İnsanın aklını oynatması işten bile değildi.
''Hişt Hişt!'' diyordu durmadan. Bazen yalnızca birkaç kez, bazen yarım saat boyunca, aralıksız...
Kimi zaman insan sesine benzeyen, kimi zamansa bilim kurgu filmlerinden fırlamış mekanik bir tonla sesleniyordu:
''Hişt Hişt! Hişt Hişt!''
İyiden iyiye önemsemeye başlamıştım onu. Günlerce ya da haftalarca görünmediği oluyor, ancak eninde sonunda yine çıkıp geliyordu. Hayatımın bir parçası haline girmişti.
Dahası; sesinde biraz keder varsa, hüzünlü bir hece haline girmişse ''Hişt!'' o gün üzücü şeyler yaşanıyor, peş peşe ve melodik biçimde şakıdığı ''Hişt''ler ise sevinçli haberler getiriyordu.
Nereye gitsem o yöne geldiği zamanlar oldu. Sanki beni takip ediyordu. Evin hangi odasında, hangi köşesindeysem oraya en yakın noktayı mekan tuttu;
''Hişt Hişt! Hişt Hişt! Hişt Hişt!''
Yalnızca ben mi duyuyordum bu sesi yoksa? Bilincim akışı değiştirme çabasında mıydı? Farkındalık ya da yanılsama, adı her ne ise labirentlerde kayboluyor gibiydim. Beynim normal ve klasik işleyişini bir yana bırakıp ötelere götürüyordu beni. Başka boyutlarda gezindiren hoş ama bir o kadar da ürpertici bir duyguydu kesinlikle...
Onu epey bir süre aradım. Günlerce... Yalnızca bir kez görebildim. Bir daha asla!
Bir kuş türü bu. Hayatımda daha önce hiç görmediğim cinsten. O kadar küçük ki. Bir serçenin yarısı kadar.
Görseldeki çam ağacının içindeydi o an. Ancak, görüntüsünü alabilmek mümkün değil...
İki gün önce ancak bu kareyi çekebildim. Varlığı orada biliyorum. Ben onu görüyorum...
Peki ya sesi?
O da aşağıda, Sait Faik Abasıyanık'ın ''Hişt Hişt!'' adlı öyküsünden alıntı satırların tam ortasında...
Aynı günün akşam saatleriyle gelen yağmurla birlikte ''Hişt Hişt!!'' diye sesleniyor yine...
Bir şeyler anlatıyor adeta, bir şeyler haber veriyor.
Hüzün mü var bu kez yoksa sevinç mi?
Neyi haber veriyor? Ah bir bilebilsem....

''Hişt Hişt!'' diyordu durmadan. Bazen yalnızca birkaç kez, bazen yarım saat boyunca, aralıksız...
Kimi zaman insan sesine benzeyen, kimi zamansa bilim kurgu filmlerinden fırlamış mekanik bir tonla sesleniyordu:
''Hişt Hişt! Hişt Hişt!''
İyiden iyiye önemsemeye başlamıştım onu. Günlerce ya da haftalarca görünmediği oluyor, ancak eninde sonunda yine çıkıp geliyordu. Hayatımın bir parçası haline girmişti.
Dahası; sesinde biraz keder varsa, hüzünlü bir hece haline girmişse ''Hişt!'' o gün üzücü şeyler yaşanıyor, peş peşe ve melodik biçimde şakıdığı ''Hişt''ler ise sevinçli haberler getiriyordu.
Nereye gitsem o yöne geldiği zamanlar oldu. Sanki beni takip ediyordu. Evin hangi odasında, hangi köşesindeysem oraya en yakın noktayı mekan tuttu;
''Hişt Hişt! Hişt Hişt! Hişt Hişt!''
Yalnızca ben mi duyuyordum bu sesi yoksa? Bilincim akışı değiştirme çabasında mıydı? Farkındalık ya da yanılsama, adı her ne ise labirentlerde kayboluyor gibiydim. Beynim normal ve klasik işleyişini bir yana bırakıp ötelere götürüyordu beni. Başka boyutlarda gezindiren hoş ama bir o kadar da ürpertici bir duyguydu kesinlikle...
Onu epey bir süre aradım. Günlerce... Yalnızca bir kez görebildim. Bir daha asla!
Bir kuş türü bu. Hayatımda daha önce hiç görmediğim cinsten. O kadar küçük ki. Bir serçenin yarısı kadar.
İki gün önce ancak bu kareyi çekebildim. Varlığı orada biliyorum. Ben onu görüyorum...
Peki ya sesi?
O da aşağıda, Sait Faik Abasıyanık'ın ''Hişt Hişt!'' adlı öyküsünden alıntı satırların tam ortasında...
Aynı günün akşam saatleriyle gelen yağmurla birlikte ''Hişt Hişt!!'' diye sesleniyor yine...
Bir şeyler anlatıyor adeta, bir şeyler haber veriyor.
Hüzün mü var bu kez yoksa sevinç mi?
Neyi haber veriyor? Ah bir bilebilsem....

Bu güzel öyküyü çok uzun yıllar önce okumuş ama unutmuştum tabii, senin paylaşımınla tekrar hatırladım, dileyelim güzel haberler veriyor olsun. :)))
YanıtlaSilsevgilerimle zeugma'cığım.
Dileyelim güzel haberlerin öncülüğünü yapıyordur Müjdecim.
SilSevgilerimle...
Hişttt:))
YanıtlaSilÇok beğendim çok teşekkürler .
''Hişşt'' diyor sahiden de:)
SilBen teşekkür ederim.
Bir hişt gelmedi mi fena...
YanıtlaSilBu ufaklık bana öyle bir duygu yaşatmıyor sağolsun.
SilBayılırım kuş seslerine hele bahar ayında sabahın erken saatlerinde cıvıldamaları beni benden alır .Kesinlikle katılıyorum bu sesler olmazsa o zaman fena emeğinize sağlık bayıldım.
YanıtlaSilAynen katılıyorum. Sabahlar şölene dönüşür bu sayede. Ben de bayılırım.
SilAma bu biraz esrarengiz bir kuş:)
Çok teşekkürler...
Bünyeleri küçüldükçe sesleri güzelleşiyor kuşların.
YanıtlaSilBir de saklanmayı seviyor, ilginç.
SilDoğru söylüyorsun. En fazla pinpon topu kadar bir şeydi.
Aklıma Avustralya'da yaşarken evimin etrafını mekan tutan korkunç sesli, rengarenk tüylü papağanlar geldi.. Cennet gibi etrafta rengarenk papağanlar uçuşuyor ama nasıl bir ses o Allahım.. Gaaaark goooork :D Kuş milleti tuhaf, kiminin sesi kiminin görüntüsü, ikisi bir arada zor..
YanıtlaSilNe kadar ilginç bir durum.
SilGörüntüleriyle cennete dönüştürmüşlerdir ortamı sahiden.
Doğal sesleri kötü demek :)
Neyse ki birilerinin aklına o sesi eğitmek gelmiş:))
Kuşlara çok ilgi duyuyor, bir yuvada, evde, bahçede farkındalık yaratacaklarına inanıyorum. Çok sürükleyici yazmışsınız. Merakla, heyecanla okudum.
YanıtlaSilYıllar önce Cankuş adlı bir kuşumuz vardı. Hüzünle onu hatırladım. Birden omzuma konar, adımla seslenerek "günaydın, nasılsın?" derdi. 60 kadar kelime öğretmiştik. Sevgi, her canlıya yaklaşımda temel anahtar. Kaybı bizim için çok acı oldu.Bir daha kuş besleyemedik.
Sevgiyle...
Tıpkı yazdığım gibi gerçekleşiyor her şey i.nanın.
SilO yüzden zaten, kendisi gibi minicik bir film yaptım.
Hoş, ortam gürültülüydü o saatlerde. araba sesleri, çocuk sesleri karışıyordu. En net kısmı kesip kullandım.
Ve Cankuş beni hüzünlendirdi şu an..
Bizim de ''Bıcır'' adında bir muhabbet kuşumuz vardı. Öyle güzel konuşuyordu ki. Bir sürü cümle kuruyordu. Örneğin; ''Bıcııır! Gel oğlum gel..'' Kaybı bizim için de çok acı oldu ve bir daha kuş olayına giremedik :(
Sevgiyle...
Sait Faik hastasıyım, çok güzelmiş bu hikaye.
YanıtlaSilTeşekkür ederim :)
Bu hikâyesinden benim de çok sonra haberim oldu.
SilRica ederim...
Ben güzel haberlere işaret yorumladım. Sevgiyle kalın.:)
YanıtlaSilHepimiz için, ülkemiz için huzur veren, güzel haberlerin işaretidir inşallah. Teşekkür ederim. Siz de sevgiyle kalın:)
SilBüyük edebiyatçı sait Faik nasılda hayran bırakır kendine. Mutlaka birşeyler bulursun kendinden satırlarında...Eline sağlık.
SilAynen dediğiniz gibi. Öyküsünün içinde buluverdim kendimi. O kadar benziyordu ki.
SilGaipten sesler geliyor gibi olmasın diye Hişt Hişt'leri bile kaydettim buraya.
Teşekkür ederim...