Aslında sadece fotoğraf bile anlatıyor; ama ben yine de detay vereceğim. Basında sürekli yer alan alkollü ve hız tutkunu trafik magandaları ne kadar çoğaldılar. Üstelik çoğu ünlü isimlerin çocukları çıkıyor.
En korktuğum şeydir, trafikle şaka olmaz. Gece yolculuğu yapmayı sırf bu yüzden hiç sevmem. Biz uzun yolculuklara gündüz çıkarız.
Zifiri karanlıkta kör noktalar çoğalır, sarhoşlar, uykusuzlar ve ağır tonajlı araçların en yoğun görüldüğü saatlerdir diye düşünür, korkarım açıkçası.
Resmi bir iş çıktığında sabah erkenden ulaşmak ve günden tasarruf etmek adına gece yolculuğu gerektiğinden, sayemde özel araç yerine otobüs tercih ediyoruz. Hem rahat hatlarla yolculuklar gerçekten çok rahat...
Sabahın ilk saatleri. İstanbul'a giriş. TEM Otoyolu, Büyükçekmece yakınları. Birden otobüsün ani fren hareketiyle sarsılıyoruz...
Gördüğümüz sahne aynen bu!
Neler olduğunu kimse anlayamıyor. Yedek kaptan polisi arıyor. Kaçarlar diye ben de alelacele bu kareyi çekiyorum.
Önümüzde seyir halinde olan lüks Mercedes'te 4 genç var. Arabalarıyla otobüsü bir sağdan bir soldan sıkıştırıyorlar. Trafiğin akışını ne tür bir tehlikeye soktukları umurlarında bile değil. Camlardan tek tek çıkıp öfkeyle el- kol hareketleri yapıyor, bağırıp çağırıyorlar. Etraf korna ve fren seslerinden yıkılıyor!
Fotoğrafta gördüğünüz an, önümüze fırlamış ve özellikle yakın mesafe bırakarak tacizi devam ettirme halleri.
Vazgeçmeye de hiç niyetleri yok. Gözleri dönmüş bir kere. Belli ki alkollüler. Belli ki şehir dışında bir gece kulübünden eğlenceden dönüyorlar. Ben dahil çoğu panik içindeki yolculardan fikirler yükseliyor. ''Polisi arayın hemen!'', ''Kameraya çekin de ispatlansın.'', ''Ya silahları da varsa? Bu kadar kızdıklarına göre ya otobüsü de tararlarsa?''
10 dakikadan fazla aynen bu şekilde trafiğin içinde seyir halindeydik. Siz deyin macera filmi, ben diyeyim korku filmi :(
Ve ileride sağda bizi bekleyen polis aracını görüyor, otobüsle yanaşıyoruz. Magandaların Mercedes'i de orada.
Taraflar aşağı iniyor. Bağrışmalar devam...
Dertleri neymiş acaba? Önce bizim otobüs başlatmış. Öyle kötü sıkıştırmışız ki, ölüyorlarmış!!!
Neyse ki anlaşma sağladılar da sabahın köründe oralardan karakola çekilmedik, diz boyu rezillik ve gerilim devam etmedi. Çünkü görünen köy ortada. Olayın bambaşka bir boyuta girip can kaybı yaşanması da büyük olasılıktı.
Hoş bulmadık İstanbul :(
En korktuğum şeydir, trafikle şaka olmaz. Gece yolculuğu yapmayı sırf bu yüzden hiç sevmem. Biz uzun yolculuklara gündüz çıkarız.
Zifiri karanlıkta kör noktalar çoğalır, sarhoşlar, uykusuzlar ve ağır tonajlı araçların en yoğun görüldüğü saatlerdir diye düşünür, korkarım açıkçası.
Resmi bir iş çıktığında sabah erkenden ulaşmak ve günden tasarruf etmek adına gece yolculuğu gerektiğinden, sayemde özel araç yerine otobüs tercih ediyoruz. Hem rahat hatlarla yolculuklar gerçekten çok rahat...
Sabahın ilk saatleri. İstanbul'a giriş. TEM Otoyolu, Büyükçekmece yakınları. Birden otobüsün ani fren hareketiyle sarsılıyoruz...
Gördüğümüz sahne aynen bu!
Neler olduğunu kimse anlayamıyor. Yedek kaptan polisi arıyor. Kaçarlar diye ben de alelacele bu kareyi çekiyorum.
Önümüzde seyir halinde olan lüks Mercedes'te 4 genç var. Arabalarıyla otobüsü bir sağdan bir soldan sıkıştırıyorlar. Trafiğin akışını ne tür bir tehlikeye soktukları umurlarında bile değil. Camlardan tek tek çıkıp öfkeyle el- kol hareketleri yapıyor, bağırıp çağırıyorlar. Etraf korna ve fren seslerinden yıkılıyor!
Fotoğrafta gördüğünüz an, önümüze fırlamış ve özellikle yakın mesafe bırakarak tacizi devam ettirme halleri.
Vazgeçmeye de hiç niyetleri yok. Gözleri dönmüş bir kere. Belli ki alkollüler. Belli ki şehir dışında bir gece kulübünden eğlenceden dönüyorlar. Ben dahil çoğu panik içindeki yolculardan fikirler yükseliyor. ''Polisi arayın hemen!'', ''Kameraya çekin de ispatlansın.'', ''Ya silahları da varsa? Bu kadar kızdıklarına göre ya otobüsü de tararlarsa?''
10 dakikadan fazla aynen bu şekilde trafiğin içinde seyir halindeydik. Siz deyin macera filmi, ben diyeyim korku filmi :(
Ve ileride sağda bizi bekleyen polis aracını görüyor, otobüsle yanaşıyoruz. Magandaların Mercedes'i de orada.
Taraflar aşağı iniyor. Bağrışmalar devam...
Dertleri neymiş acaba? Önce bizim otobüs başlatmış. Öyle kötü sıkıştırmışız ki, ölüyorlarmış!!!
Neyse ki anlaşma sağladılar da sabahın köründe oralardan karakola çekilmedik, diz boyu rezillik ve gerilim devam etmedi. Çünkü görünen köy ortada. Olayın bambaşka bir boyuta girip can kaybı yaşanması da büyük olasılıktı.
Hoş bulmadık İstanbul :(