Fotoğrafları bugün çektim. Malum, adım başı bir evsize ya da çöp toplayana rastlamadan eve dönmek pek mümkün değil artık.
Başını sokacak bir çatısı olmayanlar ve ekmeğini çöpten kazananlar. En çok üzüldüklerim, içimi en çok sızlatanlar...
Bir şehirde neredeyse her konteynerın başında çöp toplayan birine rastlamak şaşılası! Hangi ara bu kadar çoğaldılar ki?
Sokakta yaşayan kimsesizler ise, dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi bizde de mevcut ve hızla büyüyen bir sorun haline girmiş durumdalar. Bu insanların büyük çoğunluğunun bırakın evi olmasını, hiç çıkarılmadığı ya da kaybettikleri için nüfus cüzdanı bile yokmuş. Bu sebeple vatandaş olduklarını kanıtlayacak en ufak bir resmi belgeye bile sahip olamayışları ne acı!
Onlar sadece İstanbul’da değil, diğer kentlerde de neredeyse her köşe başında. Parklarda, bahçelerde, köprü altlarında, dikkat çekici bir hızla çoğalmakta...
Havalar ayaza kesmeye başladı. Ve galiba yine çok sert bir kışın başlangıcına girmek üzereyiz.
Fotoğraftaki köşeyi kendine mekan yapmış olan evsiz adama birileri acıyıp iki battaniye vermiş bugün. Birini omuzlarına diğerini bacaklarına sarmışlar ki üşümesin. Yanından geçerken içim acıdı...
Evsizlerin kış geldiğinde kendilerine mukavva kutulardan derme çatma kulübe yapanları da var, soğuktan donarak ölenleri de. Pek çoğu çöpleri karıştırarak yiyecek bulabiliyor.
Sokakta yaşayanlar bir şehirdeki resmi makamların aklına şayet hava -4 derecenin altına düşerse geliyor. Bunu da hepimizin bildiği gibi onları spor salonlarına doldurarak yapıyorlar. Bu yardımseverliğin(!) yapılmasındaki asıl neden ise ''donarak ölen evsiz sayısı'' haberleri ile o kentin prestijini zedelememek.
Ne kadar insanlık dışı geliyor insana, öyle değil mi? Ve evet, ne yazık ki onlar sadece öldükleri zaman hatırlanıyorlar…
Yılın 365 günü içinde ''Dünya Evsizler Günü'' var mı sahi? Adları geçiyor mu?
Varlıkları bu derece mi ''yok'' sayılıyor?
Bu zavallı insanlar için üzülmekten başka yapabileceğimiz bir şeyler olmalı… Mutlaka olmalı...
Başını sokacak bir çatısı olmayanlar ve ekmeğini çöpten kazananlar. En çok üzüldüklerim, içimi en çok sızlatanlar...
Bir şehirde neredeyse her konteynerın başında çöp toplayan birine rastlamak şaşılası! Hangi ara bu kadar çoğaldılar ki?
Sokakta yaşayan kimsesizler ise, dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi bizde de mevcut ve hızla büyüyen bir sorun haline girmiş durumdalar. Bu insanların büyük çoğunluğunun bırakın evi olmasını, hiç çıkarılmadığı ya da kaybettikleri için nüfus cüzdanı bile yokmuş. Bu sebeple vatandaş olduklarını kanıtlayacak en ufak bir resmi belgeye bile sahip olamayışları ne acı!
Onlar sadece İstanbul’da değil, diğer kentlerde de neredeyse her köşe başında. Parklarda, bahçelerde, köprü altlarında, dikkat çekici bir hızla çoğalmakta...
Havalar ayaza kesmeye başladı. Ve galiba yine çok sert bir kışın başlangıcına girmek üzereyiz.
Fotoğraftaki köşeyi kendine mekan yapmış olan evsiz adama birileri acıyıp iki battaniye vermiş bugün. Birini omuzlarına diğerini bacaklarına sarmışlar ki üşümesin. Yanından geçerken içim acıdı...
Evsizlerin kış geldiğinde kendilerine mukavva kutulardan derme çatma kulübe yapanları da var, soğuktan donarak ölenleri de. Pek çoğu çöpleri karıştırarak yiyecek bulabiliyor.
Sokakta yaşayanlar bir şehirdeki resmi makamların aklına şayet hava -4 derecenin altına düşerse geliyor. Bunu da hepimizin bildiği gibi onları spor salonlarına doldurarak yapıyorlar. Bu yardımseverliğin(!) yapılmasındaki asıl neden ise ''donarak ölen evsiz sayısı'' haberleri ile o kentin prestijini zedelememek.
Ne kadar insanlık dışı geliyor insana, öyle değil mi? Ve evet, ne yazık ki onlar sadece öldükleri zaman hatırlanıyorlar…
Yılın 365 günü içinde ''Dünya Evsizler Günü'' var mı sahi? Adları geçiyor mu?
Varlıkları bu derece mi ''yok'' sayılıyor?
Bu zavallı insanlar için üzülmekten başka yapabileceğimiz bir şeyler olmalı… Mutlaka olmalı...
Evet ne yazık ki bu insanları havalar soğuduğunda hatırlıyoruz. Aslında bu insanlar yaz kış ekmeklerini kazanmak için sokaklarda yaşıyorlar. Şehrin varoşlarında yaşam mücadelesi veriyorlar...
YanıtlaSilÇöp toplayanlar için ekmek kazanmak söz konusu da, evsizler hiçbir iş yapmıyor. Onlar açlıktan ölmemek için çöpleri karıştırıp karınlarını doyuruyorlar. Hava soğuduğunda hastalanma ve ölüm riski devreye giriyor, o yüzden hatırlanıyorlar en çok. İçinde yaşadığımız çağa yakışmayan görüntüler bunlar. Devlet devreye girip kalıcı çözüm üretmeli...
SilNe yana baksak başka bir manzara içimizi acıtıyor...
YanıtlaSilDoğru söze ne denir?
SilZaten huzur denen şey kalmamış ülkede. Bir de onlar iç acıtıyor...
Birisi bu gece bir bankamatiğin içine koyduğu kartonun üzerine kıvrılıp yatacak. Diğeri sabah uzandığı bankta bir bekçi tarafından dürtüklenerek kaldırılacak. Bir başkası, tüm sahip olduklarını bir poşette taşıyarak gezecek sokak sokak ve biz evsizlerden herhangi birini gördüğümüzde kafamızı çevireceğiz. "Bana yaklaşmasın, para istemesin, sarhoş." deyip küçümseyeceğiz ki biz yüzde doksan dokuzu Müslüman olan bir ülkede yaşıyoruz. Zekat vermenin farz olduğu bir ülkede. Namaza gelince amenna, zekata gelince "bende yok." var,, senin eskimiş montun kapının arkasında duruyor onu ver, plastik kaplarından birine kıy, bir tas çorba ver. Uzaktan acımak, vicdan tatmininden başka bir şey değildir.
YanıtlaSilDeğindiğin konu için çok teşekkür ederim Zeugma, izninle konuyu T24'ün röportaj videosuyla desteklemek istiyorum.
http://www.youtube.com/watch?v=L7Qiqc_qS7I
Toplumun yüzde 90'ı tıpkı dediğin gibi davranıyor bu insanlara. Yani görmezlikten geliyor. Duyarlı olanları da var ama nereye kadar? Örneğin hava soğudu diye battaniye verenler olmuş hemen. Ya da ben ya da benim gibi birkaç insan marketten gelirken alışveriş torbasından meyve ya da atıştırmalık bir şeyler veriyor ama çözüm sayılmaz ki bu? Daha kötüsü ne biliyor musun? Devlet, yetiştirme yurdunda kalan kız çocuklarını 18 yaşını doldurduğu gün, kalacak yeri var mı yok mu demeden sokağa bırakıyormuş. Ve bu kızların çoğunluğu hayat kadını oluyormuş. Bu utanç tablosuna bile henüz çare bulunamamış :(((
SilLinkini verdiğin videoyu izledim. İsteyince nasıl da oluyor değil mi? Hepsini tertemiz giydirip sokaktan kurtarmışlar.Ama birkaç günlüğüne...
Sonlara doğru biri çok güzel bir öneride bulunuyor:
''Büyük bir kompleks açsınlar, altında atölyeler olsun. Bu insanları kendilerine gelinceye kadar orada tutsunlar.'' Gayet de mantıklı. İsteyince daha neler yapılabilir. yok ama, niyet yok!
Havanın -4 olması beklenecek illaki...
Desteğin için ben çok teşekkür ederim sevgili Burcu.
Sevgilerimle...
Görgüsüzce binlerce metrekare beyaz evlerde oturup, yediklerini içtiklerini her gün umursamadan gözümüze sokan, yetmedi azarlayıp döven, dövdüren mutlu azınlığın ülkesi için pek yadırgamadım. Eskiden, şehirlerin 3 km. kadar dışına gecekondulara çıkmak gerekirdi, şimdi merkezleri bu duruma geldiyse bir şeyler yanlış gidiyor galiba...
YanıtlaSilBu acı ama önemli yazı için teşekkür ederim Zeugma hanım.
Bir şeylerin yanlış gittiği çok aşikar Mehmet Bey. Bu iki grup insan sayısında (evsizler ve çöp toplayanlar) bariz bir artış var. Ortalık gül-çiçek gösteriliyor ama tam tersi. Kaç kez eli ayağı, kılık kıyafeti düzgün insana da rastladım çöp karıştıran..
SilYanlış giden şeyin ne olduğunu ilk cümleniz gayet net açıklıyor aslında...
Nokta atışı bu önemli yorum için ben teşekkür ederim...
bazen ne kadar saçma şeylere üzülüyoruz
YanıtlaSilAllah kolaylık versin...
Öyle maalesef...
Silİçinde bulundukları şartlar korkunç.
Ramazan ayı geldiğinde çadır kuranlar bu kadar soğuklarda sokaklarda yaşayan insanlara gelince elini bile kıpırdatmıyor. Asıl önemli olanı gerçekten aç insanları doyurmak olsa maksat sadece ramazan ayında değil bu hizmeti pekala her zaman sunabilir, ama nerede. Bu konuda yapılacak o kadar çok şey var ki, ben bile sayısız proje üretebilirim. Tabi yüzsüzce 1000 odalı saraylar yapmak varken böyle projelere ne gerek var. Sanki beraber girecekler mezara.
YanıtlaSilBu konuya dokunduğunuz için kendi adıma teşekkür ederim.
Sevgilerimle
Söyledikleriniz ne kadar da doğru. Evsizler konusu Ramazan ayı ve çadır kurma hizmeti ile karşılaştırıldığında asıl amacın ne olduğu, asla ve asla yardımseverlik olmadığı gün gibi ortaya çıkıyor gerçekten de. O çadırlarda iftira alınanların çoğunluğunun maddi durumu iyi üstelik. Diğer tarafta sokaklarda bir sokak köpeğinden farksız yaşayan, açlığa, soğuğa, hastalığa, ölüme terkedilmiş bu insanlar kimin umrunda? Din bu mudur peki? ''Komşusu açken tok yatan bizden değildir,'' hadisini hiç mi duymadılar? Dediğiniz gibi sayısız proje üretilebilir. Üstelik hiç de büyük meblağlara gerek duyulmadan.
SilBu duyarlılık dolu güzel yorumunuz için asıl ben size teşekkür ediyor, sevgiler gönderiyorum.