Yer: M.Ö.530 yılında, denizden 236 metre yüksekliğe kurulmuş olan Assos Antik Kenti
Görmüş olduğunuz baba bir Fransız.
Dün 40 dereceye varan öğle sıcağında sırtında taşıdığı bebeği, eşi ve küçük oğluyla birlikte şu an üzerinde bulundukları noktaya ulaşmak için bizlerle birlikte yarım saate yakın yokuş tırmanmış bir baba...
İnsanların kendini bile zor taşıdığı, güneş ışınlarına direkt maruz kalınan saatlerde, böylesi sıcak bir havada işi zordu doğrusu. Ancak adam çok mutluydu...
Antik kente varıldığında, bebeğin ergobaby'nin içindeki gülücükleri ile hiç eksilmeyen keyfinin yanı sıra, büyük oğlunun da en az babası kadar arkeoloji meraklısı ve keyif içinde olduğu dikkatlerden kaçmıyordu.
Bulduğu minik taş parçalarını durmadan babasına gösteren çocuk, ilgiyle ve merakla bilgi alıyordu.
Anne nerede miydi? O, antik kentin değişik noktalarında incelemedeydi.
Tüm sorumluluk babadaydı...
Hem iki çocukla birden ilgileniyor, hem hiçbir detay kaçırmadan, çok büyük bir dikkatle inceleme yapıyordu.
Arkeolojiye gönül vermiş, küçücük bebekleriyle kalkıp dünyanın bir ucundan buraya kadar gelmişlerdi.
Öyle şirin bir tablo oluşturuyorlardı ki, tüm gözler ister istemez üzerlerindeydi:)
Görmüş olduğunuz baba bir Fransız.
Dün 40 dereceye varan öğle sıcağında sırtında taşıdığı bebeği, eşi ve küçük oğluyla birlikte şu an üzerinde bulundukları noktaya ulaşmak için bizlerle birlikte yarım saate yakın yokuş tırmanmış bir baba...
İnsanların kendini bile zor taşıdığı, güneş ışınlarına direkt maruz kalınan saatlerde, böylesi sıcak bir havada işi zordu doğrusu. Ancak adam çok mutluydu...
Antik kente varıldığında, bebeğin ergobaby'nin içindeki gülücükleri ile hiç eksilmeyen keyfinin yanı sıra, büyük oğlunun da en az babası kadar arkeoloji meraklısı ve keyif içinde olduğu dikkatlerden kaçmıyordu.
Bulduğu minik taş parçalarını durmadan babasına gösteren çocuk, ilgiyle ve merakla bilgi alıyordu.
Anne nerede miydi? O, antik kentin değişik noktalarında incelemedeydi.
Tüm sorumluluk babadaydı...
Hem iki çocukla birden ilgileniyor, hem hiçbir detay kaçırmadan, çok büyük bir dikkatle inceleme yapıyordu.
Arkeolojiye gönül vermiş, küçücük bebekleriyle kalkıp dünyanın bir ucundan buraya kadar gelmişlerdi.
Öyle şirin bir tablo oluşturuyorlardı ki, tüm gözler ister istemez üzerlerindeydi:)
Şimdi aklıma Metehan 6 aylıkken gittiğimiz Efes geldi. Oğluşum kangurusunda, babası onu taşıyordu. Ve her 5 metrede bir "Artık buradan dönelim mi?" demekteydi Can:-) Sonra oğlanı ben aldığımda neden öyle dediğini anladıydım gerçi, bizim kanguruyu son kullandığımız gün o gündür, bir daha bebek arabasız çıkmadık yola:-) (Metos sanırım 12 kilo falan olmuştu o sırada da :)
YanıtlaSilVe Efes düzlük bir alan sayılır, buna rağmen:)
SilHava sıcaksa olay katlanıyor sanırım. Ben de şimdi daha iyi anladım kanguruda bebek taşımanın hiç de öyle göründüğü kadar kolay olmadığını:)
:) ne diyelim Türk babalara örnek olsun :)
YanıtlaSilAnnelere de örnek olsun ve hep babalara taşıtsınlar bence :)
SilOnların amacı zaten her zorluğa katlanmak !
YanıtlaSilBizim bazı babalar ! Gibi zorluğu atlamak değil
:)))))) ya da zorluğu ikiye katlamak mı deseydim :)))
Hepsi aynı yerre çıktı nasılsa !!!
Sevgiler zeugmacım
Yine de bizim babalarımızın zamanı gibi değil çok şükür:)
SilErkeklerimiz çok büyük bir aşama kaydetmiş durumdalar, sağolsunlar:)
Benden de sevgiler Nunucuğum...
Yapmış olduğumuz gezilerde ve zorlu parkurlarda bu manzara ile sıklıkla karşılaşır, böyle cesur, yürekli, doğaya tutkun bilinçli ebeveynleri gördükçe de açıkçası hayranlıkla izlerim onları. ister istemez kıyaslarım bizim anne-babalarla!..ve neden bu durumda olduğumuzu daha iyi anlarım o zaman!.. Turistlerin hayran kaldığı ülkemizde, tarihe, doğaya olan ilgilerini, küçücük çocuklarını da ortak ettikleri serüvenleri... dilerim bizim insanlarımıza da örnek olur!.
YanıtlaSilSevgilerimle, iyi gezmeler Zeugmacığım...
Ne kadar haklısın! Aslında burada gördüğümüz tablo tam olarak bunu söylüyor Esinciğim.
SilBen de hayranlıkla izledim adamı. Tarihe ve doğaya olan tutkusu elle tutulur hale girmişti adeta. Şahsen bir ören yerinde bu kadar bilinçli, bu kadar dikkatle inceleme yapan birini görmemiştim. Her haliyle alkışlanacak kadar örnek alınası biriydi.
Teşekkürler, sana da iyi gezmeler Esinciğim. Sevgiler...
Alkışlar Fransız babaya :))
YanıtlaSilBiz de öyle arkeoloji merakı yok ki, zevkle şevkle gezelim ve çocukları da gezdirelim.
Antik kentleri ortalama 20 dakikada gezip "Nerede ne yesek?" meselesine geri döneriz hemen :) Mayamızda yok :P
Benim de antik yerleri zevkle, şevkle gezene rastlamışlığım çok nadirdir cidden. Öyle derin inceleme yapmak yok! Şöyle yüzeysel bir bakış, ileride bakmak üzere birkaç fotoğraf çekmek yeter de artar bile :))
SilVe dediğin gibi. Hemen de nerede yemek yesek olayına girilir :)))
Merhaba..
YanıtlaSilBaba olmak bunu yürekten hissettiğiniz ve yavrunuza düşkün olduğunuzda gerçekten bir keyif.. Büyük oğlum şu anda 19 yaşında, daha düne kadar hep canım oğlum diye öpe öpe sevdim onu, ama büyüdü ya beyefendi ağırdan satıyor artık kendini.:) Çocuklarımın bebekliğinde asla puset veya bebek arabası kullanmadım, kollarım kopsa bile zevkle kucağımda taşıdım gezdirdim hep. Her zaman hissetmek istedim onları, dokunmak, okşamak, sevmek.. Her zaman hep düşkündüm çocuklarıma, hala düşkünüm ve şu anda kendimi onlara adamış durumdayım doğrusu.. Sevgiler selamlar..
Merhaba Mesut Bey...
SilSiz benim ilk blog arkadaşlarımdansınız. Dolayısıyla kaç yıldır, çocuklarınıza olan sevginizin satırlara yansımasını hep takdirle karşılamışımdır. Yaz tatillerinizi onlara adamanızı, elinizden geldiğince değişik yerler görmeleri için çabaladığınızı biliyorum.
Yazdıklarınız beni bir hayli duygulandırdı. Ne mutlu çocuklarınıza, ne mutlu babalığını doya doya yaşayan ve yaşatan size.
Sevgiler ve selamlar hepinize...
Aynen katılıyorum:)
YanıtlaSilGüzel fotoğraflar yakalamışsın.Eline sağlık.
YanıtlaSilDeğil mi ama? Oluşturdukları harika tabloyu kaçırmak akılsızlık olacaktı.
SilAdamın babalığını fotoroman yapacakmışım neredeyse :))
Vouuvv süper!
YanıtlaSilaz biraz da kıskandım :)
Kıskanmaya gerenk yok :)
SilAynısını sen de yapabilirsin ileride ;)
Merhabalar;
YanıtlaSilBlogunuzu yeni keşfettim ve hemen takibe aldım.
780. takipçiniz benim.
Bana da gelirseniz sevinirim :)
Sevgiler
http://whiteglaze.blogspot.com
twitter: @_gamzeahmet_
Teşekkür ederim. Hoşgeldiniz.
SilBenden de sevgiler.
çok güzel bir örnek olmuş, tşk ederiz.)
YanıtlaSilTeşekkürler. Gerektiğinde örneklemek üzere bulunsun o halde:)
Silzeugmacım, zeus altarımı burası? gerçekten fena bir yokuş ve taktir etmemek elde değil, bizim babamız da fena değildir, hakkını yemeyelim ama bu yöntemden haberimiz yoktu, güzelmiş. sevgilercanım...
YanıtlaSilBurası Zeus Altarı değil Aysuncuğum. Orası Ayvacık ilçesi Küçükkuyu yakınlarında. Henüz gitmedim ama sanırım buradan bile daha yüksek oradaki sunak. Zeus ile Hera’nın aşkına da şahit olmuş orası. İlyada’da şöyle diyormuş:
Sil“Hera, dosdoğru yürüdü Gargaran doruğuna, İda’nın en yüksek tepesiydi bu. Bulutları devşiren Zeus, onu gördü. Görür görmez aşk sardı düşünceli kafasını.”
Hera, Zeus’un dokuz eşinden ilki. Athena'da Hera'dan olma kızı. Tapınak onun adına Assos'ta inşa ediliyor.
Evet, evet. Blogundan birebir görüyoruz ki babanızın hakkını yemeyin :) Aynısından bir ergobaby sipariş edin diyeceğim ama Demir de kocaman oldu, taşıyamaz artık :P
Sevgiler benden canım...
hah! bizde mutfakta işimizi bitirebilelim diye, babanın içeride uyumaması için dua ederiz!!!
YanıtlaSilTürk kadınlarının kaderi bu. Aksini yaptığını görürlerse çok yadırganır! Karı koca her ikisi de çalışıyor olsa bile yorgun yorgun mutfağa koşan hep kadındır o yüzden. Alışmakla, alıştırmakla ilgili özünde. Oysa ''Hayat müşterektir'' sözü vardır Sibelciğim, hayatın her alanında devrede olması gereken.
SilSevgili Zeugma öğrenmek için soruyorum; fotoğrafı yayınlamak için izin alman gerkiyor muydu? Fotoğrafını çektiğin kişiye: 'Bu fotoğrafı bloğumda yayınlayacağım' dedin mi?
YanıtlaSilSevgili Hektor,
SilSen de biliyorsun ki; Athena Tapınağı'nın bulunduğu kısım fazla geniş bir alan değil. Dolayısıyla buradakilerden az önceki fotoğraflarımızda, baba ve çocukları zaten kendiliğinden kadraja girmişlerdi (Hatta alttaki 2 kare o fotolardan kırpma).
Dolayısıyla onları fotoları çektikten sonra incelerken görüp çok şirin bir tablo oluşturduklarını farkettim. İki bağımsız kare daha aldım ve adama ''İngilizce olarak'' web sitem olduğunu ''Assos''u yazı yaparken'' fotoğrafları kullanma iznim olup olmadığını sordum tabii. Tebessümle okeyledi. Ve tabii ki ben de gönül rahatlığıyla yayınladım.
Ayrıca;sen bu soruyu sormasan bile, yorumları yanıtlarken ben bu durumu aynen aktaracaktım. Kimseye kötü örnek olmak istemem. Şu an sen sorduğun için acil durum olarak kabul ettim ve internete ilk ulaştığım an yanıtlama zorunluluğu hissettim.