Başta trafik ve kalabalık olmak üzere, olumlu ya da olumsuz, pek çok konuda Ankara’ya fark atıp baskın çıkan İstanbul, sokak çalgıcıları konusunda da birkaç gömlek ileride sanırım. Nitekim bu iki kenti bilenler Ankara’da sokak çalgıcısına rastlamanın tek tük ve nadiren gerçekleştiğini, bunun da muhtemelen, sadece Kızılay’da mümkün olacağını iyi bilirler.
Ben en çok, çocuklarını yanından hiç ayırmadan kaldırımlarda akordeon çalan şuradaki genç kadını biliyordum. İki yıl önce yazı yaptığım bu kadını o gün son görüşümmüş meğer. Nerede olduğunu bilmiyor kimse. Yokluğu şaşırtıcı biçimde endişeye sürükledi beni. Umarım ve dilerim ki sağlığı yerindedir.
Bu kez, çocukluktan genç kızlığa yeni adım atmış biri almış onun yerini. Yüzü sürekli tebüssüm halinde ve çoğunlukla reverans yaparak teşekkür eden son derece zarif bir genç kız. Tıpkı bir gonca güle benziyor ve çok da güzel çalıyor.
''Bu keyifli dakikalar, akordeon dinlemeye bayılan birinin blogunda yerini almalı, yaşama dairleri arasına alınıp paylaşılmalı,'' diye düşünüp izin isterken, bir kez daha anladım ki blog yazan biri, eğer rutin dışı bir şey yaşıyorsa paylaşmadan asla yapamıyor, mümkün değil!

Bu iki gence ise yine aynı gün rastladım. Kızılay’da, Dost Kitabevi’nin tam önünde çalıyorlardı. Bilenler bilir, en sevdiğim enstrüman keman ve gitardır benim. Kitap almayı beş-on dakika erteleyip bu kez onları dinledim.
Gitarda Mesutcan Özdoğan, klarnet Tolga Özkök. Müziğe gönül vermiş bu iki gencin yolları bir şekilde kesişmiş.
Dilerim ki, gönüllerinde yatan her ne ise gerçeğe dönüşsün ve azimlerinin karşılığını alsınlar en kısa zamanda…

Mutlu ve huzurlu bir hafta geçirmeniz dileğiyle.
Sevgiler…
Ben en çok, çocuklarını yanından hiç ayırmadan kaldırımlarda akordeon çalan şuradaki genç kadını biliyordum. İki yıl önce yazı yaptığım bu kadını o gün son görüşümmüş meğer. Nerede olduğunu bilmiyor kimse. Yokluğu şaşırtıcı biçimde endişeye sürükledi beni. Umarım ve dilerim ki sağlığı yerindedir.
Bu kez, çocukluktan genç kızlığa yeni adım atmış biri almış onun yerini. Yüzü sürekli tebüssüm halinde ve çoğunlukla reverans yaparak teşekkür eden son derece zarif bir genç kız. Tıpkı bir gonca güle benziyor ve çok da güzel çalıyor.
''Bu keyifli dakikalar, akordeon dinlemeye bayılan birinin blogunda yerini almalı, yaşama dairleri arasına alınıp paylaşılmalı,'' diye düşünüp izin isterken, bir kez daha anladım ki blog yazan biri, eğer rutin dışı bir şey yaşıyorsa paylaşmadan asla yapamıyor, mümkün değil!

Bu iki gence ise yine aynı gün rastladım. Kızılay’da, Dost Kitabevi’nin tam önünde çalıyorlardı. Bilenler bilir, en sevdiğim enstrüman keman ve gitardır benim. Kitap almayı beş-on dakika erteleyip bu kez onları dinledim.
Gitarda Mesutcan Özdoğan, klarnet Tolga Özkök. Müziğe gönül vermiş bu iki gencin yolları bir şekilde kesişmiş.
Dilerim ki, gönüllerinde yatan her ne ise gerçeğe dönüşsün ve azimlerinin karşılığını alsınlar en kısa zamanda…

Sevgiler…
O kadar mutlu oluyorum ki sokakta canlı müzik sesi duyduğumda. Çok da şanslıyım bu konuda, Kadıköy Çarşısı'nda çok oluyor.
YanıtlaSilCidden öyle, abartısız...
SilKadıköy'de Pucaramanta konseri izleyip, iskele çıkışında başka müzisyenlere rastlamıştık biz de.
Hiç unutmam.
Ne güzel anlatmışsın :)
YanıtlaSilTeşekkürler sevgili Banu:)
SilAnkara'da sokakta müzisyenleri görünce daha yaşanılası bir şehir diyorum. Çok mutlu oluyorum. Sakarya Cadde'sinde ;Kızılay Atatürk Bulvar' ında ,Yüksel Cadde' sinde arada sırada rastlıyorum.Umudum artıyor. kentler yaşamalı diyorum. canlı olmalı.
YanıtlaSilBence de öyle. Tüm görüşlerinize katılıyorum. Gençlerin kötü alışkanlıklar yerine müzikle uğraşmaları ayrı bir güzellik. ''Müzik ruhun gıdası'' diye boşuna dememişler. İnsan mutlu oluyor, açık ve net...
SilÇok teşekkür ederiz bunu yayınladığınız için :) sizinle muhabbet etmek çok güzeldi :))
YanıtlaSilO teşekkür bana ait güzel kız. Menajerliğin çok iyiydi bu arada :)
SilBu kadın hala Kızılay'da. Akşam bakayım. Bebeği var belki ondan ortadan kaybolmuştur.
YanıtlaSilBu sözleriniz rahatlattı beni. Teşekkür ederim.
SilZaten üç bebeği vardı. Yoksa bir tane daha mı??
izmir caddesinin oralarda klarnet çalan biri oluyor bazı akşamları o çok güzel oluyor :)
YanıtlaSilDiğer yazının altında yine İzmir Caddesi'nden bahsetmişlerdi iki yıl önce.
SilÇok güzel akordeon çalan bir bey olduğundan.
Teşekkürler bilgi için :)
Eski bir Ankara'lı olarak yazınızı keyifle okudum. Ben de bloguma beklerim. Sevgiler :)
YanıtlaSilNe mutlu size, Ankaralı olmak bir ayrıcalık bence ;)
SilNazik yorumunuz için teşekkürler, sevgiler.
Merhaba,
YanıtlaSilBu içeriği okurken Ankara'da metro içinde gitar çalan ve şarkı söyleyen gençleri hatırladım. Keşke hatırladığım anının içinde "Çalma." diyen ve "Çalsın çocuklar, ne var?" diyenlere de tepki gösteren, sanatın değerini bırakın içselleştirmeyi anlamaya bile başlayamamış birini de hatırladım. İlk yarısı güzeldi ama diğer yarısı keşke olmasaydı. Sanat her yerde güzel.
Renkli günler.
Merhaba,
SilDünyanın en büyük metropollerinde bile sokaklarda, metrolarda müzik yapan, şarkı söyleyen müzisyenler vardır.
İnsanlar tuhaf. Sokak çalgıcılarına ''Çalma'' diyen de ''Çalsın'' diyenlere tepki gösteren de sanırım sadece bizim ülkemizde vardır. Ben öyle acayip bir tepkiye hiç rastlamadım, rastlasaydım sert bir şekilde tavır koyardım.
Geçen yıl metroda trenin içinde enstrümanlarını çıkarıp yol boyunca müzik yapan gençlere rastlamıştım. İstisnasız herkes mutlu olmuş ve alkışlamıştı.
Yazının başında belirttiğim gibi, Ankara bu yönden zayıf kalıyor. O gün Kızılay'da rastladıklarım sadece bunlardı. Sokakta müzik yapanlar, başlık itibariyle ''Kızılay'daki Sokak Çalgıcıları'' bu kadardı... Sanırım anlatabildim.
Teşekkürler, size de renkli günler...