2014/06/22

Filler, Pireler ve Öğrenilmiş Çaresizlik

Hindistan’da filler henüz çok küçükken ayaklarından kalın bir zincirle kocaman bir kazığa ya da ağaca bağlanır.
Bağlandığı ilk andan itibaren bütün gücünü ve zamanını bu zincirden ve ağaçtan kurtulmak için harcayan zavallı yavru fil,
ne kadar çabalarsa çabalasın başarıya ulaşamaz.
Özgürlüğüne kavuşmak için günler geceler boyu uğraşmasına rağmen ne zinciri koparabilmesi ne de kazığı söküp atması mümkündür. Sonucu değiştiremez ve çabalarından vazgeçer.

Bu aşamaya gelindiğinde filin ayağındaki zincir sökülüp bir odun parçası bağlanır. Yavru fil bu kez yürürken sürekli odun parçasını görmekte, halen o kazıkta bağlı olduğunu ve asla kurtulamayacağını zannetmektedir. Bulunduğu çevrede dolanır durur; ama hiçbir zaman kaçma girişiminde bulunmaz. Esaretine ve özgürlüğünün hiçbir zaman gerçekleşmeyeceğine inanmıştır...
Aradan yıllar geçer ve fil iyice büyür. O zincirlerden ve ağaçtan kurtulmak için gereken gücün onlarca katına sahiptir artık. Üstelik görünürde ne zincir ne ağaç ne de kazık vardır. Ortada kırılamayan tek şey olan ''Filin İnancı'' kalmıştır.

Pirelerin öğrendiği çaresizliğe gelelim şimdi...
Pireler çok yükseğe sıçrayabilen olağanüstü hayvanlar.
Bilim adamlarının ölçümleriyle 50 cm zıpladıkları tespit edilmiş. Bu yükseklik size kısa gelmesin. Çünkü mesafeyi pirenin boyuyla kıyaslayacak olursanız, bu durum bir atın sıçrayarak Eyfel Kulesi'ni aşmasıyla eşdeğer.
Pire sirkleri de bu amaçla kurulmuş zaten...

Sirklerdeki pireler yeteneklerine rağmen durmadan sıçradıkları cam kavanozlardan biraz daha yükseğe sıçrayıp bir türlü kaçmazlar.

Neden peki?
Çünkü pireler bunun için eğitilmişlerdir. İçinde eğitildikleri yaklaşık 30 cm yüksekliğindeki cam kavanozların üzeri de camla kapatılmış ve kavanoza alt kısımdan ısı verilmiştir sürekli. Zıplayarak kaçmaya çabalayan zavallı pireler tavandaki o cama çarparak yere düşerler. Düştükleri yer ısıtılmaya devam ettiği için yeniden zıplayıp kaçmak isterler; ama boşuna!

Yeniden tavandaki cama vurur ve düşerler. Sayısız kez tekrar eden bu döngünün sonunda pireler artık cam kavanozun boyundan daha yükseğe sıçramamayı öğrenirler. Kavanozun üstündeki cam kapak açıldığında bile bir daha asla 30 cm'den fazla yükseğe sıçramaz, buna asla cesaret edemezler. Çaresizliği öğrenmişlerdir artık.

En büyük yeteneklerini ömürlerinin sonuna kadar kullanamayacaklardır.
Çünkü özgürlükleri ve zihinleri arasındaki o ''cam tavan'' hayatlarının sonuna kadar var olacaktır. Sirklerdeki gösteriye hazırdırlar.

İşin acı tarafı ne biliyor musunuz? Ömürleri en fazla birkaç ay olan pirelere verilen eğitim(!) haftalar boyu sürebilir ve birçoğu sirkteki gösteriye hazır hale gelemeden ölür...

Öğrenilmiş çaresizlik; insanın içine düştüğü olumsuzluk(lar) karşısında sarfettiği çabalar sonucu sayısız kez başarısızlık yaşaması, ne yaparsa yapsın artık hiçbir şeyi değiştiremeyeceğini, buna asla gücünün yetmeyeceğini düşünmesi, mücadele isteğini ve cesaretini sonsuza kadar yitirmesidir.

Ve aynı zamanda tıpkı filler ve pireler örneğinde gördüğümüz gibi; birilerinin, kendi çıkarlarına göre biçimlendirip kısıtladığı hayatının kendi kontrolünde olmadığına seni inandırmasıdır...

Kıssadan hisse...
İster yaşadığımız toplum dahilinde, ister bireysel anlamda, şunu asla unutmayalım, olur mu?
Çaresizseniz; ÇARE sizsiniz!

Huzurlu bir pazar günü diliyorum. Sevgiyle...



Görseller: Pinterest