kollar boynumda, / Yarin hayali koynumda, /
Sıcak bir kurşun beynimde, / Bir ağaç dibinde yatsam...'' derken;
Ve yine şarkı yapılmış olan ''Benim Meskenim Dağlardır'' şiirinde kendi sonunu görmüştü sanki.
Bir ormanda öldürüldü, cesedi bulunamadı.
Ve ne yazık ki mezarı yoktur...
Başın Öne Eğilmesin
* * *
Öğretici, duygulu güzel bir paylaşım.
YanıtlaSilTeşekkürler.
Güzel şiirler hep güzel bestelenmiştir, düşünün bakın, öyledir
YanıtlaSilSabahattin Ali'nin, Sinop cezaevinde yattığını ve orada, hala dinlerken içimizi titreten topluma malolmuş şarkılar haline getirilen, şiirler yazdığını biliyordum da cesedinin bulunamadığını bilmiyordum. ne acı:(
YanıtlaSilLEYLİM LEY
Döndüm daldan düşen kuru yaprağa
Seher yeli dağıt beni kır beni
Götür tozlarımı burdan uzağa
Yarin çıplak ayağına sür beni
Aldım sazı çıkmış gurbet görmeye
Dönüp yare geldim yüzüm sürmeye
Ne lüzum var şuna buna sormaya
Senden ayrı ne hal oldum gör beni
Ayın şavkı vurur sazım üstüne
Söz söyleyen yoktur sözüm üztüne
Gel ey hilal kaşlım dizim üstüne
Ay bir yandan sen bir yandan sar beni
Yedi yıldır uğradım yurduma
Dert ortağı aramadım derdime
Geleceksen bir gün düşüp ardıma
Kula değil yüreğine sor beni
Sabahattin Ali
Sevgiler canım
Bir gezi nedeniyle Sinop'a gidip cezaevini ziyaret ettiğimizde benim de dudaklarımda hep bu şarkı vardı. İnsanın nasıl da içini acıtıyor...
YanıtlaSilÇok sevdiğim bu parçayı bir kez daha dinlerken yazdıklarını ben de yaşıyor gibiydim.
YanıtlaSil''Bir şarkı bu kadar etkili olabilir insan hayatında'' diyor ve Sabahattin Ali gibi bir şair ve yazarı şükranla anıyorum.
Paylaştığın için teşekkürler sevgili Zeugma...
Kimseye dokunmamış, şiddet veya isyankar tavır göstermemiş nice şahsiyetler, bir hiç uğruna ortadan kaldırılmıştır. Ortada düşünülmesi gereken çok şey var. Yaşamın bize adil davranmadığı gibi söylemlerin doğru olmadığı gibi, bizim yaşama karşı ne kadar adil olduğumuz sorgulanması gerken bir konudur.
YanıtlaSilDuygulu, samimi ve bilgi dolu bu yazı için teşekkürler Zeugmacım.
hüzünlü de olsa sımsıcak bir paylaşım olmuş zeugma'cım. sayende çok sevdiğim bir yazısını anımsadım yeniden, bulup ekleyeyim ben de :)
YanıtlaSilSevgili Zeugma,sabah sabah nerelere götürdün beni bir bilsen...Sabahattin Ali, Türk yazınının, bin bir türlü çileden geçmiş soylu yazarlarından biridir.Yaşam öyküsü başlı başına bir dram.Bu şarkıdaki çığlıklar,dışardaki deli dalgaları aşarak günümüze kadar geldi.Maalesef mezarı bilinmiyor ama,kitapkarı ,şiirleri,şarkılara dönüşmüş dizeleri,hepsi birer mezar taşı Sabahattin Ali'nin.
YanıtlaSil"Göklerde kartal gibiydim/ Kanatlarımdan vuruldum/ Mor çiçekli dal gibiydim/ Bahar vaktinde kırıldım"
Sevgiyle...
Sevgili Zeugma,
YanıtlaSilSabahattin Ali'yi "Kaçıyordu, vurduk!" iftirasıyla öldürenler kimdi? Bilen var mı?
Onlar tarihin kanlı sayfalarında çürüyüp yok oldular. Sabahattin Ali yaşıyor, yaşayacak...
Benim de içimi titretiyor şiirleri, kitapları...
"Aldırma gönül aldırma!" desek de, gerçekler yaşıyor yaşayacak bilsek de "Bu acılar neden yaşanıyor?" sorusu acıtıyor içimizi.
Yüreğine sağlık. Sevgilerimle...
Aydınlarımız, değerlerimiz, üstadlarımız, büyüklerimiz, abilerimiz, ablalarımız hep yerlerinden yurtlarından uzakta öldüler. Eserleri hala yaşıyor olabilir ama ne olurdu kendileri de yaşıyor olsaydı? Ya da ne olurdu kendi vatanlarında, topraklarında ölselerdi. Mezarlarının yeri bilinmeyen, hatta mezarı bile olmayanlar var.
YanıtlaSilBu yapanların yüreği hiç sızlamadı mı diyoruz. Sızlasa ne olur ki?
Bunu yapanların hepsinin bir mezarı var ve yerlerini de herkes biliyor. Adalet bunun neresinde?
ummm seyyyy bende bi ödül var seni bekleyen .)
YanıtlaSilsevgiler & mutlu yıllarrr tebessumler sana .)
Seviyorum ben burada yazanida, yazilanida:)) Yeni yilin kutlu, mutlu, saglikli, bol sevgili ve bol gülücüklü olsun Zeugmam:))
YanıtlaSilHaa unutmadan söyleyeyim, sarkinin hikayesini bilmiyordum, yine bir seyler ögrenmis olarak gidiyorum buralardan:)) Bu sarkiyida Edip Akbayramin sesinden dinlemeyi cok severim:))
Öptüm en kocamanindan:)
Canımın içi Zeugmam;
YanıtlaSilSabahattin Ali gerçekten ülkemizin en değerli şair ve yazarlarından biri idi. Ancak, döneminde kendisinin değeri yeteri kadar bilinemedi. Bunda belki de dönemin şartlarının da payı olabilir. Çünkü, ilk tutuklanması, şu dizeleriyle Atatürke hakaret ettiği gerekçesiyle olmuştur. (1932)
Hey anavatandan ayrılmayanlar
Bulanık dereler durulmuş mudur?
Dinmiş mi olukla akan o kanlar?
Büyük hedeflere varılmış mıdır?
Asarlar mı hâlâ hakka tapanı?
Mebus yaparlar mı her şaklabanı?
Köylünün elinde var mı sabanı?
Sıska öküzleri dirilmiş midir?
Cümlesi belî der Enelhak dese,
Hâlâ taparlar mı koca terese?
İsmet girmedi mi hâlâ kodese?
Kel Ali'nin boynu vurulmuş mudur?
Koca teres kafayı bir çekince
....................
İskendere bile dudak bükünce
Hicabından yerler yarılmış mıdır?
Bir yıl hüküm giydi ve Cumhuriyetin onuncu yıldönümünde çıkarılan afla hapisten çıktı. Yeniden memur olabilmesi için bağlılığını ispatlaması istendi ve 15 Ocak 1934 tarihli Varlık dergisinde "Benim Aşkım" başlıklı Atatürk'e övgü şiiri yayımlandı.
Sensin kalbim değildir, böyle göğsümde vuran,
Sensin "Ülkü" adıyla beynimde dimdik duran
Sensin çeyrek asırlık günlerimi dolduran
Seni çıkartsam ömrüm başlamadan bitiyor
Hem bunları ne çıkar anlatsam bir düziye
Hisler kambur oluyor dökülüyor yazıya
Kısacası gönlümü verdim Ulu Gazi'ye
Göğsümde şimdi yalnız onun aşkı yatıyor.
Bu şiir karşılığında da kendisine MEB Talim Terbiye Dairesi Mümeyyizliğine atandı.
Sabahattin Ali, öldürülüşüne kadar bir çok kovuşturmaya daha uğradı. Milliyeçi gruplar tarafından hedef gösterildi ve sonunda çareyi yurt dışına kaçmakta buldu. Ancak, para karşılığı anlaştığı Ali Ertekin adlı şahıs tarafından Bulgaristan sınırında öldürüldü. Cesedi ise ikibuçuk ay sonra bulundu. Sabahattin Ali'yi öldürdüğünü itiraf eden ve CHP üyesi ve Milli Emniyet mensubu olduğu iddia edilen Ali Ertekin dört yıla hüküm giydi, fakat bir kaç hafta sonra çıkan aftan yararlanarak serbest kalmıştır.
Bulgaristan’ın Eğridere (Ardino) kentinde, Sabahattin Ali’nin 100. doğum yılı kutlandı. 31 Mart 2007 günü gerçekleşen toplantıya, başta Bulgaristan Yazarlar Birliği Başkanı olmak üzere Sofya ve Bulgaristan’ın çeşitli kentlerinden Türk ve Bulgar yazarlar, şairler, okurlar ve Sabahattin Ali’nin kızı Filiz Ali katıldı. Bütün eserleri 1950’li yıllardan beri Bulgaristan’daki tüm okullarda okutulduğundan, Sabahattin Ali bu ülkede çok tanınan bir yazardır.
Kendisine bıraktığı eserler için çok teşekkür ediyorum.. Allah rahmet eylesin..
Bu değerli yazarımızı bizlere anımsattığın için çok teşekkürler canımın içi öğretmenim..
Sevgilerimle..
Sabahattin Ali ve buna benzer aydınlarımızın sanat yapıtları hep
YanıtlaSilhafızalarımızda capcanlı hatırlanacak öğretmenim.Onu öldüren
kara eller,kontrgerilla o zaman da
varmış demek.Zaten sanatçılarına sahip çıkamayan ülkeler, sanatçı değerleri öldükten çok sonra anlaşılıyor.Sağ iken,toplumun çok
ilerisinde oldukları için de ya
kominist,ya da deli gözüyle bakılıyorlar örümcek kafalılar tarafından...Öpüyor ve seviyorum :)
Sabahattin Ali'nin Deli Dalgalar'i beni de cok sarsan bir sarkidir Zeugmacim her dinleyiste...Degerini bilmeyenlere, anlayamadan oldurenlere inat, o nurlar icinde yatsin her nerdeyse, biz dinleyip ic gecirelim...hayat...
YanıtlaSilDuygulu zeugmam benim. Valla bambaşka duygulara sürükledin beni hüzne boğuldum ve bilmediğim önemli bilgileride öğrenmiş oldum çok teşekkür ederim ve beni unutmadığın için her fırsatta beni ziyaret edip güzel yorumlarda bulunduğun ayrıca teşekkür ediyorum ve öpüyorum seni birtanem
YanıtlaSilseviyorum bu şarkıyı. bir kez daha dinlemek hoşuma gitti.
YanıtlaSilAma birşeye üzüldüm üstadın mezarının olmaması bilmem etkilendim.
Sana ve Arzu Breda´ya cok tesekkürler.
YanıtlaSilHer zaman, hatta daha dün aksam, Edip Akbayram´in sesinden yüksek sesle dinledigim bir sarkinin cikis nedenini ögrenmis oldum.
Dün aksam kizimla birlikte bu sarkiyi dinlerken acaba kendisi mi yazmis dur bi bakalim derken senin bu yazini okudum. Nedense bu güne kadar hic merak etmemisim demek.Benim ayibim.
Gerci ögrenince yeniden üzüldüm. Ülke olarak degerlerimizi harcama konusunda üstümüze yok. Bir kez daha anladim.
En dandinik insanlarida imparator yapmakta birinciyiz. Bunca yildir degisen bir sey olmamis. Bravo bize.
Bende belgin gibi yeni bir bilgiyle cikiyorum buradan.
Tekrar tesekkürler
SAbahattin Ali'yi her düşündüğümde yüreğimde ince bıçak kesiği bir sızı hissederim. İçim acır,kelimelerim kaybolur,başım ağrır,isyanım içimde yanar yanar kor olur.Dizelerinde kaybolmayı istediğim yegane yazar,şair,babam,canım,yüreğim benim.Ruhu şad olsun.
YanıtlaSilNe yazık ki pek çok değerli insan haketmediği acıları sebepsizce yaşamış sonrada kahraman ilan edilmişler.Bu da ağlanası bi durum galiba.Ellerimizin içinde ezilen çiçekleri sonra anıtlaştırmak hiçbir işe yaramıyor.Goodbye Bafana filmini izlerken çok düşündüm.Onca çekilen acı başka başka insanları nasıl etkiliyor.Onca insan ne acılar yaşıyor.İnsanlar özgür bir dünyayı hakediyor.
YanıtlaSilSevgili Zeugma !
YanıtlaSilSabahattin Ali yi ben de hem çok hem de bir başka sever ve okurum. Senin mp3 çaların altına koyduklarını yazacaktım ama gelmiş yerine oturmuşlar. Sabahattin Ali nin Trakyada bir ormanda yitip gidişi Türkiye tarihinde ilk derin devlet eylemi. Niye bizim ülkemiz konuşan, düşünenleri sevemez ve nefret eder. Konuşan ve ifade eden birey de Allah ın bir tezahürü değil mi ?. Hep nefret ettim zaten bu dogma kültüründen ve onun türevlerinden. Bir de en sevdiğim fotoğrafını koymuşsun. Ellerine yüreğine sağlık...
kemdimle boğuşuyorum bugünlerde.ayağım yüzünden canım çok yanıyor ve sen nereye gittin blogumdan,nereye.nasıl üzüldüm ben şimdi...
YanıtlaSilSevgili Zeugmacım,
YanıtlaSilBen ancak bakabilme fırsatı bulabildim bloğuna! Yine çok güzel, duygu yüklü ve bilgilendirici bir yazı olmuş! Bir de yazılarını okurken, hissettiğim benzer duyguları senin de yaşamış olduğuna tanık oldum. ( Benim de ailem uzun yıllar yurt dışında Almanya'da yaşadı. Ve uzun ayrılık yılları, özlemler, içsel gel-gitlerim, vs... oldu! )
Sabahattin Ali pek çoğumuz gibi, benimde çok sevdiğim bir yazardır. Seçmiş olduğun bu parça da, Sabahattin Ali'nin mükemmel dizeleri özellikle Edip Akbayram yorumu ile başka güzel..
Bu güzel paylaşım için yürekten teşekkürler...
Sevgilerimle...
Çok güzel bir yazı olmuş, teşekkürler.
YanıtlaSilNe yazık ki, daha böyle bir çok şairimiz, ressamımız var değeri bilinmemiş, kuşkusuz Nazım başlarında geliyor bunların fakat Metin Altıok benim için çok daha ayrı bir değerdedir.
Beni hoyrat bir makasla,
Eski bir fotoğraftan oydular
Orda kaldı yanağımın yarısı
Kendini boşlukla tamamlar
Ah omuzumda bir kesik el ki
Hala durmadan kanar
M. Altıok
Zeugmam, geçmiş olsun neyin var? Bir süredir Tibet'in rahatsızlığı yüzünden pek uzun kalamadım buralarda, kaçırmışım yokluğunu... iyi misin, yardımcı olabileceğim birşey ver mı? beni haberdar et lütfen...
YanıtlaSilalizafersapci;
YanıtlaSilBen teşekkür ederim.
Decidions;
Gerçekten öyledir.İyi ki öyledir.
Çınar;
Ne yazık ki öyle olmuş.Istranca Ormanları'nda katledilmiş.Cesedi bir müddet sonra bulunmuş ama mezarının nerede olduğu bilinmiyor.
''Leylim Ley'' dinlerken beni benden alan bir şarkıdır.
Sevgiler Çınarcığım...
Leylak Dalı;
Öyle güzel bir şehirde böylesine ağır şartlarda bir cezaevi ne akıl almaz şey değil mi?
1999'da müze haline getirilmiş ve şu an dizilerin çekildiği bir yer olsa da insanın içini acıtmaktan alıkoyamıyor bence de..
Justice;
Ben de şükranla anıyorum ve teşekkür ediyorum.
Hayalbemol;
Aynen öyle.O da vatanı için özgürlük ve çağdaşlaşma isteyenlerdendi.Bu değerlerin düşleriyle yaşarken bedeli sürgünler, hapishaneler ve yine tutuklanıp katledilişle ödemek oldu :(
Ben teşekkür ederim Emrecim.
nil;
Bloguna bu konuyla ilgili eklediğin eklediğin yazı çok güzel ve etkileyiciydi :)
Teşekkürler nilciğim...
Dalgaları Aşmak;
YanıtlaSilSöylediğin gibi 40 yıllık kısacık yaşamı insanın içini dağlayan bir dram sanki.
Bahar vaktinde mor çiçekli bir dalken kırdılar onu :(
Sevgiyle...
aysema;
Yurdunu seven gerçek bir aydındı o.
Bu acılar neden mi yaşanıyor?
Çünkü her dönemde karanlık aydınlığı yok etmek, umudun sesini susturmak istemiştir.
Sevgilerimle..
mr_lonely;
Bunu yapanların mezarları var ama içinde yaptıklarının hesabını veriyorlardır bence.İlahi adaletten kaçamayacaklar.
Sabahattin Ali gibi aydınlarımızsa sonsuza kadar yüreklerde yaşayacak.
Gia;
Sana buradan bir kez daha teşekkür ediyorum.
Benden de sevgiler & mutlu yıllar sana:)
Belgin;
Çok teşekkür ederim.Ben de hem seni hem yazılarını seviyorum sevgili Belginim :)
2010 sen ve ailen için sağlık, mutluluk ve sevgiyle dolup taşmış bir yıl olsun..
Sevgilerimle...
Arzu Breda;
Yaşadığı dönemde değeri bilinmek, sahiplenilmek şöyle dursun belleklerden sökülüp atılmak istenmişti.Onun Atatürk'ü sevmemesi mümkün müydü hiç?
Eklediğin bilgiler için ben teşekkür ederim sevgili Arzucuğum..
Sevgiyle öpüyorum...
ayşegül;
Bahsettiğin o ''kara eller'' Cumhuriyet kurulduğundan beri hiç yok olmadı ki Ayşegülüm.
Onun verdiği mücadeleyi veren nice aydın insan benzer akıbetlerle karşılaştı ama kimsenin gücü onları yüreklerden ve belleklerden silmeye yetemedi değil mi?
Ben de seni sevgiyle öpüyorum:)
mezarı ve böyle mezarı olmayanlar ne kadar şanslılar ki hepsi kalplerde eserleri dillerde...
YanıtlaSilEliza Doolittle;
YanıtlaSilBu parça yıllardır her dinleyişimde bende de hep aynı etkiyi yaratır Elizacım. Hoşgeldin..
Siyah Kelebek;
Aslında genelde diğer şarkıların da bir hikayesi var. Ama bunun bende yeri ayrı kelebeğim.
Seni unutmam mümkün mü? Bu ara rahatsızdım, kimselere uğrayamadım.
Asıl ben teşekkür ediyor ve öpüyorum seni.Sevgiler canım...
Neslihan;
Sevilmeyecek bir şarkı değil gerçekten canım.
Üstadın mezarı yok,amaçlarına ulaşmışlar.Onu yüreklerden yok edemeyeceklerini düşünmeden.
sünter;
Çok sevdiğin bu şarkının yapılış nedenini bizden öğrendin demek. Ne yazık ki öyle hikayesi.
Bilmemek neden ayıp olsun. Bizim de bilmediğimiz kimbilir kaç hikaye vardır.
Bu değerler bilerek ve isteyerek yok edildi ne yazık ki. Çünkü ülkeleri için umudun adresiydiler .
Ben teşekkür ediyorum sevgili sünter.
Sevgiyle...
Çoban Yıldızı;
Öylesine güzel ifade etmişsin ki.Tıpkı benim duygularım bunlar.Üstüne sözüm yok :(
Ruhu şad olsun...
Kardeşim;
YanıtlaSilHoşgeldiniz.Aynen dediğiniz gibi maalesef. İç yakan, ağlanası bir durum bu. Ve cevabı cümlelerinizde gizli.Tüm bu yapılanlar''İnsanların özgür bir dünyada yaşamaması içindi''.
Ali İkizkaya;
Konuşan ve ifade eden bir birey bu kadar rahatsızlık vermiş sevgili Ali Bey, evet.
Şiirleri, öyküleri, romanları, mektupları, makaleleri, dergileri, gazeteleri, çevirileriyle böyle genç bir edebiyat ustasını sahiplenip taçlanacaklarına, o ve onun gibilerin adlarını belleklerden söküp atmak, o adlarla korku dağları yaratmak istemişlerdi ne yazık ki.
Bu resmi ben de çok severim. Hıfzı Topuz'un aynı adlı romanında da kullanılmış.
Çok teşekkür ederim.Sizin de yüreğinize sağlık..
Esmir;
Şarkıyla ilgili duygularımın tamamı sende de varmış o zaman.
Edip Akbayram'ın sesinden dinlemek bence de ayrı güzel. Hiç müzik olmasa bile sesin kendisi müzik sanki. Ve çok daha etkileyici kılıyor sözleri.
Güzel sözlerin için çok teşekkürler sevgili Esinciğim.
Sevgilerimle...
Kero;
Dersleri bırakıp bloguma gelmişsin Keremcim, teşekkür ederim.Yazıyı beğenmene sevindim.
Metin Altıok benim de çok sevdiğim bir şairdir. Buraya yazdığın dizeleri inanılmaz güzel.
Ve ne yazık ki onu da katlettiler.
Sivas Katliamı'nda komadan çıkamamıştı :(
funda;
Hem de sonsuza kadar kalplerde ve dillerdeler Fundacığım..
Sevgilerimle...
Zeugma'm nerelerdesin canım benim. Bir süredir yoksun, ya da bana mı öyle geliyor.
YanıtlaSilUmarım herşey yolundadır
Çınarcığım, rahatsızdım biraz. Kendi bloguma dün bakabildim.
YanıtlaSilBugün blog ziyaretlerime senden başladım ama bloguna yorum yazılamıyor ne yazık ki..
Ayşegül'ün blogundan seslenip haber verdim sana..
Şu an her şey yolunda canım. Çok teşekkür ederim ilgin için.
Sevgilerimle...
Canım çok geçmiş olsun. Şimdi iyi olduğuna sevindim.
YanıtlaSilYorum bölümünde bir değişiklik yapmıştı oğlum,o nedenle mi acaba? Eski durumuna getirdim. Düzeldimi bilmiyorum.
Sevgiler canım
Rahatsız olduğunu bilmiyordum. Geçmiş olsun Zeugmacım.
YanıtlaSilBu arada yorumlarımda teknik bir sorun vardı ya, onu çözdüm. Aynı sorunu Eliza Doolittle de yaşıyormuş (yani bana yorum yapamıyormuş) şablonumu didik didik ettim, sonunda bir ipucu buldum, çözdüm sanırım :)
Zeugmacığım geçmiş olsun.Umarım şimdi daha iyisindir.
YanıtlaSilSevgili Hayalbemol ve Çoban Yıldızı;
YanıtlaSil5 Ocak'tan beri rahatsızdım.
Yokluğumun nedenini merak etmeyin diye sağ üst köşeye not olarak yazmıştım, epey kaldı. Görüp mesaj bırakanlar için aynı yeri silip teşekkür notu bıraktım. İki gün de o not kaldı orada ,bugün öğlen sildim.
Yeni post giremediğim için yoğun olanlar uğrayamadı ve yeni haberi oldu demek ki :)
Size de buradan sıcak ilginiz için sonsuz teşekkürlerimi iletiyorum..
İnsan öyle mutlu oluyor ki..İyi ki varsınız.
Sevgilerimle...
P.S Emrecim, dün akşam blog gezerken epey kişide yorum sorunuyla karşılaştım. Belki de bendeydi problem bilmiyorum.Düzeltmiş olmana sevindim ama :)
Ayrıca o kızarmış ekmek problemini hala tam çıkaramadım.Düşünmekteyim :(
Zeugmacığım iyi ki sen de varsın ! Tüm sevgimle..
YanıtlaSilSabahattin Ali, türk edebiyatının en güzel meyvelerinden biriymiş meğer öldükten yarım asır sonra fark edilecekmiş.
YanıtlaSilEserleri ve yaşama karşı duruşuyla bütün güzelliklerin bayraktarı.
Çok güzel bir tanımlama olmuş. Aynen öyle.
SilEserleri günümüzde en çok satanlar listelerinde başı çekiyor.
Farkedenler vardı mutlaka. Farkedilmesini istemediler belli ki.